Aynı Odada
Abdullah Karaca imkânsız kıyılarda imkân arıyor. *** Susuyordu Ben konuşuyordum O gözlerini ağırlaştırıyordu Sesim bir karga uğultusuna dönüşmüştü Odanın içi
Abdullah Karaca imkânsız kıyılarda imkân arıyor. *** Susuyordu Ben konuşuyordum O gözlerini ağırlaştırıyordu Sesim bir karga uğultusuna dönüşmüştü Odanın içi
Abdulllah Karaca, Leyla’nın köyünün köpeklerini dahi seviyor. *** Ceza neydi? Sevgilinin yüzünü çevirmesi… Müebbet neydi? Yüzünü bir daha dönmemesi… Kıymet
Abdullah Karaca salvolarına devam ediyor. Kendisine şunu hatırlatıyoruz: Sahip olamadığın şeyi terk edemezsin! *** Çocuk neydi? Yeryüzü meleği… Rüya neydi?
Leyla’yı anlatırken neden cüzzama yakalanır Abdullah Karaca? *** Tatil neydi? Kiralık sevinişler… Kapı neydi? Umutlu ellerle dokunuşlarımızın ilk muhatabı… Uçurtma
[Edebifikir Haber Ajansı/ İstanbul – Kadıköy] 12 Haziran akşamına sözler verilmişti… Gün batmaya can atıyordu. Sulhi Ceylan, Abdullah Karaca’yla buluşacaktı
Abdullah Karaca, kuyunun kenarlarında geziniyor. *** Acı neydi? Dudaklarımızın kenarına ilişen yankılı bir “Seni Seviyorum” sözcüğü… Umut neydi? Belki gelir
Abdullah Karaca, kendisi için milat olan bir kitabı yazdı. Siddhartha’yı yazdı… *** Dilediği tüm konfor ve yüksek yaşam standartlarına sahipken
Abdullah Karaca ölüme saklanmış. *** ‘Ölüm ona yakışmadı’ diyordu haber bültenlerini sunan kadın. Son dakika bantları televizyonların kenarlarını süslüyor, canlı
Abdullah Karaca, Edebifikir’e içini döktü. Gözü yazarlıkta değil, büyük sanatkârlıkta. Kendisine hoş geldin diyoruz. *** Edebifikir’de yazabilmek için; 1 adet