bir akşamüstü serinliğinde
aşkın leylak kokulu davetine çağırdım
seni, ölüsü süslenmiş mezarlardan
partizan bir yürüyüşle ve incecik gövdenle
aşka nihilist geçerken gözlerimden
seni kalbime işledim gizlice
aşk seni kuşkularından tanıyor
yüzündeki hüznün kuşkulu sarısından
ben sana kumral mı dedim
saçların tuhaf şekilde çözülüyor
aşk seni esmer halelerle doğuruyor
seni sevdikçe kalbim büyüyor
eşiğindeki çığlığı duymuyor musun
göz pınarlarımda sular çağlıyor
akarken alnıma kara bulutlar
bir kuzgun kanatlarında sabahı öldürüyor
önce büyütür sonra öldürür
alçaktaki bir ışık gölgemi
ve benim ölü sesler söyleyen ellerime
konar kuşlar kuş olmak için
yani hayat olmak için
sığınmak için aşkın üstümdeki afrikalı duruşuna
gök kokusuyla yani yaşamak kokusuyla
bu şiir gözlerinin son kalıntısı
işlerken yüzünü aynalara
dolarken damarlarıma hicranlı vakitler
akşam penceremden giriyor
avuçlarıma gizleniyor kuşlar
bir yılan odamda derisini değiştiriyor
ilkbahar motifiyle mor çiçekli dallara
yürüyor kurt sürüleri
İbrahim Hakkı Öztürk
3 Yorum