19 Ocak 2019 – Cumartesi
Asım Cüneyd Köksal’ın “Ahlakın Sukutu” başlıklı yazısını okudum. Yazar, Osmanlı devrinde yaşamış âlimlerden Hasan Kâfi el-Akhisârî’nin “Ahlak sukut etme (askıya alınma) ihtimali olmayan hususlardandır” tespitinden günümüz ahlak anlayışına doğru bir seyir izliyor. Ahlakın araçsallaşması, bireyin ahlakından kurumun ahlakına geçiş gibi son derece önemli meseleleri tartışıyor. Sonuç olarak ise herkesin kendi iyisine ve amacına hürmet eden bir ahlakın inşasına ihtiyacımız olduğunu vurguluyor.
Söz konusu yazıda Kant’tan bir alıntı var: “Her defasında karşısındakini kendinde bir amaç olarak görerek eylemde bulun, onu salt başka bir şeyin aracı yapma!” İlişkilerimiz sebebiyle birbirimizi araçsallaştırıyoruz. Menfaat ve kişisel tatminlere olan bağımlılığımız sürekli birilerini nesneleştirmemize sebep oluyor. Diğer insanların, kendileri olduğu için değil de bizim arzu dünyamızda bir yere denk geldikleri için hayatımıza girmelerine izin veriyoruz. Bu istek kalktığı an da hayatımızda bir yerleri kalmıyor ve biz de görüşmeyi bir şekilde kesiyoruz. Son derece bencil bir durum açıkçası ama hakikat bu. Elmayı elma olduğu için sevmek kolay ama insanı insan olduğu için sevmek çok zor. Çünkü insan ağır. İstekleri, ibtilaları, zayıflıkları ve de kıskançlığı bitmiyor. Aslında sırf bu yüzden insan insanı sevebilir. Çünkü hepimiz aynı hastalıklara yakalanıyoruz. Birbirimizin aynısıyız.
İnsanı insan kılan nedir sorusuna verebilecek çok az cevabımız kaldı. Artık samimiyette bunlardan biri değil çünkü öldü.
20 Ocak 2019 – Pazar
Walter Benjamin, Hikâye Anlatıcısı’nda bir atasözü aktarır: “Yolculuğa çıkanın anlatacakları vardır.” Yolculuklar hep sevimsiz gelmiştir bana. Odamda isem ve sevdiğim kitaplar da yanımdaysa yolculuğu abes bir iş olarak görürüm. Okunmayı bekleyen kitapları bırakmanın nesi caziptir ki? Ama bu tamamen öznel bir durum. Bazıları gezmeden duramaz. Yolculuk onlar için bir şifadır. Odalarından, memleketlerinden ve hatta ülkelerinden ayrıldıkça daha fazla şifa bulacaklarına inanırlar. Tıpkı bir gün benim o kitabı bulacağıma olan inanç gibi. Evet bir gün o kitabı bulacağım ve okuduğum son kitap olacak. Çünkü ondan sonra okumak anlamsız bir hal alacak. Seyyahlar da o yeri arıyorlardır belki. Hiçbir gözün görmediği o yeri. Belki de bundan dolayı gözleri hep ileri bakmaktadır. O yeri herkesten önce gözleriyle buluşturmak istiyorlardır. Böylelikle o bâkir yere kendi anlamlarını verecek ve arayışları son bulacaktır.
Evet yolculuğa çıkanın anlatacakları vardır. Her gittiği belde ahalisine bir önceki beldede gördüklerini anlatacak ve anlattıkça hem belde hem de kendi değişecektir. Çünkü her yolcu aslında bir anlatıcıdır. Yani kendiyle başı derttedir ve anlatmak başlı başına bir şifadır. Yüklerden kurtulmanın bir yolu da anlatmaktır. Günahlarına başkalarını şahit kılmak…
21 Ocak 2019 – Pazartesi
İnkisâr-ı hayale uğradığım çok oldu. Öyle ki insanın sukutuhayale uğramak için doğmuş olabileceğini bile düşündüm. Eğer bir şey hayatımızda çok oluyorsa, orada durmak ve düşünmek gerek. Mesela Jacques Lacan şöyle diyor: “İnsan hep düşlerinin peşinde koşar, fakat sadece düş kırıklıklarıyla ilerler.” Gerçekleştirilemeyen, yarım kalan ya da bir şekilde sonucuna ulaşılamayan hayallerimizi kırık olarak ifade ederiz. Bu kırıklık kırgınlığı çağrıştırsa da daha çok ortadan ikiye ayrılmayı anlatır. Kırgınlığımız ise kendimizedir aslında. Çünkü hayallere gayret ve nasibin birleşmesi sonucu ulaşılabiliyor. Hangisi önce demeye gerek yok. Sonuçta bu ikisi birbirine âşık.
Aslında hayalin değil de insanın kendisini kırdığını düşünürüm hep. Sonuçta hayal kırılan bir şey değil. İnsansa son derece kırılgan… Kırılmadık hiçbir şeyi yok neredeyse. Hayallerimize giden merdiven işte bu kırıklarımızdan oluşuyor. Her bir basamağında onlarca kırıklığımız var. Onlara basa basa yükseliyoruz. Yani insan kendini inşâ ederken malzeme olarak yine kendisini kullanır. Kimi zaman hayallerimiz, kimi zaman umutlarımız, kimi zaman da kalbimiz kırılır.
Sözün özü insan kırılmak için bahane arar. Çünkü bu kırıklar, insana hayata tahammül etme gücü verir.
Sulhi Ceylan
Rüzgâra Tutulmuş Günler 1
Rüzgâra Tutulmuş Günler 2
Rüzgâra Tutulmuş Günler 3
Rüzgâra Tutulmuş Günler 4
Rüzgâra Tutulmuş Günler 5
Rüzgâra Tutulmuş Günler 6
Rüzgâra Tutulmuş Günler 7
Rüzgâra Tutulmuş Günler 8
Rüzgâra Tutulmuş Günler 9
Rüzgâra Tutulmuş Günler 10
4 Yorum