“Bun”dan Sonrası
Bitmedi gitti hayatının şu geçiş evreleri. İşte, yine bilmem kaçıncı eşikteydi. “Atlarsın,” diyordu dostları, “Bunu da atlatırsın, sabır!” Gülümsüyordu sadece;
Bitmedi gitti hayatının şu geçiş evreleri. İşte, yine bilmem kaçıncı eşikteydi. “Atlarsın,” diyordu dostları, “Bunu da atlatırsın, sabır!” Gülümsüyordu sadece;
Birkaç gün önce, sonradan Mümtaz İdil’in kaleminden çıktığını öğrendiğim bir yazıya denk gelmiştim. Başlığı şöyleydi: “Hemingway intihar etmedi kendini öldürdü.”
Sevgilim, Mektubuma nasıl başlamam gerektiği üzerinde uzunca bir zaman düşündüm. Aslına bakarsan böyle bir mektubu kaleme alma meselesini de çok
Kimseler tanımaz beni. Var mı böyle biri, demeyin. Ha, baştan söyleyeyim, ıssız bir adaya düşmüş, saçı sakalına karışmış bir bedbaht
İşbu yazı, Süleyman Mete’nin 08.04.2019 tarihinde Edebifikir’de yayınlanan “Müsait Bir Hapishanede İnebilir miyim?” başlıklı öyküsüne yapılan yoruma cevap niteliğindedir. AÇIKLAMA!
“Offf!” diye haykırdı, “Canım çok sıkılıyor…” “Neden? Ne oldu?” diyen bir ses geldi birden. Baktı sesin geldiği yöne. Bu konuşan,
Bizler, zaman ve zeminin insanları değiliz. Sezgileri solduran gerçekliklerle boğuşmak durumunda olanlarız. Sebeplerimiz mazeret, suskunluğumuz kaçış olarak algılanır. Yalnızken kalabalığızdır.
İki söz… Kurdum oldular. Kemirdikçe kemiriyorlar. Soru üstüne soru, yalnızlık hissi üstüne yalnızlık hissi… Biri, hatırımda Cüneyd-i Bağdadî hazretlerine nispet
1 Geçenlerde işim gereği yabancı yayıncılarla buluşmak üzere üç günlük bir uluslararası organizasyona katılmıştım. Burada, dünyada çocuk yayıncılığı, polisiye romanlar,
Çocukken, kendime korkulacak bir şeyler bulmakta çok mahirdim; karanlık, örümcekler, ismi-cismi bilinmedik akıl sır ermez yaratıklar… Bir gün babamın canına
Acil servisin kapısı aniden aralandı. Yetmişli yılların kovboy filmlerindeki bar sahnelerinin karizması, seksenli yılların Türk filmlerindeki doktorların babacanlığı, doksanlı yılların