toparlanın gitmiyoruz’un yeniden neşri vesilesiyle
(hatıra eskiz defteri – 3) 1. ismet özel’in kitapları dışında kalmış metinleri “toparlanın gitmiyoruz” serlevhası altında üç cilt hâlinde daha
(hatıra eskiz defteri – 3) 1. ismet özel’in kitapları dışında kalmış metinleri “toparlanın gitmiyoruz” serlevhası altında üç cilt hâlinde daha
(hatıra eskiz defteri-2) 1. ikinci katta, merdivenlerden çıkınca hemen sağdaki sınıf bizimki. beşinci ders mi, altıncı ders mi? kesin olan
(hatıra eskiz defteri-1) 2009 yılında diye hatırlıyorum, tivıtırı açtım. grafiği çok kötüydü. pek kimse yoktu, notos dergisinin yayın yönetmeni semih
hakkında birçok şey yazmak mümkün. ancak onu tarihe bir vasfıyla kaydetmek yerinde olur diye hissediyorum: artık yeryüzünde ibadet eder gibi,
Yapılan yanlışlardan pişman olmak geçerli tövbenin ön şartıdır. Hatayla yüzleşmenin bir ifadesi olarak tövbenin amacı, günah sonucu oluşan pişmanlık ve
Yazarlarımızdan Mehmet Raşit Küçükkürtül’ün hemen herkesin beğendiği, birçok kişinin de hayran olup imrendiği bir el yazısı var. Edebifikir olarak kendisine
(Soldan sağa: Murat Karakoyun, İsmail Köroğlu, Bünyamin Küçükkürtül, Özgür Suuçak; Bursa – 1993/1994, öğrenci evi) İnsan Saati, Bursa’da Bünyamin Küçükkürtül
Çoğu insan, sadece kendilerine iyi gelecek olanı, işlerine gelecek olanı duymak ve bilmek ister. İnsanlar böylelikle kendi gerçeklerini kurarlar. Kendi
Hatıra Saklama Ofisi, insanların nezdinde hatıranın, sohbetin, kendi hikâyene değer vermenin, yükselmesine çalışıyor. Türkiye bir unutuşlar devrinde şu an. Modern
Çocukluğumdan beri sırası neredeyse hiç değişmeyen, eve dönmeye birkaç gün kala yapılan köydeki akraba ziyaretlerinde en çok payı hep iki
Aşağıdaki mektup, dedem merhum Alaeddin Küçükkürtül’ün Eskişehir’de askerliğini yaptığı sıralarda kendisi gibi askerde, Diyarbakır’da bulunan ve teyzesinin oğlu Mustafa Üçgül
Şu ana kadar iki kişi Hatıra Saklama Ofisi için müracaatta bulundu. Görüşmelerimiz devam ediyor. Eğer anlaşırsak ofisimizin ilk sakinleri olacaklar.
eskiden, omuzlarındaki çantalarından başka ellerinde ajandalarıyla çarşıda pazarda gördüğümüz başörtülü, mantolu genç kızlar olurdu. doksanlı yıllarda görülen bu kızlar, iki