İçimde Beliren Acı Fren Sesi

Sulhi Ceylan’ın, Raşit Ulaş’a yazdığı cevabi mektuptur.

***

Şimdi sana içimde beliren acı bir fren sesini ve fren sesinin ise sıradan bir şey olduğunu anlatacağım Raşit…

Oğuz Atay bir kitabında şöyle diyordu: “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.” Sana mektup yazmak için ilk defa masa başındayım, meğer sana anlatacak ne çok şey biriktirmişim içimde. Gerçi anlatacaklarım Allah’ın ezeliliği göz önünde tutulursa suya yazı yazmaktan başka bir şey değil ama başka nasıl hayata tutunur insan, bilmiyorum. Evet suya yazı yazıyor, bir koşuşturmacadır yaşıyorum.

Hayat, bazen somutlanamayacak kadar somut… Sürekli duvarlara çarpıyorum, duvarlarıma… Kafka’yı düşünsene, baba korkusundan geldiği hali, bir ömür ellerinde büyüttüğü acıyı ve bu acıyı her gece ızdıraplar içinde kaleme döküşünü… Bir türlü evlenememesini, babasının şahsında büyüyen korkunun zamanla tüm insanları içine almasını…  Ve vefat ederken tüm yazdıklarının yakılmasını vasiyet edişini… “Kafesin biri bir kuş aramaya çıktı!” diyordu hani… Bir ömür esaretin ellerinde yaşadı hani… Hani doğduğundan beri kendini kafeste hissediyordu. Küçük bir kuştu, uçamadı hani… Modigliani filminde aşk acısı çeken kadın geldi aklıma nedense, şöyle diyordu: “Aşkın ne olduğunu biliyor musunuz? Gerçek aşkın? Hiç kendinizi cehennemin sonsuzluğuna mahkûm ettiğiniz bir aşk yaşadınız mı? Ben yaşadım…”

Raşit, biliyorsun macera Hazreti Âdem’le başladı. Hatta onun öncesinde Elest meclisinde. Öncelikle bir soruya muhatap olduk: “Elestu birabbikum?” (Rabbin kim?) ve bizler de “Belâ” (Evet) demişiz. Soruyla başlayan hayat… Madem soruyla başladı hayat belki de soruyla devam etmesi gerek, ne dersin? Belki de insan dünyaya geldiğinde, artık soruları kendisine sorması gerekir. Sormalı ki sorgulardan geçip tasdike, taklitten geçip tahkike yol bulmalı. Anlıyorsun beni değil mi Raşit, insan baştan ayağa arayış değil de nedir? Bağırıyorum, kendimi parçalıyorum, duyuyor musun?

Belki de beni anlamayacaksın, hayatında büyük kararlar aldın ve ileriye dönük planlar yapıyorsun. Biliyorsun, insan, korktuğu şeyi görmemek için elleri ile yüzünü kapatan, bir yandan da parmakları arasından kendini korkutan şeye bakmadan edemeyendir. Korku ve merak aynı anda peyda olur insanda… Beni anladın değil mi? Hani bana yazdığın mektupta ağrı kesici istiyor ve ne kadar vermidon içsen de ağrılarının geçmediğini söylüyordun. İşte söylüyorum, hayat acılarıyla yaşamayı öğrenenlerin elinde her gün soluyor. Sakın acılarınla yaşamasını öğrenme… Alışma bu hayata… İnan alışmak hepsinden daha acı… O gözlerindeki isyan hiç bitmesin. Sana inanmak istiyorum. Raşit, bırak gözlerimiz içindeki o sızı hiç gitmesin, bırak her gün aynı yerden kanayalım, bırak insan olmayı acı üzerinden öğrenelim. Ve herkes gibi ölelim…

Sana içimde beliren acı bir fren sesini ve fren sesinin ise sıradan bir şey olduğunu anlattım Raşit.

 

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • merve , 15/11/2014

    Sulhi ceylan, bu imgeleri nerden buluyor? Ayrica, neden her gun ayni yerden kanayalim? Bu baglamda bir cevap bekliyoruz sayin muhataptan.

  • sepetçioğlu , 10/11/2014

    sulhi ceylan bize de mektup yazsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir