1. Olcay Yazıcı’ya göre 24 saatini dolu dolu şiirle, aşkla, sevdayla yaşayan mistik kâşif Sedat Umran, 1926 yılının Mart ayında İstanbul Kumkapı’da dünyaya geldi. Asıl ismi Sedat Öcal’dır. Babası Islahiyeli İlkokul öğretmeni Mehmet Kâzım Öcal, annesi ise Emine Sadiye hanımdır.
2. İlkokulu Erenköy İlkokulu’nda, ortaokulu Kadıköy’de, liseyi ise 1943 yılında Haydarpaşa Lisesi’nde tamamlar. Liseyi tamamladıktan sonra dönemin popüler bölümü olan İktisat Fakültesi’ne kayıt yaptırır. Fakat bu bölümden pek haz duymadığı için sınıfta kalır. Daha sonra Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne geçer. Okulla arası iyi olmadığı için bu bölümle de sıkıntı yaşar. Çünkü bütün ilgi ve alakası şiirdir. Fakat bu süreçte Alman şairlerini keşfeder. Almanca’yı sırf bu şairleri okumak için çözer, Lenau, Eduar Moricke, Goethe, Schiller, Rilke gibi isimleri yutarcasına okur.
3. 1948 yılında üniversiteden mezun olur ve vatanî görevini yapmak üzere Ankara Levazım Okulu’na gider. Kayseri Zencidere’deki Gedikli Erbaş Okulu’nda levazım subayı olarak terhis olur. İlk şiir kitabı olan Meş’aleler adlı eseri askerdeyken Kardeşler Matbaası’nda basılır. Askerden sonra Merkez Bankası’nda memuriyete başlar, memuriyeti de okuduğu okullar gibidir. Sürekli şiir ile ilgili olduğu için sorunlar yaşar. Daha sonra Maliye Enstitüsü’nde göreve başlar, bir buçuk yıl burada çalıştıktan sonra ayrılır. Kayseri’deki Anadolu Tekstil Fabrikası’nda mütercimliğe başlar, işe girerken işverenin değil, kendi şartları vardır. Beşir Ayvazoğlu bu durumu şu şekilde aktarır: “Ben kahvede oturur, kitabımı okur, şiirimi yazarım. Herhangi bir evrak geldiğinde, gönderirsiniz tercüme ederim.” Kabul ederler, çünkü fabrikada Almanca bilen adama şiddetle ihtiyaç vardır. “Ne var ki,” diyor Sedat Umran, “Kayseri’de deniz meniz yok, şiir yazılacak gibi değil. Altı ay zor dayandım!”
4. Bir otel insanıdır Sedat Umran. Bknz: Nuri Pakdil.
5. Şiir, Sedat Umran’da bir tür hastalığın adıdır.
6. Evlenir, boşanır, bir daha evlenmez.
7. Uzun bir dönem evin tek çocuğu olduğunu sanarak yaşar. Fakat yıllar sonra babasının ikinci evliliğinden Aysel Öcal isminde bir kızkardeşi olduğunu öğrenir. Babası, kendilerini terkettikten sonra evlenmiş ve ölmeden kızına Sedat isminde bir oğlunun olduğu bilgisini vermiştir.
8. Mehmet Nuri Yardım’a göre Sedat Umran, “günümüzün Ahmet Haşim’idir”. Bunu demesinin sebebi Sedat Umran’ın büyük bir eşya şairi olmasındandır. Dünya edebiyatına eşine rastlanılmayacak konulara sahip şiirlerin şairi olan Sedat Umran, makastan paspasa, mandaldan ampüle varasıya yüzlerce eşya hakkında derinlikli şiirler yazmış, insanın eşyaya bakış açısını sorgulamış ve eşyaya dair farklı ve orijinal yaklaşımlar sergilemiştir.
9. Ömrünün son demlerini Darülaceze’de geçirmiştir. Davut Bayraklı ve Mehmet Erikli bu süreçte kendisini sıklıkla ziyaret eden isimlerdir. Bayraklı, bir ziyaretine dair notlarını şu şekilde aktarır: “Darülaceze’ye girdiğimizde kendisinin yattığı yere doğru yürürken heyecanlanmıştım. Sedat Umran, 222 no’lu odada kalıyordu. Odaya girdiğimizde iki yatak vardı, ancak üstadın tek başına kaldığını öğrendim sonra. Bir yatak boştu ve odanın penceresi bahçeye bakıyordu. Hemen arkamızda küçük bir dolap vardı. ‘Bizim Türk şiirine sığdıramadığımız Sedat Umran’ı, şu küçük odaya nasıl sığdırmışlar?’ diye düşünmeden edemedim doğrusu. ‘Hayattayken kıymeti bilinmeyenlerden mi?’ sorusunu zihnime çok düşürmemeye çalıştım. Sağlığı için söyleyecek çok bir şey yok aslında. Umran’ın her hangi bilinen bir hastalığı yok. Sadece yaşlılığa bağlı rahatsızlıkları var. İnşallah kısa zamanda toparlanır ve eskisi gibi sıhhatine kavuşur da, biz de kendisinden güzel şiirlerini dinleriz.
Odasında oturup öylece kendisini izledik. Umran, derin derin nefes alıyor ve arada Mükerrem Mete ile bana bakıyordu. Mehmet Erikli’nin sıhhati ile ilgili sorularına kısa cevaplar veriyor ve yorgun olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Dışarı çıkıp çıkmadığını sordum ancak tam olarak duymadı bizi. Yine de kendisini daha iyi gördük diyoruz, zira bir hafta öncesinde hiç konuşmuyor sadece uyuyordu. Aradan geçen bu bir haftalık zaman üstada yaramış, şimdi az çok konuşuyor, sorulara cevap veriyordu.
Türk Şirinin büyük ismi Sezai Karakoç ile dostluğu olan Sedat Umran için Karakoç “Büyük Şair” tanımlamasını kullanmıştı. Hakikaten eşyanın dilini şaşırtıcı bir şekilde kullanan Sedat Umran, Türk Şiirinde kendine özgü bir alan açabilen ender şairlerdendir. Şiirde eşyanın metafizik tarafını devamlı kurcalayan, semboller kullanan Umran “Leke” kitabıyla birlikte artık bir ekol olmuştu. Rahmetli Hilmi Oflaz da “iyi şair” olarak görür Umran’ı. Yine “Dâhiler ve Deliler” kitabında Mehmet Niyazi “seviyeli bir şair” olarak gördüğü Umran için “yüzyılımızdan yarınlara kalacak birkaç şairden birisi” diye bahseder.
Kendi şiirlerinin dörtte üçünü ezbere bilen ve çevirdiği şiirler dâhil, zihin dünyasında 40 bin mısra tutan bu büyük şair için, “şair” demenin ötesinde “hayatı şiir olan şair” tanımlamasını yapsak belki de daha doğru olur. Onunla konuştuğunuzda, her konuyla alâkalı bir şiir okuduğunda şaşırmamalısınız bu yüzden. Şiir dünyasında keşfe çıkmayı bir an bile ihmal etmeyen “mistik kâşif şair” bugün için hâlâ şiirler yazmaya devam ediyor. Küçük bir not defterine not aldığı şiirlerini bir gün tamamlamasını umut ediyoruz.”
10. Yüklü bir emekli ikramiyesi ile alarak emekliliğini herkesin geçirdiği gibi geçirmez, otellerde yaşar, lüksünden taviz vermez, Moda’daki Golden Otel’de konaklar.
11. Geçirdiği bir trafik kazası dolayısıyla iki kolu omuzundan kırılır. 6 ay boyunca hastanede yatar, bu süreç içerisinde hastabakıcılara ve hemşirelere şiirler yazar.
12. Başına buyruk bir şairdir. Şiir onun için herşeyin önündedir. Ezberinde yüzlerce şiir vardır.
13. 25 Haziran 2013 tarihinde Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi olduktan sonra Kayışdağı Darülaceze’ye götürülür, 7 Ağustos 2013 tarihinde sabah saatlerinde vefat eder, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilir.
14. Eserleri genellikle şiir kitapları olmasına karşın, özellikle çevirileri de alanında önemli eserlerdir. Almanca’dan dilimize kazandırdığı çeviri eserleriyle bir kaynak olmaya devam ediyor. Şiir Kitapları:
- Meş’aleler
- Leke
- Gittin Taş Atarak Denizlerime
- Kara Işıldak
- Aynada Gün Doğumu
- Parmak Uçlarımdaki Yangın
- Sedat Umran’dan Seçmeler
- Akşam Şiirleri
- Altın Eşik
- Kırık Ayna
- Sonsuzluk Atı
- Kış Bayramı
- Akşamın Kaması
Deneme, poetik yazılar ve söyleşilerinden oluşan “Şiirde Metafizik Gerçek” ismiyle de bir kitabı mevcuttur. Ayrıca araştırmalarımız neticesinde gördüğümüz kadarıyla 26 çeviri kitabı vardır. Bu çeviri eserler felsefeden edebiyata, şiirden tarihe kadar birçok çeşitlilik göstermektedir.
15. Hakkında yapılmış bazı çalışmalar:
- Mustafa Kutlu, v. (1998). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. İstanbul: Dergah Yayınları
- Kabaklı, A. (2008). Sedat Umran. A. Kabaklı içinde, Türk Edebiyatı (Cilt 4, s. 168-173). İstanbul: Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları.
- Hancıoğlu, H. (2014). Sedat Umran’ın Şiirlerinde Terzilikle İlgili İmgeler. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi , 139-163.
- , Ö. F. (2015). Sedat Umran: Balkonlar Adımlarıdır Evlerin Ya da Merhabalarıdır Birbirlerine Karşı. Mostar Dergisi (127), 34-36.
- (2010). Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi (Cilt 2). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
- Serin, A. A. (2014, Temmuz 07). dünyabizim.com. Aralık 23, 2017 tarihinde dunyabizim.com: http://www.dunyabizim.com/portre/17748/esyada-hakikati-arayan-bir-sair-sedat-umran adresinden alındı
- Yazıcı, O. (2003). Nesneden Özneye Sedat Umran. Broy (17), 36.
Bilal Can
4 Yorum