tuttum bir bulut iliştirdim göğün mai göğsüne
dudaklarımı kanattım, zikirli ağızla öptüm toprağı
ayaklarımı yıkadım, yüzümü, ellerimi
yedi renkli sesinle gelirsin diye mabedine kapandım
bir ağaçtan yeşiller yoldum
taze çiçekler kuşandım
kan yüklü çağın sırtına yağmurlar yağdırdım
seni söyleyen ay dudağı
değerken suların harelenmiş tenine
küçümenliğe dönen inançla
ve de günahın zilsiyah kisvesiyle
menzilinin kutsal mabedine kapandım
ya ilahi! derin suskularla yakarken kalbimi
sesime kar yağıyor ve ben üşüyorum
bembeyaz örtüler kuşanıyorum
akşamın alacasında kalbime akarken sen
dostunun nazarında ürkek seslerle kanıyorum
toprağın karanlık inlerinde ölülerin
kırmızı karanfiller uzatır göğe gürültülü sükutlarından
burçlar örer meleklerin
her ölüden ağılı çiçekler yağarken üstümüze
bulutlar aktı, çiçekler soldu, ağaçlar üryan bir iklimle çavlandı
dağın ürktüğünü kalbim kuşandı
zaman parça parça dökülürken ellerimden
ihtiyar dülgerin titrek elleri cilalanmış tabutlar sundu
İbrahim Hakkı Öztürk
3 Yorum