26 Şubat’a
Hakk’ın rahmetine kavuşan İbrahim’imizin son şiiri… Son nefesi… I. seni anlatınca, türkçe tüm kudretiyle şiir oluverir dünya kadar bir pencere
Hakk’ın rahmetine kavuşan İbrahim’imizin son şiiri… Son nefesi… I. seni anlatınca, türkçe tüm kudretiyle şiir oluverir dünya kadar bir pencere
ben bu köşelerin tutsağıyım çok eski bir yitişten kalmadır gövdem kendime baktıkça dünyanın gelip geçen çağlarını görürüm sanki göğsümden ağan
seni düşünürken aklımı taşlara tutuyorlar ıssız ve yalnız odama doluyor kahır sevdanın kanayan rengiyle kavrulan derime konuyor bin kanatlı umutlarıyla
şiire dönelim ey kalbim kumral kadınlar diriltelim mezarlardan bir bulutun akışını dinleyelim göğün çiçeklendiğini görelim biz bu göz çukurlarını boşuna
bir akşamüstü serinliğinde aşkın leylak kokulu davetine çağırdım seni, ölüsü süslenmiş mezarlardan partizan bir yürüyüşle ve incecik gövdenle aşka nihilist
ben seni sevdim mi -sevdim- bir gülün ilk kez açışı gibi fesleğenlerin sarkışı gibi kameriyede akışı gibi ırmakların göklerden berkitilmiş
bin kanatlı güvercinler uçuyor çığlık çığlığa gök yırtılıyor göğsünden benimse gözlerim tutunuyor titrek boşluklara ancak biz biliriz mevsimini dağların göğsü
I. -elif duvar titredi ve yıkıldı ölümün mor rengiyle gözleri göğsümde kapanmış cesetler üstüne II. -mim ölüm üşüten rüyadır soylu
akşamın kıyılarına yeşil bir atlas çizdim güneşin bungun ışığıyla son gölge yaşayınca varlık korkusunu aynaların kör bakışına sığındım -ayakların suya
şimdi, ölümler bir mercan gibi sallanır çağımda tövbedir bir kadın çığlığı nil altında secdeye kapanan sesime ah kadın! yalnız bu
I. kanına kamalar saplandı gölgemin o hüzünler ki, delince çelik göğüslü atlarıyla, ay kokulu göğü güzün baharı saran sarı vebasında