Mendil

Ben, huzurun nasıl koktuğunu bir mendilden öğrendim. Ceketin cebinden çıkıp da ikiye ayrıldığı anda ilk başta mendilin kokusu yayılırdı etrafa.

15 Temmuz

Her zamankinden farklıydı İdris Abi. Çay ocağına girişi, insanlarla konuşması değişmişti. Eskiden olsa kapıdan girdiği anda yüksek sesle bir “Selaaamın

Yetim-i Akran

Artık fotoğraflar da eskimiyor. Hepsi elektronik hapishanelerde mahkum. Aynı renk ve canlılıklarıyla. Solmuyor, yırtılmıyor, çürümüyorlar. Her bakıldığında insana hep dünyada

Keşke

— Keşke… keşkee… keşkeee… keşkeeeee Üstünde yıpranmış elbiseler… Giyilmiş değil, üstüne bağlanmış, sarılmış çaput parçaları. Saçları uzun, iki yana taranmış

Ömer Can Coşkun: Vasiyetim

Duyduğum ama hatırlamadığım ezanla başlayan; duyup duymayacağımdan bihaber, duysam da hiçbir şey yapamayacağım selâya kadar olan hayatımın değerini bilemesem de,

Otopsi

Otopsi odasında boylu boyunca yatıyordu. Üzeri beyaz bir çarşafla kapanmış, kefenden önceki son provasını yapıyordu bu örtüyle. Birazdan içeri doktor

Satılık

Geçen sene… Geçen? Daha önceki? …çok güzeldi. Gerçi, her geçen sene güzeldi. Zaman gözümüzün önündekilere perde çektiğinde hatırlıyor ve özlüyoruz

Az Ekmek ve Buruşuk Poşetler

Elindeki poşeti ses çıkarmasın diye top haline getirip cebine koydu. Cebinin alt kısmı yırtıktı. Poşet üstten girdi, alttan çıktı. Düşmediğini

Yükseklik Korkusu

Ömer Can Coşkun emin adımlarla ilerliyor. *** Küçükken gördüğüm rüyalardan mirastır bana yükseklik korkum. Nasıl çıktığımı bilmediğim bir yükseklikten -nasıl

“Ben”lik

Ömer Can Coşkun yoksa şizofren mi? *** Ben bir şizofrenim. “Yazar” denilen kişinin şizofreniye yakın olduğunu duymuştum. Ben yazarsam şizofrenim