İnsan İmkândır

“…Dönüş de yalnız O’nadır.” (Mâide, 18)

***

1. “Her iş, O’na aittir.”, “Son varış O’nadır.”, “En sonra gidilecek yer O’nadır.” “Bütün yolculuklar O’nda nihayet bulur.”

2. Bilgeler, varlığı ikiye ayırır. Varlığı zatından olan ve var olmak için başka bir varlığa muhtaç olmayan ki bu varlık zorunlu olup sürekli vardır. Zorunlu varlık dışındaki bütün varlıkların varlık sebepleri kendileri değildir. Bu sebeple mümkün varlık olarak isimlendirilirler. Kendi kendisiyle var olmayıp, varlığını kendi dışında bir güçten alan “mümkün varlık”, varlık ve yokluk arasında gidip gelir. Bu gidip gelmesi, mümkün olduğunu, hem olmaya hem de olmamaya kapasitesi olduğunu gösterir. O halde mümkün varlığın yokluğu düşünülebilir, bu son derece makuldür.

3. Kendi kendisinin nedeni olmayan mümkün varlıklar, varlıklarını zorunlu varlığa (vâcib’ul-vücûd) muhtaçtır. Mümkün varlığın hayat sahnesine çıkabilmesi için var kılınmasının irade edilmesi gerekir. Var olmak, var edilmektir. O halde var olmak, muhtaç olmaktır. Her muhtaç olanın bir sonu olması kaçınılmazdır. Mümkün olanın (var edilenin) rüyası sonsuzluk, kaderi sonluluktur…

4. Şu anda olmayan ama gelecek zamanda varlığı imkânsız olmayan mümkün varlığın, hem olması hem de olmaması imkân dâhilindedir. Bir mümkün varlık olan insan, olsa da olur, olmasa da olur cinsindendir. Ama mademki oldu yani var edildi, bunda bir hikmet olmalı. Zira zorunlu varlığın hikmetsiz bir işi gerçekleştirdiği görülmemiştir.

5. Mümkün varlık, yokluğunu kendi tercih etmez ama buna mecbur kalır. Her doğan ölür. Mümkün varlığın hayata merhaba demesi, gelecek bir zamanda elvedâ diyeceğinin kanıtıdır. Her merhaba bir elvedaya mahkûmdur. İnsan iki kelime arasında var kılınmış bir mümkün varlıktır. Bu sebeple kelimelerden yaralanır…

6. Var olmaya ve yok olmaya eşit mesafede duran varlık mümkündür. İnsan gibi. Var olmayı ya da yok edilmeyi de tercih edemeyen varlık mümkündür. İnsan gibi. Mümkün varlık olduğu halde yokluğu arzulayabilen tek varlık da insandır. Buna rağmen zorunlu varlığın, varlığından haberdar olan da yine mümkün varlıktır. Bu haberdarlık, insanın mümkün varlık olmasını zorlayan ve onu ötelerin ötesine sevdalandıran bir durumdur.

7. Mümkün varlığın varlığı, zorunlu varlıktan ötürüdür. Çünkü varlık, mümkün varlığın zâti bir özelliği değildir. Bilakis ona yüklenen bir özelliktir. O halde mümkün varlık bir iradenin eseridir. Madem irade söz konusu, mümkün varlık için en önemli bilgi, bu iradenin ne’liğine dair bilgidir. Varlığın bilgisi en üstün bilgidir. İnsan, hangi bilginin peşinde bir ömür koşulması gerektiği üzerinde düşünmelidir. Düşünmek, mümkün varlığa verilmiş en büyük hediyedir.

8. Varlık ve yokluk arasında mekik dokuyan mümkün varlığın, var olmanın sonsuz güzelliğine kapılıp var edeni yani yokluk ve varlık terazisini önüne koyanı görmezden gelmesi, aslında varlığının hakikatine varamadığının göstergesidir. Bilenle bilmeyen hiç bir olur mu!

9. İmkân varsa sebep vardır. Sebep varsa müsebbib vardır. Varlık zincirinin ilk halkasını görmezden gelmek, aslında zincirin tamamında kendini gizleyen müsebbibi görmemek ve varlığı kendinden bilmek gibi bir gaflete götürür. Gaflet, insanın bilgiye ulaşmasının önündeki en büyük engeldir. Müsebbibi bilmeyen ya da görmek istemeyen, kendini avutmak için bir yalanlar zincirine sarılmak zorundadır. Böyledir, insan cevap bulmaya mecburdur. Yalan bile olsa, kandırıldığını bile bile…

10. Madem insan mümkündür, varlığa ve yokluğa aynı uzaklıkta durmaktadır, varlığı kendi zatından değildir, öyleyse bu varlığı, yokluk karanlığından varlık aydınlığına çıkaran bir irade vardır. Bütün mümkün varlıkların, dönüp dolaşıp gideceği yer de O’nun manevi huzurudur. Huzura çıkmadan önce, varlığın bilgisine ermek, mümkün kılınmışlığın hakkını vermektir. Sonuçta insan bir imkândır.

 

Sulhi Ceylan


Tefsir Yazıları

1. İnsan Hüsrandır
2. Perdeleri Yırtmak
3. İradi Körlük

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir