Tek Tip Elbise
Her sabahki gibi patronsuz bir iş hayâliye uyanmış, ayaklarını sürte sürte işe gelmişti. İşyerinin girişinde bir hareketlilikle karşılaştı: artık herkesin
Her sabahki gibi patronsuz bir iş hayâliye uyanmış, ayaklarını sürte sürte işe gelmişti. İşyerinin girişinde bir hareketlilikle karşılaştı: artık herkesin
Bu tımarhaneye geleli, senin tabirinle bu kaçıkların arasına katılalı üç hafta oldu. Üç haftadır her gün kendini; “Benim bir geçmişim
Feyyaz Kandemir’e Vaktinden evvel olgunlaşanlar, vaktinden önce ölürler mi? Bu soru bir tanrı misafiri gibi zihnime otağını kurmuştu. Konargöçer değil
Seyfi, köle ticareti haberini kanıksamış, yüzündeki acımayı andıran hüzün yeni yeni silinmeye başlamıştı ki bir haber sitesinde yarım sütun yayınlanan
Homurdanarak çalar saatini kapattı. Tekrar uyumayı denedi, uyuyamadı. İşe gitmesi gerektiğinin bilinci bütün azalarına sirayet etmişti. Gayri ihtiyari yatağından fırladı.
Askerde iken bulunduğum birliğin kütüphanesi işlevsiz bir hâldeydi. Okunacak kitap yok denecek kadar azdı. Olanlar da benim ilgimi çekmiyordu. Masanın
Duvardaki takvim 7 Ocak tarihini gösteriyor. Bütün sancıların ve cevapsız soruların başlangıcı olan günde tarihi dondurmuşum. Bugünün tarihine bakıyorum, 23
İnsan, kendine karşı çok gevezedir. Son günlerde bu cümleyi diline bir vird gibi yerleştirdin. Mütemâdiyen kendinle konuşuyorsun. Bunca derdin ve
Kaskatı bir yalnızlığa uyanmıştım. Avuçlarım terlemiş, parmak uçlarım sızlıyordu. Birkaç saniyelik bir rüyaydı. Dünya küçüldükçe küçülmüş ve biz aynı şehirde,
İnsanoğlunun onulmaz yaralarından biri de muhatap arayışıdır. Bence birçok insan, ilk cümleyi kuramadığı ya da hitap edecek birini bulamadığı için
İki bin on yedi yılının ilk günleri. Karmakarışık bir ruh hâliyle geçirdiğim koskoca bir yılın muhasebesini yaparken, hafızam büyük bir
Masamın üzerinde okunmayı bekleyenler arasında ismi ve kapağı ile ilk dikkatimi çeken Mehmet Erikli’nin son kitabı. Yazar, ilk olarak 2009
İnsan çok acelecidir. Bu dünyada cenneti yaşamak ister. Sırf bu yüzden kendi zihninde yalancı bir cennet tasavvuru inşâ eder ve
Her gün, her saat, her dakika, her saniye ve her salise burun buruna geldiğim bazı gerçekler var ve ben bu