Aşağıda Türk fikir hayatı için kıymetli bir muhasebe metni bulacaksınız. Edebifikir’in bu metni öne çıkarmaktan, iktibas etmekten gayesi de Cahit Tanyol’un bu muhasebesidir. Muhasebe, hesaplaşma, hatalarını görüp kabul etme, fikirlerini tashih etme, kendi nefsini sîgaya çekme herkes için zordur. Belki en çok da Türkiye’de ve Türk münevveri için zordur. Burada iyi bir editörlük geçmemiş ve mülâkât yapmasını bilmeyen birinin masasından çıkmış bir metin bulacaksınız. Biraz eski mecmuaları, gazeteleri karıştırırsanız ve internet mahfilinde şöyle bir dolanırsanız Cahit Tanyol ismi etrafında muhtelif tartışmalara da rastlayacaksınız. Hatta Ali Birinci gibi intihal meselesinde kıymetli yazıları olan bir müellifin Tanyol’un intihal yapmış bir sosyolog olduğuna dair bir yazısına da rastlayabilirsiniz. İşte bütün bunları bilerek, bunları aşağıda ifade ettiklerinin kıymetini ne ölçüde gölgeleyeceğini sizlerin vicdanına bırakarak bu yazıyı takdim ediyoruz. Evet, bu metin kırık dökük bir metin ve anlaşılıyor ki Tanyol’un ifade ettikleri bundan daha fazla. Biz “bu daha fazla”nın kapısının da aralanmasını temenni ediyoruz. Bugün 106 yaşında olan Cahit Tanyol’la bir nehir söyleşi yapmanın vakti geldi de geçiyor. İstanbul’un Fethi’ne, Osmanlı’nın kuruluşuna destan şiir yazan bir Marksist Sosyoloğun dünyası gündelik kalıplara uymuyor. O kalıpları biz de reddediyoruz zaten. (Edebifikir)
***
Söyleşi: Özge Senâ Bigeç
Şehir ve Kültür Dergisi, Sayı: 18, Ocak, sy. 80-81
“Tanzimat’tan bu yana kadar, Türk Aydınları’nın yüzde 99’u beyni yıkanmış olarak Türkiye’nin çökmesine yardım etmiş. Bunun içinde ben de varım. Çünkü ben de Atatürk’ün bazı şeylerine “Gözlerimi kapar, vazifemi yaparım” dedik.
Tanyol: Türk Aydınları, Türkiye’nin çökmesine yardım etti.
Erkan Çav Bey, Ümit Meriç Hocamız, Rıfat Bali Bey ve Hanımı ile birlikte Sosyolog Yazar Prof. Cahit Tanyol Bey’i ziyarete gittik. 102. Yılını yaşayan, Cumhuriyet tarihinin nadir tanıklarından olan, yüzünde bilgilerini de pişmanlıklarını da taşıyan ve fakat taşınamayacak kadar çok kitaba emek veren isimdi Cahit Tanyol. Erkan Çav Bey’in yaklaşık 10 yıl kendisiyle mütalaa ettiği ve bu yoğun çalışmalar neticesinde kendisine dair 719 sayfalık kitabını yazdığı isimdi aynı zamanda Cahit Tanyol. Ümit Meriç Hanım’ın ise lise döneminden itibaren tanıdığı ve vefasıyla büyüğünü memnun ettiği Hocalarından biriydi.
Tanyol: “100 yaşımda hidayete erdim”
İlk kez görecek olduğum bu yüzün, derin kıvrımlarına şahit olacaktım. “100 yaşımca hidayete erdim” diyecekti Çocukluk döneminden sonra Cumhuriyetin hırçın ve hoyrat rüzgârlarında kaybettiği maneviyatını şu son demlerinde yeniden yudumlayacaktı. Yanımızda bir pişmanlık oturuyordu. Tevbelerle yıkanmış bembeyaz bir yüzdü artık o. Sevdik Cahit Tanyol’u. Çok sevdik. Sohbetler edip, tarihin tozlu sayfalarını kaldırdık. Kendisinden şiirler dinleyip, hâlâ hafızasında taşıdığı Yahya Kemal Bey’in Özleyen isimli şiirini yeni bestelediğim haliyle söyledik. Tanyol yaşına rağmen sorularımızı itina ile yanıtlıyordu. Ümit Hanım bu hususa dikkat çekerek, “Ben Hoca’yı 1960 yılından beri dinliyorum, 55 yıldır, hala yeni şeyler söylüyor” dedi.
Rıfat Bey, Cahit Tanyol’un henüz yayınlanmamış kitabının yayınlanmasını istediğinde kendisine “Bazı şeylerin ahirette açık oturuma çıkacağını” söyleyerek kitabıyla ilgili bu bilgileri verdi:
“Tanzimat’tan bu yana kadar, Türk Aydınları’nın yüzde 99’u beyni yıkanmış olarak Türkiye’nin çökmesine yardım etmiş. Bunun içinde ben de varım. Çünkü ben de Atatürk’ün bazı şeylerine “Gözlerimi kapar, vazifemi yaparım” dedik. Asıl önemli bir mesele var: İngiltere ve Atatürk. Ben yüzde 99 bugünkü İngilizler tarafından Mustafa Kemal’le birlikte tezgâhlandığına kanaatim var. Fethullah’ı sordum. Şimdi çok büyük bir oyun oynanıyor şu anda.”
“Şeriat bizim özümüz ya hu!”
Cahit Tanyol, Tarikat ve Şeriat meselesine de değinerek, Tanzimat’tan itibaren bu kavramlar üzerinden halkın zor durumda bırakıldığını, asliyetinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını açıkladı:
“Türkiye’de oynan oyunun arkasında hepimizin zehirlendiği Tarikat meselesidir. Erdoğan, Türkiye’de, Mustafa Kemal’in kendi köşesinde yarattığı şeyin dışında, Türk Milleti’nin tarikatla olan bağlantısını çözen adam. Biz tarikat konusunda, suçu milletin üzerine yükledik.
Yani sanki Türk Milleti’nin tarikatla bağına ‘hayır’ dersek, Türk Milleti’ni korumuş oluyoruz. Hayır, değil! Yapı tamamiyle tarikat yapısı. Tarikatta lider önemlidir. Bize giydirilen elbiselerin hepsi seçimle gelmiş olanlar. Seçimle gelenler işte gele gele buraya geldiler. Türk Milleti’nin yapısını Osmanlı Devleti’nin yapısını bozdular. Bir Şeriat kelimesi var. Şeriat kelimesi dünyada mümkün değil bu kadar şeye yarayabilir… Yeniçeri kalkar, şeriat adına. Her şey şeriat adına olur. Ve biz bütün devrimleri şeriat aleyhine yaptık. Mustafa Kemal’in de hatası, hatası değil kabahati belki de; şeriata karşı çıkmış olması. Şeriat bizim özümüz ya hu! Kötü bir şey değil. Tam tersi! Tam tersi! Ben Fethullah’ın aleyhinde çok yazı yazdım. Kişi olarak değil, durum bakımından, nereye işaret etti? Bir nevi misyonerlik… Misyonerler gibi. Tutundu hem.”
Büyük itiraf: “Hepimiz aldandık!”
Cahit Tanyol, Türk aydınlarının nasıl aldandıklarına ve ülkelerine ihanet ettiklerine de değindi:
“Dünyada hiçbir şey bu Türk Aydını kadar kendi ülkesine kötülük yapmamıştır. Hepimiz aldandık. İngiliz güzel güzel her şeyi yapmış. İngiliz kendi menfaati dışında da bizi tutmuş. İngiliz’i düşman olarak söylemiyorum.
Fakat; Orta Doğu’da oynanan oyunun perde arkasında İngiltere var. Süper devlet. O bakımdan çok önemli. Biz inanmıyoruz bu devrim mevrim. Allah hepsinin belasını versin. İngiliz adamıymış adam. Onların önemi yok. Mustafa Reşit Paşa da İngiliz adamıydı. Tanzimat ricalinin hepsi ya İngiliz taraftarı ya Fransız taraftarı. Ama taraftarı olmak başka, ajanı olmak başka. 100 tane mi bilmem kaç tane tarikat var. Türkiye’de tarikatsız olmuyor. Yapı bu. Bu ayıp değil. Herkesin bir yapısı var. Biz bunu ayıp haline getirdik. Bu benim son fikirlerim!”