Varsa Yoksa Makarna!
Makarna kadar sosyal, her tabakaya hitap edebilen başka bir yemek var mıdır bilmiyorum. Hem herkesle yenilebilir hem aile yemeğidir hem
Makarna kadar sosyal, her tabakaya hitap edebilen başka bir yemek var mıdır bilmiyorum. Hem herkesle yenilebilir hem aile yemeğidir hem
Her şeyin, anlamını yitirdiği bir boşlukta uyanan ben, havasına alışkın olmadığım bu atmosfersiz ortamda nasıl nefes alınacağını bile bilmeden, nasıl
Konuşurken, anlamın karşı tarafa geçebilmesi için kelimeler arasında hafif, cümleler arasında ise biraz daha belirgin boşluklar veririz. Bu boşluklar sayesinde
Haz çeşitlerini duyusal, akli, manevi, ahlaki, estetik, sosyal ve egosantrik (benlik) hazlar olarak sıralayabiliriz. Her hazzın ayrı bir değerinin olduğu
Bursa gerçek bir şehirdir. Ezelden tecelliye tâbidir. Sizi sımsıcak sarıverir. Kimseyi ayırmaz. Herkesi kucaklar. Yüreği tozlananlara koynundan çıkarıp mektup verir.
Açıklamaya kalkarsam büyüsü kaçar. Ruhum, metruk bir apartman dairesi… Günler, pılını pırtısını toplayıp odamdan çıktı. Sonrası, içimde açılan dipsiz bir
Seneca, yirmi asır önce zamanımızın kimi zaman elimizden zorla alındığını, kiminde sinsice çalındığını, kimi zaman da boşa akıp gittiğini söyler
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir isimli eserinde “Ben Evliya Çelebi’yi tenkit etmek için değil, ona inanmak için okurum ve bu
İnsan, elde etmek istediği amaçlarla, bu amaçlara ulaşmak için başvurduğu araçlar arasında mekik dokuyan, nihayetinde ise elinde yalnızca araçların kaldığı
Saat neyi ölçer, diye bir soruya muhatap olsak vereceğimiz ilk cevap haliyle zamanı ölçer olacaktır. Ama bu cevap ne kadar
“İnsan değişir mi?” sorusuna “evet” cevabını versem de bu değişimin her insanda gerçekleşmediğini ve değişimi tetikleyecek bir takım olayların gerektiğini
İnsana lütfedilen hayatın ana özelliği mahdut olmasıdır. Evet, hayat sınırlı ve sonsuzluk ise insanın kızıl elmasıdır. İnsan, her ne kadar
“Kendini seçmek cesaret ister.” Böyle diyordu Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard. Her gün, sayısız seçimin içinde kendimizi buluruz. Ne içeceğimizden ne
16. asır Osmanlılar için birçok yönüyle zirveyi teşkil etse de sonradan büyük ihtilaflara dönüşecek tartışmaların fitili bu dönemde ateşlenir. Tartışmaya