Yazar Aykut Ertuğrul, Edebifikir anketimizi cevapladı.
***
1- İsminden memnun musun? Değilsen, adının ne olmasını isterdin ve niye?
İsmimle ilgili bir memnuniyetsizliğim yok ama oğullarıma verdiğim isimler, istediğim isimler kategorisine girer herhalde: Ömer Muttalip, Ali Asaf.
2- Bir işe başvurduğun zaman, ‘‘Ne kadar ücret istersiniz?’’ kısmına rakam yazdığınız oldu mu, niçin?
Böyle bir tecrübem olmadı hiç. Olsaydı da o kısma bir şey yazamazdım. Ama bu yazamama halini pek tavsiye etmiyorum. Böyle bir çağda, böyle bir sistem içinde bu tavır, suistimale çok açık bir tavır. Yazabilen yazsın yani.
Zaten hep öyle olmuyor mu; bizim mahcubiyetimizden doldurmadığımız her boşluğu mahcubiyet nedir bilmeyenler karalarcasına bir özensizlik ve arsızlıkla dolduruveriyorlar.
3- Çocukluk arkadaşı olmak istediğin, “beraber büyüseydik” dediğin, hayatta olmayan biri var mı?
Ali Şeriati’yle, Dostoyevski’yle, Marquez’le, Tanpınar’la, Cemil Meriç’le iyi anlaşırdık herhalde. Ama dur zaten bunlar benim çocukluk ve gençlik arkadaşlarımdı; biraz dolaylı yoldan ama öyleydiler. Hâlâ görüşürüz.
4- Çok zengin bir insan olsaydın, bunu nasıl değerlendirirdin?
Sınanmamış erdem, erdem değildir. Yani ne olacağını bilemeyeceğimiz, tahmin bile yürütemeyeceğimiz bir durum bu. Böyle düşünceler, sorular beni ürkütür. Allah taşıyamayacağımız yükü yüklemesin bize. Evet anlaşılan o ki; -ben de şimdi anladım- bu ihtimal, zengin olma ihtimali beni korkutuyor. Varolanın hesabını vermekten bile acizken… Allah muhafaza “çok zenginliğin” hesabı…
Bir kez daha cevap vermeye çalışayım; çok zengin olsaydım; bu soruya cevap veren Aykut Ertuğrul olur muydum? Ya da çok zengin olduğumda hâlâ bu soruya cevap veren adam olarak kalacak mıyım? “Cevab veremedi”m!
5- Hiç yerin dibine geçtiğiniz oldu mu? Nasıl bir şeydi?
Çok oldu; sonrasında o ânı günlerce zihnimin içinde döndürüp duruyorum. Zihnim sürekli zamanı geri sarıp beni utandıran o anda doğru sözün, eylemin ne olduğunu bulmaya çalışıyor. Her seferinde, bulduğum her cevapla biraz daha hayıflanıyorum. Zamanı geri alamadığım için. Her seferinde yeniden utanıyorum. Şükür ki, unutmak var. Unutmak yaratılmasa utançlarımızın, hatalarımızın, acılarımızın, kederlerimizin yüküyle nasıl yaşayacaktık? Ayet-i kerimede de buyrulduğu gibi -mealen söylüyorum- O, bize bizim birbirimize olduğumuzdan (olacağımızdan) çok daha merhametli.
6- Hep hayalini kurduğun ama artık gerçekleşmeyeceğini bildiğin için sana acı veren bir şey var mı?
Daha çok, daha iyi okuyabilirdim diyorum çoğu zaman. Bazı alanları, bazı kitapları geç fark ettiğim için üzülüyorum. Şimdi başlasam yetişmeyecek gibi geliyor. Aslında bu da kuruntu galiba. Bilmiyorum. Bir de hafızlık var. Hafızlık için de geç kalmışım gibi geliyor. Malum küçükken daha kolay, ya da ben öyle biliyorum.
7- İnsanlar hakkında genel görüşün nedir?
Bu zor bir soru. Düşüncemi değil de eyleyiş şeklimi ifade etmeye çalışayım; kendime bunun için genelde kızsam da insanların sözlerine itibar etmeye meyilliyim. Beyanı esas almaya… Bu sizi çoğu zaman amiyane tabirle “saf” yapıyor. Ama aksini de aklım havsalam almıyor; insan, sözü hilafına nasıl davranır? Aslında buradan şu sonuç çıkıyor; insanla ilgili bir tasavvurum var: insan sadıktır. Ama şikayetçiyim.
8- Hiç intiharı düşündün mü? Düşündüysen niye vazgeçtin?
Düşünmedim. Çocukluğumdan itibaren bazı şeylerin kıyısında bile durmadım, çünkü kesin olarak yasaklandığına iman etmiştim. İntihar da bunlardan biri. Allah’ın yasakladığını yapmayı nasıl düşünebilirim ki? Diyelim kısacık bir anlığına aklıma düştü, bunu gerçek manada düşünmeye nasıl yaklaşabilirim. Kur’an-ı Kerim’in bir şeyi yasaklarken ona “yaklaşmayın” diyerek yasaklamasının hikmeti de bu tam olarak. Kıyısında dolaşırsan, yaklaşırsan, düşme ihtimalin de var. Dolayısıyla uzak durmalısın. “Bir deneyim de, bir düşüneyim de”, “hele bir yaklaşayım da yapmam” diyemezsin; mümkün değil. Günah çoğu zaman anlık bir eylem değildir. Ona adım adım, adım adım, adım adım yaklaşırsın. Zihninde bir şey bunu hep bilir; Suç ve Ceza’da Raskolnikov’un tefeci kocakarıyı öldürdüğü ana kadar sürekli bunu zihninde yuvarlayıp durması, baltayı kullanana kadar bu cinayeti işleyeceğine pek ihtimal vermemesi tam olarak böyledir.
İlle afili cevap gerekliyse Cioran, “Bunu istediğim zaman yapabileceğimi bilmek beni engelledi” der ya da “Her kitap benim intiharımı biraz daha ertelemiştir.” der.
Ama biz bir Allah’a inanıyoruz; iman modern zamanlarda pek afili durmuyor mu dersiniz? Çünkü “neden intihar etmiyorsun?” sorusuna cevabımız şu; “Yasaklandığı için” Bu cevap daha afili bence. İmanımızı ve dünya üzerindeki varlığımızı şereflendiren bir cevap. Bizi yaratanın hatırına, onun emrine binaen bu dünyaya katlanıyoruz. Daha izzetli.
9- Kimselere anlatamayacağın bir sırrın, acın var mı?
Varsa da anlatacağımı ummuyorsunuz değil mi?
10- Bundan 17 bin sene önce yaşamış büyük büyük büyük… deden hakkında ne düşünüyorsun?
Mekânı cennet olsun. Çok önemli bir soru sormak isterdim ona, çok çok önemli: “Dede, büyük büyük büyük… dede, artık eski bayramların tadı yok di mi?”
11- Nasıl bir insansın?
Böyle bir soruya cevap veremeyecek türden.
12- Nasıl olsa her şeyin bir sonu var mı?
Kesinlikle. Ne güzel. İyi ki.
13- Evrende yalnız mıyız, başka canlılar da var mıdır?
Valla varsalar da onlara tavsiyem namazlarını aksatmasınlar. Bence yani, onların hayrına. Nasıl derler; “Repeat after me: Eşhedü en la ilahe illlalah”
14- Kore deyince aklına ne geliyor?
Kuzey mi Güney mi? Aşağı mı Yukarı mı? Kim Ki Duk ve Chan Wook Park geliyor. Psikopat filmler geliyor. Korelilerin akıl sağlığından endişeliyim.
15- Öldüğünde nereye gömülmek istersin?
Bunu hiç düşünmedim. Şahsen mekânlarla çok bağ kurabilen biri değilim. Zaten bunu da geride kalanlar düşünsün abi. Her şeyi ben mi düşüneceğim? Hayal kuruyosun olum sınır yok diyosanız; “Efendimiz Aleyhisselam’ın yakınlarında bir yer” hiç fena olmazdı.
16- Bir film önerir misin?
Üç öneririm: Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, The Fall, Dead Man
17- Bir kitap önerir misin?
Üç öneririm: Çürümenin Kitabı (Cioran), panzehir olarak Cilâu’l Hâtır (Abdülkadir Geylani Hz.), Görünmez Kentler (Calvino)
18- Güzel bir veda cümlesi kurar mısın?
Eskiler kurmuş zaten. Yani burada kurulmuşu var, biz kimiz ki?
“Allaha ısmarladık.”
Diğer anketler için:
- Halil İbrahim Polat
- Ercan Yıldırım
- Özgür Ballı
- Melih Erdoğan
- Ali Ayçil
- İdris Ekinci
- Bünyamin K.
- Mustafa Çolak
- İlhan Kayhan
- Selçuk Küpçük
- Recep Şükrü Güngör
- Güven Adıgüzel
2 Yorum