Bodur
Bodur, çirkinliğin tarihi yeniden yazılsa, dünyayı dolaşıp bütün çirkinleri görmenize gerek kalmayacak kadar tipsiz bir adamdı. Orman gibi gür, çatık
Sorgulama Dosyası “Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir?” adlı sorgulama dosyamızın üçüncü yazısını Celal Kuru yazdı. *** Kitaplığımı
Hikâyeyi okumak için: Karanlığın Yeni Bir Hikâyesi Yok
Çocuktum. Babam elimden tutup uzak bir diyardaki bir köye götürmüştü. Köyün ortasındaki “dergâh” denilen yere vardık. Babam, “Oğlum, Şeyh Yusuf’un
Gece boyu hiç uyumamıştım. Sabaha karşı “Uykuya Övgü” adında bir öykü yazmak için masama oturmuştum ki ne insana ne hayvana
Akşam namazını kılmış, kendime sessiz bir zaman dilimi ayırmış ve gözlerimi kapatıp ölümü düşünmeye başlamıştım. Ölümü düşündükçe, üzerime ölümün kokusu
09.00 Uzun zamandır düzenli olarak çalışmıyorum. Sabahları anlamsız bir boşluğun içine uyanıyorum. Bir şeyler üretmeyince çürümenin başladığını kendime tekrar edip
Sükût Oturduğumuz semtin en çok kitap okuyan adamlarıydık. Aylardır dört tarafı kitaplarla çevrili adamızdan çıkmamış, görüşmemiştik. Bugün aradı, buluştuk. Çay
Yahyâ, son beş yıldır yazmayı ve de susmayı öğrenmeye çalışıyorum. Bunun büyük bir tezat olduğunu düşüneceksin muhtemelen. Yazmak da bir
Burhan Dede apartman ahalisini rahatsız etmemek için bastonunun ucuna bir bez bağlayıp merdivenlerden usul usul inerken, “şu gâvur aleti asansöre
Zaman Saatine uzun uzun baktı. Dakikaları değil, saniyeleri değil, saliseleri sayıyor, avına odaklanmış bir kedi gibi pürdikkat saati seyrediyordu. Zaman
Doktorun günlük tutmanı, her gün düşündüklerini güncene kaydetmeni istiyor. Günlük tutmanın dünle bugünü mukayese etmek için elzem olduğunu, mukayese olmazsa