Pişmanlığın Anatomisi – 2

Yapılan yanlışlardan pişman olmak geçerli tövbenin ön şartıdır. Hatayla yüzleşmenin bir ifadesi olarak tövbenin amacı, günah sonucu oluşan pişmanlık ve suçluluk duygusundan insanı arındırmasıdır. Tövbenin hedefi “pişmanım” deyip kalbi ferahlatmanın ötesinde, pişmanlığa sebep olan davranışın altında yatan eğilimi teşhis ve tedavi etmektir. İmam Gazâlî (rh. a.) tövbeyi “geçmiş hatalardan dolayı yüreğin erimesi” olarak tanımlar.

Yanlışı, davranış tarzı haline getirmemenin formülü olan tövbe, ayağa kalkma iradesi sergilemektir. “Düşme” eylemi, ayakta ve yolda oluşun alametidir. Kişi korkacaksa düşmekten değil ayağa kalkamamaktan korkmalıdır. Çünkü erginliği düşmemek değil, kalkma iradesi belirler. İnsanın kastı olmadan bulaştığı günahlar, yürürken paçaya sıçrayan çamur gibidir. Çamura yatmamak şartıyla kişi bundan sorumlu tutulmaz.

Küçük pişmanlıkları fırsat bilip şahsiyeti geliştirmek, baş edilemez buhranlar yaşanmasına mani olacaktır. Nefsanî hazların pençesinden kurtulmanın çaresi, pişmanlık iksirinin son damlasında saklıdır. Dünyada pişmanlık zehrini içmek, ahiret azabının panzehiri olacaktır. Carl Gustav Jung “Bir zehrin etkisinden kurtulmak istiyorsan, onu son damlasına kadar içeceksin” der.

Büyük ve kalıcı pişmanlıktan yani öldürücü zehirden/felaketten kurtulmak için geçici pişmanlığa sevk eden duygu ve düşünceler ile yüzleşmeli, onların içine dalmalı, tanımlamalı ve çözümlemelidir.

İnsanın hataları orijinal olmalıdır. Eğer öncekilerin tekrarıysa hiç ders çıkarılmamış demektir. Pişmanlık, aynı hatalar yenilenmediğinde kazanıma dönüşür. Geçmişe dair duyulan ciddi nedamet,  hataya yabancılaşma ve nefsanîlikten uzaklaşma eğilimini beraberinde getirir. Yaptıklarından pişman olmayan, aynı yılan deliğinden defalarca ısırılır. Nedamet iddiasına rağmen yanlışın tekrarı, irade zâfiyetini ve samimiyet sorununu gün yüzüne çıkarır. Suç ile baş edemeyen ve onu birçok defa tekrar eden bir kişi zamanla öz saygısını yitirir. Dikiş tutmayan tövbelerin sebebi, benliğin pişmanlık rolüne bürünerek vicdanı aldatmasıdır.

Diliyle istiğfar ettiği halde iç âleminde pişmanlıktan bir iz taşımayan, rabbiyle alay ediyor demektir. Hâlbuki insan sadece kendiyle alay edebilir. Tövbe bir irade eylemidir, günaha devam azmi kapsamında isyana bir süreliğine mola vermek değildir. Tövbede ciddiyet, günahla ilginin ve ilişkinin hem fiilen hem de kalben kesilmesidir.

Tövbenin şartları; derin pişmanlık duymak, bir daha aynı günaha dönmemek üzere kesin karar vermek, iyilerle sıkı dostluk bağı kurmak vb. olarak özetlenebilir.

Pişmanlık yaşamamanın çaresi yoktur, ancak pişmanlığı azaltmanın ve yıkıcı etkilerini kaldırmanın yolları şunlardır:

a- Öngörü/ Basiret (İşin sonunu önceden kestirebilme yeteneği): Sezgisel bilincin; kişi, zaman ve olay kısıtlayıcılarından bağımsız bir biçimde çalışması sonucu saf yargıya ulaşması. Geleceğe ilişkin seçenekler tanımlandıkça tercihlerin belirsiz yönleri aydınlanmakta, tahminlerin isabet oranı artmaktadır. Öngörü duygudan beslendiğinde yanılma ihtimali yükselmekte, bilgi ve tecrübeden beslendiğinde ise yanılma ihtimali azalmaktadır.

b- Acelecilik yerine teenni ile hareket etme: Teenni; ilerisini düşünerek, sonuçlarını hesap ederek hareket etme/karar alma davranışıdır. Atalarımız “acele ağacının meyvesi pişmanlıktır” diyerek ani alınan kararların genellikle nedametle sonuçlanacağına dikkat çekmişlerdir.

c- Tecrübelerden yararlanma: Hayat, bilgi heybemizi her an doldurmakta, geçmiş yaşanmışlıklar ile geleceğin kesiştiği noktalarda tecrübe mekanizması devreye girerek doğru karar almamıza önayak olmaktadır. Dolayısıyla bireysel veya çevresel tecrübeleri hesaba katmayanların, yıkıcı pişmanlıklara maruz kalması kaçınılmazdır.

d- Haz ve hislerle hareket etmek yerine mantığa ve düşünceye kulak verme: Hayvanlar mantık ve düşünceden bağımsız olarak içgüdü ve haz ile hareket ettiklerinden hiçbir pişmanlık duymazlar. Fakat insan duygu ile düşünce, haz ile mantık arasında gelgitler yaşadığı için türlü pişmanlıklara muhatap olur. Her nefsanî tatmin, arkasında onulmaz yaralar bırakır. Olgunluk; pişmanlığa yol açacak hazlara isyan etmektir. Diğer bir ifadeyle insanın erdemi, ruhi yıpranma ve duygusal çöküntü yaşatacak nefsani isteklere muhalefet etmesindedir.

Eğer pişmanlık yaşamışsam, pişmanlık yaşamam gerektiği içindir, mutlaka ben’imin bilmediğim bir kazanımı, anlamadığım bir amacı vardır. Ahmet İnam‘a göre “Pişmansız, pişmanlığı aşmış kişinin adıdır.” Pişmansız parçada bütünü görür, her hadisede merhameti sezer, ümide bağlanır. Pişmansız iyiliği, güzelliği geneller ve büyütür; kötülüğü ve olumsuzluğu özelleştirir ve küçültür.

Tarih tekerrür etmez, tekerrür eden hatalardır. Geçmişi değiştiremesek de etkilerini değiştirebiliriz. Bugünü anlamlı kılmanın yolu, dünü doğru bir bakış açısıyla yorumlayabilmektir. Şimdiye ait yeni açılımlar kazanabilmek mazi ile yüzleşip onu iyi analiz etmeye bağlıdır.

Pişmanlık yeni bir hayatın önsözüdür, sonuçları itibariyle insanın önünde olgunluğa açılan kapıdır. “Şimdi ne yapabilirim?” diye düşünüp yola devam etmek… Seçenekleri başkasına seçtirerek değil kendimiz seçerek… Alınması gereken dersleri alarak, yeni yol haritaları oluşturarak karasızlıktan sıyrılıp hareketi ve riski seçerek… Çünkü rotayı rolümüz oluşturur, yazgımız yaptıklarımızdır. Hayatımızı yaptıklarımız belirler, yap(a)madıklarımız ise masalların konusudur.

Ertan Babacan

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • Çaylak Hekim , 02/09/2018

    Maşallah

  • Days of Heaven , 16/12/2017

    Bu yazı sitenin doğasına aykırı bence. Bunlar ilim yazıları. Ha açıp ansiklopedi okumuşum, ha bir akaid kitabı okumuşum ha bir ilmihal okumuşum.. Burada yazılanları pekala oralarda da bulabilirim. Güzel, faydalı bir yazı kabul ediyorum. Lakin yazarı ortada yok.

    Ben bir okur olarak, yazarın hayatı algılayış biçimini meydana çıkardığı üründe görmek isterim. E, hani yazarın yorumu, edebi zevki, nerede? Yok… Olamaz da… Çünkü bunları yazan kişinin kurguya dayalı ‘edebi metinleri’ okumadığı belli.

    Halbuki sitenin ismi ”Edebifikir”, sitenin ismi sadece ”Fikir” olsaydı bu yazılardan istifade etmenin yanında haz da duyabilirdik.

  • Nevnihal , 16/12/2017

    Harika bir yazi, yüreğinize sağlik.. Istifade ederiz inşaallah.

    “Çünkü rotayı rolümüz oluşturur, yazgımız yaptıklarımızdır. Hayatımızı yaptıklarımız belirler, yap(a)madıklarımız ise masalların konusudur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir