Hayalet
Penceremden güvercin gibi her akşam senin,Odama sessiz sessiz kim gördü gelişini!Hayaller dolaşıyor ne yana baksam senin,Evin dört duvarına kim çizdi
Bildiğim tüm dillerde azapsın sevgilim.Gittikçe derinleşen bir kuyusun, cümleye ünlemMeyvesiz bir ağacın içten içe çürümesiDavetkâr bir kuyunun zifiri karanlığısın sevgilim.
Duvarlarımı ör benim, gün yarılamadan Renklere son veren sağanaklardan Cinnet ve delilik püskürtüp Cümle kavgaları dindiren mevsimlerden Ör duvarlarımı yürümeyeyim
On ikiyle ve ikiyle bırakılmışGibi kalmış da kağanı yerde eyvahSaplandığı çamur çeşmemde karılmışGibi ahşap tekerden perdedir berzah Birazdan geceye bir
İnsanlardan çok şey öğrendimMenfaati, yakıcı hıncı ve saf intikamıDünyayı kalpte mayalamayı, yılan ısırığınıÖğrendim katiline dönüşen kurban olmayı Umursamıyorum artık seniYağmurla
Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevirkandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsayağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsao şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektirDuygular
Sıkışmış anahtar deliğine kedinin gözleriBir kedi, ölümün ve yaşamın arzusundan doğan Var olmak için suyun boşluğundaFilizlenen ve kemiren soruların arasındanSessiz
İncinmeyen yerlerimi sardım,Sırtımda ayrılık iklimi…Madem her şimdi, yaralıdır geçmişle,Rabbim beni gelecek günlere… Bırakma beni, tedirginim.Ben ki unutuyorum, seni bile!Yine de
Dünden kalma bir günTarihi geçmiş bir kimlikYalnızlık hem de tozlanmışBöyle boylu boyunca. Şuraya çöl susuzluğuKurumsallaşmış korkularKedere komşuluk, sıkıfıkıBuraya, beyhude böyle.
Gözyaşlarının yara bıraktığı yüzlere,Soğuğun kestiği sözlere,Susan feryatlarla seslenen askeri,Tarif bile edemeyenZindandaki Yusuf görevini üstlenmiş şairKüfür sayıklayarak uyandırırsa göğsünüGözlerinin zifti boyarGöğün
bir umudum varsa o da sendesakallarımın beyazladığı zamanı düşündüştüğümde elimden tutup kaldırdığınıama düşmemeliyimbaşım eğilmemeli, boynum bükülmemelibir kediyi uyandırmamak için hırkamı
Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün, Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün; Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim; Sen
ben ellerimde çiçekler yaprakları adım adım düşerek yerebu yağmurda ıslanıyordum üşümüyordumortasına diz çöktüğüm toprak boyun eğmemişliğimdiyaşlılığımı damlalar saklar sanıyordumgelir bir
Kazananların katıldığı bir yarıştıhiç bitmedidamatlığıyla, elinde bavulu sırtında çantasıgözleri saatlerinde koşuyorlardıbu insanlar ayaklarına hiç bakmadı mı? Oysa biz hiç öyle