Aşığa Bir Eser Olarak Bakış
büyük türk bir şeyi oldu “bu, senin eserin” bunumla süslüyorum dedi dünyayı kan ve gözyaşı istiyordu gereklilik boyandı sabahlarında meydanın
büyük türk bir şeyi oldu “bu, senin eserin” bunumla süslüyorum dedi dünyayı kan ve gözyaşı istiyordu gereklilik boyandı sabahlarında meydanın
bir örümcek titizliğiyle ördüğüm tenhalığım tanımadığım ama durmadan yağan telaşım her gece bir tuğla daha koyduğum vahşi tarafım hepsi burada,
Sus payı kalmadı çocukların İntifada taş yağmuru Bomba atan elin Zalim olduğunu biliyorlar Göğüslerinde özgürlük haritası Taşınan bir şarapnel Mezar
Yalnızlık sadece bir kelime değil Ben onu cümle içinde kullanmıyorum. Münzevi yahut tek başına ya da tenha Kelimelere otopsi yapılır,
sinemde yankılanan bir sina ezberimde kaşı çatılmış ayetler tevbe’den sayısız yıllar geçmişse de musa’nın duasından harun’un yalnızlığına ağlıyorum arkamda bıraktığım
Bir yüzün çizgilerine neler saklamadım ki; İblisin attığı taşı –ilk bunu söylemeliyim. Sorgu meleklerinin suallerini. Aşk denilen kendini unutma temrinlerini.
Yazın bittiği her yerde söylenir. Böyle kırmızı kalkan görülmemiştir Ölüleri örten yapraklardan başka. Çünkü sahiden yaz bitmiştir, Göle bakmaktan usanır
-çünkü insanız- Sessizliğe dönelim… O sessiz filme… Anne karnına… Mutluluk, güven ve var olma coşkusu Ve bilinmeyenin çekiciliğine… Ölülerimle baş
Bildiğin gibiyim, Sürekli kendimle karşılaşıyorum Sanki bir başkasıymışım gibi. Yüreğimde, yürümeyen kan Ve tecrübe edildikçe çoğalan yanılgının hazzı. Boşluk icat
fransızlar sinemada ‘içeriden bir bakış’ ödülü veriyorlar beatrice’in göğüsleri, şili’de pablo neruda dışarıdan bakıyorlar hayata postacılar ve şairler, yaşama sıkıca
kalkıp karanlık gecelerde ayrı odalarda gövdemde alacalı bir gölgeye varmak biliyorum göğsümdeki kalbime değildi bu sefer tırnaklarımı derinden kesmeseydim hayatı
Fecrin ötesinden Haşim Toparlacık kellesine bakar Ayna yoktur evinde Yüzünde çiçekler Demet demet Ruhuna diken batar Edebiyat üzgündür Hikemiyât düşünceli
Bir Wi-fi ağında titreşiyor tenim Her bağlantı kopuşu- bir organ kaybı “Şifre doğru ama sistem uyumsuz” Diye fısıldıyor modem ışıkları
Neysem oyum, fazlası değil, toprağımın azlığı! Islandıkça parmak uçlarımdan akıp giden… Seçilmiş bir yalnızlık, kaburgamdaki ezeli sızı, Bir baykuş karanlığı