Şair Hüseyin Burak Us, Edebifikir anketimizi cevapladı.
***
1- İsminden memnun musun? Değilsen, adının ne olmasını isterdin ve niye?
İsmimden gayet memnunum. Sevdiğim isimler var ama kendi ismimi de sevdiğim isimler listesinin başına koyuyorum. Bir de alıştım artık. Kırk yıldır aynı ismi kullanıyorum. Bundan sonra bulacağım yeni ismi teneşir paklar artık. Gerek yok. Kirli de olsa ismimi seviyorum.
Ama bazı olaylar karşısında kendi ismimden nefret ettiğimi hatırlıyorum. Hem ismimden hem cismimden. Belki bu tanınmanın ve yanlış yapmanın verdiği bunalım olabilir. O zamanlarda edebiyat ortamındaki ismimi Hüseyin Ziya olarak değiştirmeyi düşünmüştüm.
2- Bir işe başvurduğun zaman, ‘‘Ne kadar ücret istersiniz?’’ kısmına rakam yazdığınız oldu mu, niçin?
Öyle bir pozisyonum hiç olmadı. Zaten yıllarca baba parası yedim. Yaklaşık 10 yıl gazetecilik yaptım. 13 yıldır da fabrika da çalışıyorum. Topu topu ömrümde iki işyerinde çalıştım. Onlar da ne para alacağıma kendileri karar verdiler. Beni yormadılar bu konuda. Hem para mevzusu hiç sevmediğim mevzular arasındadır. Faturalarımı ödeyebiliyorsam bu bana en büyük zenginliktir.
3- Çok zengin bir insan olsaydın, bunu nasıl değerlendirirdin?
Öncelikle bir gazete çıkarırdım. Fikrine ve zikrine güvendiğim insanları orada toplardım. Onlara istedikleri dünyayı sağlardım. Büyük bir kalem gücü haline gelip haksıza ‘SEN HAKSIZSIN’ zalime ‘SEN ZALİMSİN’ diyerek güç ve adaleti bir araya getirmeye çalışırdım. Ve bütün zalimlere meydan okurdum. Bir de tiyatro ekibi toplardım. Milli değerlerimizi anlatan, yanlışı gösteren, dostu düşmanı belirten oyunlar yazıp tüm yurtta turneye çıkardım. Ve ücretsiz izlettirirdim. Böyle düşündüğümü sanıyorum.
Ya da tüm gücümü İsrailoğulları ile uğraşmaya adardım.
Ya da herkese küsüp, bir dağ köyünde kendime bir kulübe yaptırırdım. Orada birkaç günde bir kendime av partisi verirdim. Birkaç günde bir, bir buçuk acılı Adana kebabı yer bir yandan da kitap okurdum. Arada bir çekirdek çitlediğim de olurdu herhalde. Geceleri şiir, gündüzleri hikâye yazardım. Alacakaranlıkta ise roman kahramanlarından birine âşık olabilirdim…
Ama böyle iyiyim ben. Sadi derki:” Allah herkese layığını vermiştir. Eğer kedinin kanatları olsa idi gökyüzünde serçe namına bir şey kalmazdı.”
4- Hiç yerin dibine geçtiğiniz oldu mu? Nasıl bir şeydi?
Ne demek ne demek. O benim işim zaten. Genelde yerin dibine geçerim ben. Çünkü aceleciyim. Sabırsızım. Kriz anlarında doğru düşünemiyorum. Aklım bir gün sonra başıma geliyor ama iş işten geçiyor o zaman da.
5- Hep hayalini kurduğun ama artık gerçekleşmeyeceğini bildiğin için sana acı veren bir şey var mı?
İlk olarak keşke bir edebiyat okusaydım diye düşündüğüm oluyor az da olsa. İkinci olarak sesim güzel olsaydı da ‘Bir gönül hikâyesi anlatırdı gözlerin’ adlı şarkıyı her yerde söyleseydim de herkes zevk alarak dinleseydi. Şu an her yerde söylüyorum ama kimse dinlemiyor. İkinci olarak bir kız babası olmayı isterdim. Şöyle mini mini, hiç büyümeyen, adı Betül olan, masmavi, kelebek sütü gibi…
6- İnsanlar hakkında genel görüşün nedir?
Okyanusa köprü yapılabilir mi deseydiniz daha kolay bir soru olurdu zannımca. İsmet’in babası ‘insan eşrefi mahlûkattır’ dermiş. Babadır elbet doğruluk payı var. Benim babam ise ‘oğlum insanoğlu çiğ süt emmiştir. Dikkat etmek gerekir’ der… Yani kimisinden nur akar kimisinden kir. Böyle bir şey herhalde insan. İnsan olarak Murabi’yi ve Selma’yı çok seviyorum. Onlar da beni seviyor. İnsan insan yaşayıp gidiyoruz işte. Ama çim biçme makinesi operatörlerini, orman mühendislerini ve kondüvitleri hiç sevmiyorum.
7- Kimselere anlatamayacağın bir sırrın, acın var mı?
Yok. Çünkü hepsini yazdım ya da anlattım. Bundan sonra da yazar ve anlatırım. Kınayanın kınamasına aldırmam.
8- Bundan 17 bin sene önce yaşamış büyük büyük büyük… deden hakkında ne düşünüyorsun?
Allah rahmet eylesin. Allah taksiratını affetsin. Allah kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin. Âmin…
9- Nasıl bir insansın?
Hiç iyi değilim. Hiç iyi olmadım da. İyi olmadan ölürüm diye de hafif bir korkum var.
10- Nasıl olsa her şeyin bir sonu var mı?
Elbette. Her güzel şey de bitiyor. Her kötü şey de bitiyor. Önemli olan onların yaşamımız üzerinde bir etkisinin olup olmaması. Ama hep uzatmalı bir kara kalıyor insanın içinde. Bence her şeyin bir sonu olması en iyisi, uzatmalı karayı hesaba katmazsak.
11- Evrende yalnız mıyız, başka canlılar da var mıdır?
Âşık olunca ben başka canlı moduna geçiyorum… Geçiyorum o halde başka canlı var.
12– Kore deyince aklına ne geliyor?
Kore deyince aklıma rahmetli Adnan Menderes geliyor ne hikmetse. Onun, beni mahveden hikâyesi geliyor. Bir de Muhterem’in babası ve Cemil amca geliyor.
13- Öldüğünde nereye gömülmek istersin?
Yaşayanların paşa gönlü bilir. Ben öldüm. Karışmam kimsenin işine.
14- Bir film önerir misin?
Leon (Jean Reno)
15- Bir kitap önerir misin?
Refik Halit Karay – Nilgün
16- Çocukluk arkadaşı olmak istediğin, beraber büyümek istediğin biri…
İlhan Berk, Gülten Akın… Bir de Öznur. (Öznur ölmedi çok şükür. Bembeyaz duruyor hâlâ… Ölmesin de zaten)
17- Güzel bir veda cümlesi kurar mısın?
Her şey çok güzel olacak…
Diğer anketler için:
- Halil İbrahim Polat
- Ercan Yıldırım
- Özgür Ballı
- Melih Erdoğan
- Ali Ayçil
- İdris Ekinci
- Bünyamin K.
- Mustafa Çolak
- İlhan Kayhan
- Selçuk Küpçük
- Recep Şükrü Güngör
- Güven Adıgüzel
- Aykut Ertuğrul
- Işık Yanar
- Suavi Kemal Yazgıç
- Yunus Emre Özsaray
- Murat Saldıray
- Hasan Ejderha
- Akif Hasan Kaya
- Memduh Atalay