Rüzgâra Tutulmuş Günler – 19

2 Temmuz 2019 – Salı

Fernando Pessoa’nın sevdiğim bir cümlesi var: “Pek çok kez, akşama doğru ağır ağır sokaklarda dolaşırken, varlıkların olağanüstü düzeni tokat gibi yüzüme çarpmış, sersemletmiştir.” Hâlbuki herkesin bildiği üzere insan alışkanlıklarının çocuğu olup sürekli gezdiği yerlerde sürprizlere açık değildir. Hayatın rutini insanı âdeta kör eder. Bu sebeple farklı yerler ve mekânlar görmek ister. Ama Pessoa, gezdiği sokaklarda hayrete düştüğünü söylüyor. Büyük ihtimal iş yerinden eve giderken gezdiği sokaklar bunlar ve bu sokaklardan kim bilir kaç kez geçmiştir! Hayret duygusunu kaybetmemenin önemli olduğunu düşünüyorum. İnsana umut veren bir yönü var hayretin. Aynı zamanda üretmenin de tetikleyicisi. Ama ne yazık ki insan bir kere rutinin içine gömülmeye görsün, bir türlü kendine gelemiyor. Rutin bir kale olup insanın algısını dört bir yandan sarıyor. O halde ne yapmalı? Öncelikle her nefesin bir umut olduğu akıldan çıkarılmamalı. Allah’ın her an kulunu, hiç beklemediği bir yerden farklı tecellilerine muttali kılabileceği de unutulmamalı. Ve son olarak her anın yeni bir an olduğunun farkında olmalı. Çünkü hayatta tekrara yer yoktur ama var gibi görünür!

3 Temmuz 2019 – Çarşamba

Mağarada dokunmuş kelimeler yürüyor dilimde. Yalnız, sessiz ve asi… Bugün hakikat dediğime yarın bir cehalet ürünü diyorum. Her gün kendimi yeniden inşâ ediyorum. Bir yandan bir yanlarımı yıkarken, diğer yandan diğer yanlarımı kuruyorum. Sonra geriye çekilip kendime yeniden bakıyorum. İşte ne oluyorsa bu bakıştan sonraki düşünme vaktinde oluyor. Olamadığımı düşünüyor ve tekrar yıkım işine girişiyorum. Usandım kendimden, kendimle başbaşa kalmaktan… Akıl kanadı ile yolculuk yapmaktan… Kendisine zaman denen bir kemirgene yakalandım, anbean eskiyorum. Bu durum beni ürpertiyor. Ürperen yerlerime bakıp tekrar tekrar ürperiyorum. Tamam, hayat katlanılan bir yolculuktur. Tamam, kendimi dünya denen en aşağı semada buluverdim. Ama bir çıkış yolu olmalı, bir lâhûtî ses adımı fısıldamalı. Yitirdiğim sesimin yerini gösterecek bir pusula olmalı. Gökyüzü yarılmalı mesela, mesela yarılan bu gökyüzünden üstüme güneş yağmalı. Karanlık köşelerim aydınlanmalı, donmuş duygularım erimeli. Umut, yüzümde kendine yer bulmalı. Hayat, bu tereddüdünden vazgeçmeli. Sonra, anlatınca daha da hissettiğim özlemek denen bela yerini kavuşmaya bırakmalı. Kuş sesleri mesela… Ya da her şey olduğu gibi kalmalı ama kimsesiz cenazem halkın arasından geçerken sadece şehrin delisi ayağa kalkmalı.

4 Temmuz 2019 – Perşembe

Beklenilen gelmez derler ki doğrudur. Çünkü beklenilen en beklenilmeyen anda gelir ve bu sebeple beklenilen etkiyi oluşturmaz. Aslında hayat bir geç kalma uğraşıdır. Ve insan en çok kendine gecikendir. Nasıl mı? Dilim döndüğünce anlatayım. Beklemek bir fiil yani eylemdir. Bir şey yapmak demektir ama ana özelliği bir şey yapmayarak bir şey yapmaktır. Bu sebeple yanlış anlaşıldığı çok olur. Bekleme, umudun haymesinde büyür ve gelişir. Eğer umut yoksa kişi beklemeye ihtiyaç duymaz. Zira her beklenilen aslında mecazi bir Mehdi’dir. Kurtarıcılığı ve gelince her şeyin değişeceği düşüncesini doğuran umuttur. Beklemenin düşmanı ise gaflettir. Yani durumu kanıksamak ve beklediğini unutmak. Her kanıksama aslında boynu vurulan bir umudu simgeler ve bu katledilen umutlar kişide unutkanlık olarak tezahür eder. Unutmak ise beklenilenin beklenilmemesi ve dünya uğraşı içinde kendini dahi hatırlamamaktır. İşte tam da bu anda beklenilen gelir ve bu sebeple hiçbir şey değişmez. Hatta geldiğinin farkına bile varılmaz. Çünkü beklenilen, gücünü bekleyenin umudundan almaktadır. Kişinin elinde ise sadece bir eskimişlik kalır.

 

Sulhi Ceylan

 

Fotoğraf: Dursun Çiçek

 

 

Rüzgâra Tutulmuş Günler 1
Rüzgâra Tutulmuş Günler 2
Rüzgâra Tutulmuş Günler 3
Rüzgâra Tutulmuş Günler 4
Rüzgâra Tutulmuş Günler 5
Rüzgâra Tutulmuş Günler 6
Rüzgâra Tutulmuş Günler 7
Rüzgâra Tutulmuş Günler 8
Rüzgâra Tutulmuş Günler 9
Rüzgâra Tutulmuş Günler 10
Rüzgâra Tutulmuş Günler 11
Rüzgâra Tutulmuş Günler 12
Rüzgâra Tutulmuş Günler 13
Rüzgâra Tutulmuş Günler 14
Rüzgâra Tutulmuş Günler 15
Rüzgâra Tutulmuş Günler 16
Rüzgâra Tutulmuş Günler 17
Rüzgâra Tutulmuş Günler 18

 

 

DİĞER YAZILAR

8 Yorum

  • İhsanbul , 06/08/2019

    3 Temmuz yazısı uzun süredir okuduğum en iyi metin. İçinde şiir gizlenmiş.

    “Ya da her şey olduğu gibi kalmalı ama kimsesiz cenazem halkın arasından geçerken sadece şehrin delisi ayağa kalkmalı.”

    Ben hangi şehrin delisiyim usta?

  • Bekçi , 04/08/2019

    Murphy kanunu, beklenilen beklemeyi bıraktığında gelir.

    • Nepali , 04/08/2019

      Bu seferde, bekleyen artık beklememiştir. Gelsen neye yarar, iş işten geçmiştir.

  • kendi kendisinin ranza arkadaşı , 03/08/2019

    insan kendisi hakkında sadece kendisiyle konuşmalı, kendisinden kurtulana dek. yoksa birkaç duygusal kafaya kurban gitmek kaçınılmaz.

  • fırtına kasırga kaos , 03/08/2019

    Keşke artık kasırganın biçtiği günler başlasa…

  • Bekleyen , 02/08/2019

    Sanırım ilk kez kötü hissetmedim okurken, rüzgâra tutulmuş günleri. Bilmem, belki pencerem değişmiştir.. Söylemek istediğim bir şey var, çok şükür beklediklerimiz beklediğimiz zaman gelmiyor.. ve çok şükür beklemek yerini değiştirebiliyor..

    “Geçti istemem gelmeni”

  • Beklemek eylemdir , 02/08/2019

    Usandım kendimden, kendimle başbaşa kalmaktan… Akıl kanadı ile yolculuk yapmaktan…

    • Schrödingerin kedisi , 13/11/2020

      Sulhi ceylan yeni yazı yazsın diye bekliyorum, sulhi ceylan okuyunca günlük yazmaya başladım tekrarda tekrar yokmuş madem bende yeniden…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir