Göç

Çatı katındaki sandığı ilk kez açtığımda, on yedi yaşındaydım. Sandığın kapağını açar açmaz, yayılan naftalin kokusu tüm odayı sarmıştı. Annemle,

Şu

Beş dakika önce hiçbir şeyi yoktu. Evinden işine dönen, balkona çamaşır asan, sokakta boş boş gezen, şehrin orta yerinde kalabalığa

Acil Çıkış

Mendilini çıkarıp alnından süzülen terleri sildi. Başını cama yasladı. Güneş yavaş yavaş doluyordu otobüsün içine. Yolcular uyuyordu. O ise doğan

Gazoz Bey Hadisesi

Apartmanların arasında ne işe yaradığı belli olmayan, birinci kattaki evin balkon yüksekliğine yakın, neredeyse küp şeklindeki beton yapının kıymeti yoktu

Dut Kurusu (III)

– Tık tık tık! (Bir misafir daha mı çağırmıştım acaba? Ya Rabb’el âlemin! Gelen ya Hızır olsun ya Azrail aleyhisselam,

9 Temmuz

Çayın buharı, pencerenin camına değdiği anda silinip gidiyordu, tıpkı yaşanan anların da hafıza da kalmayıp silinmesi gibi. Ama içimdeki buğu

Hayy Bin Yakzân

Annesi onu bir ağaç kovuğuna saklayıp, “Buradan ayrılma! Sakın çıkma!” demişti. Ormanda yankılanan çığlıklar, savaş nidaları, yırtıcı kuş seslerinin taklitleri

Benzerler, Yasalar ve Kimliksiz Endişeler

Onu gördü. Ona baktı. Onu inceledi ve tanır gibi oldu. Yanına gitmek istedi. Sonra vazgeçti. “Benzerleri gibi” dedi. Ağır ağır,

B a t ı k

Akşam kızıllığı. Göz alıcı bir parıltı. Suyun yüzeyinde sanki binlerce mücevher. Kıyıdan uzakta aldatıcı bir sakinlik, denizden karaya doğru esen

Ferdi Tayfur, Kediler ve Diğer Şeyler

Ferdi Tayfur Sağ ön çaprazımda oturuyordu. Telefonunun ekranını tam, yüzünü yandan görüyordum. Muavinin ikramını almak için hareketlendiğinde benden yana döndü

Ferda Hanım Mersiyesi

Ferdi Bey Efkârlı bir Eylül sabahı… Kalan ömrümü, geçen ömrümden daha iyi bir hale getirmek için atmam gereken fakat bir

Susan Adam Tablosu

Şimdi size desem ki bir resim yazacağım -evet, yazacağım- ve siz de buna şahit olacaksınız, ne dersiniz? Aramızdaki ilişkiyi, bir

Saadet Hanım Dalmış Kuşlar Konmuş Üzerine

Saadet Hanım güç bela tırmandığı merdivenlerin ardından evine ulaştı. Kapısının önünde yaklaşık on beş saniye soluklandıktan ve kırk beş senedir

Diyalog

Yazar: Ne efsunkâr imişsin, ey dîdâr-ı hikâyet / Esîr-i aşkın olduk… Hikâye… Her yerde hikâye! İç içe geçmiş sebepler ve