Cevapsız Çağrı

(c) Kalbimde tepinen atları çift kırmayla vurdum, yaşım on dokuz. Mavi bir kapı aralandı ardımdan, annemin gözlerinde beyaz tülbent izi,

Bitimsiz Şükranlar

(b) Sabahı olmasaydı şu gecenin, ne kaybederdim kendimden başka. Anlamını yitirmiş hislerim, her gün aynı cümleyi kurmaktan sıkılmayan zihnim ve

Acayip Selami

(a) Aklım almıyor, ne menem dünyadır bu! Çok istersin olmaz, az istersin yine olmaz, istemeyi bırakırsın hani bundandır deyu, o

Cemreler Düştüğünde

1. Bölüm Ocağın üzerinde fısıldayan çaydanlığa eşik eden kesik kaşık sesi; ‘çın çın çın…’ Ayağının istemsizce sallanırken masada bıraktığı titreşim,

Bulaşıcı Salaklıklar Meydanı ve Yansımalar Dünyası

“Nihayete varmak, başlangıca dönüştür.”Cüneyd-i Bağdadi Açılan kapının ardında, kendilerini yuvarlak bir meydanın ortasında buldular. Bu dünya, diğer dünyalardan farklı olarak

Gösteri Toplumu Tımarhanesi

Önceki bölümden: (Görünmeyenler Dünyasındaki birbirinden acı hikâyelere şahitlik eden yolcularımız, yolculuğun bu aşamasında enerjilerinin büyük bir kısmını yitirmişlerdi. Acıların sessizliği

Görünmeyenlerin Dünyası

Önceki bölümden: (Turan’ın kıraathanesinde toplanan çocukluk arkadaşlarının Sefa’nın gelişiyle bölünen muhabbetleri, bilinmez bir yolculuğa doğru yol alan yürüyüşün ilk basamağıydı.

Modern Zaman Simülasyonuna Giriş

“1970’li yıllar, mahalle kıraathanesi” Turan’ın Kıraathanesinde kalabalık azalmış, geriye kalan masalarda son çaylar içilmekteydi. Turan kalan masaların uğultularına aldırmadan ışıkları

Minarelerde Güvercinler

Uykunun en tatlı anında sıcak yatağı bırakıp, uyanmak ne de zor! Hele de kış aylarında bir türlü ısınmayan evin kör olası odasında.

Mutsuzlar Şifâhânesi

İki tarafı ağaçlarla dolu toprak bir yoldan yürüyorum. Arkamda, dağınık ve seri adımlarla ilerlemekte olan bir kalabalık dikkatimi çekiyor. Aynı

Döküntü

Rızk Çay Ocağı’nın emektar döküm sobası, baharın sonuna doğru gözden düşmüş, yazlık bahçedeki kırık masa ve sandalyenin atıldığı alana doğru

Hiçbir Özelliği Olmayan Adamın Hikâyesi

Su ısınana kadar uzun ve boş bir bekleyiş. Tıraş köpüğü, jilet, ayna… Çene altında kalan kıllar, kulağın altında biraz kan

Pembe Battaniye

Kasımın on yedisinde, ayazın pencerelerden uğultularla odaları sardığı gece, yedi kardeşin sonuncusu olarak dünyaya geldim. Tek vasfım var, yedi çocuğun

Öz Gaziantep Aktarcısı

Soğuklar, Yellice Dağı’nın eteğinden yavaş yavaş süzülürken şehre, kuş sesleri Sazak’tan Gaybiefendi’ye doğru azalıyor, tarihi Osmanlı evleriyle dolu sokaklarda süzülen