Bir Kapı Önünde Ayartılan Dertler
Kadının biri bağırıyor. Bir elinde çocuk, başka bir çocuk elbisesini çekiştiriyor. Yolun ağzı bir yerde, bir kapı önünde kadınların, kocaların,
Kadının biri bağırıyor. Bir elinde çocuk, başka bir çocuk elbisesini çekiştiriyor. Yolun ağzı bir yerde, bir kapı önünde kadınların, kocaların,
Künye: Heidegger’in Kulübesine Yolculuk, İbrahim Kalın, İnsan Yayınları, Birinci Baskı, Eylül 2025, İstanbul. *** Heybetli Kara Orman’ın bir eteğine kurulmuş
Daha önceki yazımızda, politikaya karşı öne sürdüğümüz siyaset mukaddimesi için “tecrit” mefhumunu önermiştik. Tecrit, bizim için, ilkelerini en baştan kurmadığımız
Bazen gökyüzüne bakıp sayısız yıldızı temaşa ettiğimize ya da hiçbir sebep yokken içimize kapanıp düşüncelere daldığımızda, felsefenin “büyük sorular” dediği
büyük türk bir şeyi oldu “bu, senin eserin” bunumla süslüyorum dedi dünyayı kan ve gözyaşı istiyordu gereklilik boyandı sabahlarında meydanın
Modern Tavır, Klasik Direniş Modern sanat, özellikle 20. yüzyılın ortasından itibaren, gelenekle çatışmayı görev olarak benimsedi. Estetikten çok şok edici
Künye: Satılık Adam Bülent Akyürek, Ketebe Yayınları, İstanbul, 1. Baskı. 2025. *** Geçmiş geçmediğinde gelecek de gelmiyor, öyle zamanlarda kesilip
30.09.2025 Bu sonbaharın hikâyesi böyle başlamamıştı oysa ki… “Her şey birden bire oldu.” Orhan Veli böyle diyor ya, ben de
Modern aldatmaca: “Politika” dediğimiz şey, biz Müslümanların yani kelimenin asıl anlamıyla hakikate teslim olmuş olanların ilkelerini belirlemediği bir ekonomi ve
1. Müşâhede denilince akla ilk olarak hastane ve gözlem altında tutulmak gelse de Süleyman Uludağ hocanın DİA’daki ilgili maddesini okuyunca