Berlin Duvarı Yıkılırken Ne Yapıyordunuz?

Berlin Duvarı, Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında Berlin’de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvardır. Batı’da yıllarca “Utanç duvarı” olarak da anılan ve Batı Berlin’i abluka altına alan bu betondan sınır, 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya’nın, isteyen vatandaşların Batı’ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkılmıştır.

 Tarih kitapları bu bilgileri veriyor ama biz Berlin Duvarı’nın yıkıldığına inanmıyoruz, çünkü Berlin Duvarı duvar değil bir metafor bizim gözümüzde ve elan duvar dünyayı ikiye ayırmış durumda.

Biz de söz konusu durumu irdelemek için “Berlin Duvarı yıkılırken ne yapıyordunuz?” sorusunu yönelttik.

***

Mehmet Raşit Küçükkürtül: Sır Barajı kenarında bir köydeydim. Köyün sağlık ocağında çalışan hemşireler, bizim evin yanında oturuyormuş. Beni çok sevdikleri yönünde rivayetler var. Galiba nazarları değdi bana.

Mustafa Çolak: Henüz üç yaşımdaydım. Berlin duvarının yıkıldığı haberi yayılmıştı ve ben içimden; “Gün gelecek, bir internet sitesinde bugünü bana soracaklar! Fakat beş yaşımdan öncesini ileride hatırlamakta güçlük çekebilirim. Bugün yaptıklarımı unutmamalıyım!” diye and içmiştim. Fakat tüm çabalarıma rağmen nerede ne yaptığımı unutmuşum.

Mehmet Bahadıroğlu: Tam hatırlamıyorum ama başım kalabalıktı gibime geliyor. Zaten ardından ben doğdum ve olaylar hızla gelişti.

Mehmet Erikli: Kocaeli Hereke’de sokaklarda misket ve top oynuyor, düşen pantolonumu çekiyordum.

Mücahit Emin Türk: Berlin Duvarı yıkılırken Marks’ın mezarı başındaydım. “Yine mi Rothschildler” dediğini duydum sanki. “He” dedim, ne diyeydim?

Mükerrem mete: O zamanki adıyla Kadıköy Stadı’nda, fanatik ve dibine kadar Fenerbahçeli dayımın omuzlarında maç izliyordum…

Muharrem Cezbe: Paris’teydim. Şanzelize’de bir kafede televizyondan izledim Berlin Duvarı’nın yıkılışını. 160. yaşımı idrak edeli henüz iki gün olmuştu. Rûzigâr, rüzgâr gibi geçiyor Sulhi Bey evladım, işte böyle. Bu e-posta denilen icadı pek kullanamayorum, eksik gedik var ise bir zahmet telgraf çekiver. Gözlerinden öperim.

Mehmet Necip: Soru yönlendirmeli sayın editör, duvarın yıkıldığını kabullenmemizi istiyorsunuz, hâlbuki evvela duvarın yıkılıp yıkılmadığı sorgulanmalı değil mi?

Duvar hâlâ orada, dimdik ayakta, sizi kandırıyorlar, inanmayan Berlin’e gidip yerinde bakabilir; tabiî burnu havada frenklerden vize alabilirse…

Duvarların yıkıldığına inanmanızı istiyorlar, istiyorlar ki, girdabında yitip gittiğiniz yanılsamaya iman edin, imanınızı takviye edin…

Berlin duvarı da hakikatle aramızda ördüğümüz diğer duvarlar gibi yıkılmamakta direniyor ve direnişi karşısında çaresiziz…

Duvarın varlığından dahi habersiz kimimiz; haberdar olansa feleğin sillesini yememiş, eli demir, yumruğu taş zannıyla boşluğa yumruk sallamakla meşgul…

Ne yapıyorduk, sualdeki kaydın batıl olduğu ayan oldukdan sonra tazammunu da hükümsüz, binaenaleyh nerede ne yaptığımız bahsi diğer…

Serdar Biliş: Evimde, annemin dizinin dibinde pokemon izliyordum.

Davut Bayraklı: Ankara Sincan Lisesi’nde lise bir talebesiydim. Sabah akşam tarih kitapları okuyarak kafayı sıyırmaya başlamıştım.

Sevil Kuzu: Duvarın yıkılması sevincini paylaşırcasına, ablamla balkonda her şeyden habersiz oynamaktaydım muhtemelen. 3 yaşıma basmama ramak kalmış tabiî o vakitler. 33 olsaydım da fark etmezdi, duvarın örülmesine yine seyirci kalmayacak mıydım ki! Nelere seyirci kalmamışız ki zaten.

Tıpkı Emevi Camii minaresinin yıkılmasına seyirci kaldığım(ız) gibi fark etmezdi… Bir de söylemeden geçemeyeceğim; o yıllar Cankurtaran’ın tam tamına bir mahalle olduğu yıllardı. 3 yaşımdayken onca güzel yıl geçireceğimi bilseydim belki fazla nazlanmadan çabucak büyüyebilirdim.

Elif Eczacı: Köyde oyun oynuyor ve başka bir şey düşünmüyordum.

Demal Öcen: Doğmama iki yıl vardı fakat bu, ona âşık olduğum gerçeğini değiştirmez. Aşk tarihsizdir.

Bilal Can: O zamanlar 3 yaşındaydım, agu agu diyordum.

İbrahim Halil Aslan: Berlin duvarı yıkıldı mı ki ya?

Serdar Kocabaş: İlkokul yıllarıma denk geliyor. Televizyondan babamla birlikte izlemiştik duvarın yıkılışını. İnsanlar mutluydu ve bu sebeple biz de sevinmiştik. Açıkçası o zamanlar duvarın mahiyetine yönelik derin düşüncelere sahip değildim. Sonralarda söz konusu utanç duvarının aslında Batı zihniyeti tarafından beyinlerde inşa edildiğini fark ettim. Batı’nın Doğu’yu algılama, anlama, açıklama ve nihayet sömürgeleştirme niyetinin bir sonucuydu durum. Berlin Duvarı yıkılırken, Avrupa kıtasıda yıkılsaydı ve bu yıkılma Amerika’yı da içine alsaydı da dünya bir huzur yüzü görseydi. Ya da bizim bu tembelliğimiz ne olacak?

Süleyman Mete: Berlin duvarı yıkılırken oyuna yeni girmiştim ve süt içiyordum. Peki Batı Şeria duvarı yapılırken siz ne yapıyordunuz?

Abdullah Karaca: Gece sütü çok kaçırmışım, sabaha kadar hüzünlü naralar atmışım ve tabiî bütün mahalle uyanmış. Ertesi gün sevdiğim kızdan ayrılmışım. O da, ona aldığım Sindy bebeğini bana geri vermiş.

Emre Baştuğ: Yoktum ki ben o zaman.

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • bursevi , 18/05/2013

    Benim doğumuma da tam 2 gün kala yıkılmış :)

    Batı zihnindeki duvarları yıkmalı önce. Nasıl olsa duvarların mutlaka kapısı var bir yerlerde yada yoksa kapı filan da açılır, basit işler bunlar..

  • Şebap Mıski , 17/05/2013

    o değil de 100 markın üzerindeki kadın kimdi ya.

  • filbahri , 17/05/2013

    Edebifikir yazarlarının yaş durumları da ortaya çıktı :) çoğunluk 86’lı herhalde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir