Hani bazı şarkılar vardır, ilk duyduğunuzda sizi çarpar. Defalarca dinlersiniz. Sonra, gün gelir o şarkıyı duymak bile istemezsiniz. Niye öyle? Yazıya bir giriş yapmak için gerekiyordu demek ki…
Günün kederiyle oynayan kişi Aydoğan K idi. Önce Samandıra operasyonu yapan Bay K, Mostar ekibini savunmasız yakalamıştı. Saat 15:00 suları… Davut Bayraklı bilgisayarda futbol sayfasını okuyor. Mükerrem Mete bilgisayarının arka plan resmini Trabzonspor bayrağı yapmakla uğraşıyor. Mümin Munis, kulaklığını takmış ayrı bir gezegende yaşarcasına bilgisayar ekranında kaybolmuş. Raşit Ulaş, bıkkın bıkkın kitap dosyalarının arasına gömülmüş. Mehmet Erikli ortalarda yok. Saat 16:30 civarı sahneye çıktı. Evden yeni geliyordu ve üstü uyku kokuyordu. Bay K, bu duruma çok imrendi. Bu saatte uyumak ne büyük bir nimetti. Keşke kendi de şimdi bir yere kıvrılıp uyuyabilseydi.
Mükerrem Mete’ye olan İskender sözünü tutmak isteyen Bay K, Bayraklı ve Erikli’yi de alarak yemeğe gittiler. Siyaset ağırlıklı konuşmalar yemeğe eşlik etti ve sofradan kalkıldı. Ekip yolunu Maltepe’ye kırıp Sulhi Ceylan’a gitmeye karar verdi. Bir kişi hariç itiraz eden olmadı. Sakal bile bırakan Mükerrem Mete, kılıbıklığı bırakmamıştı ve yan çizdi. Bay K, kendisini örnek göstererek “N’olur yani eve geç gitsen, en fazla n’olur? Ben her şeyi göze aldım, hadi sen de al!” şeklinde tahrikkar cümleler kurmasına rağmen, değil Mükerrem’i ikna etmek, kaşını bile oynatamamıştı.
Sulhi Ceylan’ın yanına varılınca herkesin dikkatini ilk çeken şey, Sulhi’de evli bir erkeğin ev hali duruşunun olduğuydu. Dışarı salınmış gömlek, kot izlenimi veren mavi kumaş pantolon (caminin önündeki tezgâhtan 20 liraya aldığını anlattı) ve ayakta terlikler. Sulhi’nin yaptığı çay dudakları ıslatırken akıllara Abdullah Karaca geldi. O acaba şimdi n’apıyordu? Nerdeydi, kimleydi? Erikli, Karaca’yı aradı ve hoparlörün sesini açtı. Kısa bir sohbet yapıldı kendisiyle. Yapılmaz olaydı… Bu ani buluşmada cismiyle yer almayan Karaca, öfkesini sms’lerle çıkardı. Aydoğan K’yı telefon rehberinden sildiğini gösteren bir ekran görüntüsü yolladı. Ardından Erikli’ye ‘’hayatınız yalan’’ diyen bir sms gönderdi. Bu duruma çok üzülen Bay K, Karaca’yı kaybetmekten korkmaya başladı. En sevdiği film karakteri olan Saw’ı Karaca’da bulmuştu çünkü. Meyveleri bıçaklayan bu insanı kaybedemezdi. Ona bu buluşmanın ani gerçekleştiğini ve kendisine haber verilmesinin unutulduğunu yazdı, ama tek bir cevap gelmedi.
Kadıköy’de Alkım kitapevine uğranıldı. Davut Bayraklı 2 kitap alıp 94 lira ödedi. Sulhi 2 kitap alıp 30 lira ödedi. Erikli aldı mı almadı mı hatırlamadık. Aydoğan K evli olduğu halde 4 kitap alıp 75 lira ödedi. Bu insanlar kitaptan kesmektense ısmarlanan çaydan kesmeye razıydılar. Çocuklarımızı okutalım. Bu sosyal mesaj hepsinin içini rahatlatmış, yüzlerine mütebessim bir ifade katmıştı.
İsmet Özel bağlamında, modern genç edebiyatçının eleştirdiği şeyle imtihanı ya da körü körüne bağlılığın gözleri kör eden karanlığında yolunu kaybeden genç edebiyatçının dramı, konseptli bir tartışma yapıldı.
Zaman ilerliyor, Bay K pireleniyordu. Cep telefonuna gelen mesajlara cevap yetiştirmeye çalışıyor, Sulhi ise acıklı gözlerle onu izliyor, içinden ‘’Bu hallerini unutursam kalbim kurusun ey K!’’ diye geçiriyordu. Cevap yazmaya yetişemeyen Bay K, en sonunda numaraları tuşladı… Ve konuştu: ‘’Ya her zaman çıkmıyorum ki zaten… Ayda yılda bir… Biraz idare et.’’ Bir süre durakladıktan sonra telaş içinde konuşmaya devam etti: ‘’ Hayıııırrr Patrick’e zarar verme. Tamam geleceğim.’’ Bu sözleri duyan Sulhi, nereden bulduğunu hâlâ anlamadığımız bir jileti kapmasıyla kollarına götürmesi bir oldu. Allahtan hepimiz aynı anda eline yapıştık da kan çıkmasını engelledik. Ve Sulhi konuştu: ‘’Bu sözlerini unutursam kalbim kurusun ey Aydoğan!’’ Patrick kimdi peki, hiçbirimizin fikri yoktu. Meğerse eşinin Aydoğan’a aldığı bir çizgi film karakterinin oyuncağıymış. Bunu öğrenen Sulhi nerden bulduysa bir yerden balta buldu…
Dönüş yoluna girildiğinde, dışarı atılmış masalarda günahlarını meze yapıp şeytanın kahkahalarını yudumlayan insanların yanından geçip sahile indiler.
Aydoğan K evine bırakıldı. Sulhi evine bırakıldı. Davut evine bırakıldı. Erikli evine kapandı. Gece oldu. Herkes evindeydi. Herkesin kendi derdi vardı. Herkesin evinde en az bir tane Bim poşeti vardı. Ve bu bazı şeyleri açıklıyordu…
Edebifikir Haber Ajansı
10 Yorum