Taşı Kim Atacak
Toplumcu gerçekçi şiirin izdüşümünde yer alan sosyalist ideoloji ve emek-sermaye ilişkisi, dünden bugüne pek çok şairin ilgi alanına girerken bu
Toplumcu gerçekçi şiirin izdüşümünde yer alan sosyalist ideoloji ve emek-sermaye ilişkisi, dünden bugüne pek çok şairin ilgi alanına girerken bu
Şiir, zamanın ötesine uzanan bir fısıltıdır. Kelimeler, ebediyetin sırrına ermek için birbirine tutunur, birbirine yaslanır ve birbirine kanatlanır. Bir kelime,
Necip Fazıl Kısakürek, poetikasının hemen başında şair eleştirisi yapar. Şairin ulvi bir memuriyeti olduğunu söyler ama bu ulvi memuriyetini şuurlaştırmaz
Descartes’ten sonra modern felsefenin, dünyanın fabrika ayarlarını kökünden değiştirdiği yadsınamaz bir gerçek. Elbette Türk şiiri de modern dünyanın bir ürünü
Şiir yağmacılığı en çok âşık/halk şiirinde görülür. Âşık şairler genelde yüksek tahsil görmemiş, bazısı bütünüyle ümmi, şiirlerini daha çok irticalen
I. Şiir nedir? Şairin, kelimelerle oyunun bir sonucu mu, yoksa kâğıda düşmesi gereken kelimelerin şairin beynine ve kalbine saplanarak kendini
Orhan Veli “Kolayca okunabilen bir şiirin kolayca yazıldığını mı sanıyorsunuz?!” derken sanırım şiirin edebi sanatlar içinde en zor sanat olduğunu
Fehîm-i Kadîm 17. yüzyılın İzzet Molla’sı Divan şiirinin Rimbaud’sudur. Hayat macerası bilhassa İzzet Molla’nınkine pek benzer. Hemen önceki asırda yetişmiş
Gelibolulu Mustafa Âli, Taşlıcalı Yahya için “Şekline bakanlar onun bir şair olduğuna asla inanmazdı. Hal ve hareketleri tuhaf karşılanırdı” demiş.
Mihr parmak ile ol mahın cemalin gösterirMah-ı nev aynı ile ebrusu hilalin gösterir Kalbi saf ayineden öğren mülayim olmayıKim ki
(Keçecizâde İzzet Molla’nın Gülşen-i Aşk adlı eserinin ilk iki sayfası ) Meşhûrdur ki fısk ile olmaz cihan harâbEyler anı müdâhane-i âlimân harâb Bilmez
Tevfik Fikret, bir neslin bilhassa Devlet-i Aliyye’yi yıkan kadroların idolü olmuştur. Kadim medeniyetimize, dinimize ve kitabımıza sövmek onunla birlikte bir
(…) Ağuş-ı mâderiden hâk-i vatan eazzdir, Andan daha muazzez bir nûrdur gubârın. Ser-pençe-i kazâdan bi-fark idi deminde, Zeyl-i rızâyı sarmış