Kızılderili Uh Nuh Sah Gun Ga Geh İle Konuştuk

 

Bir Amerikan isminiz var mı? Hangi isminizle hitap ediyorlar size?

Evet, diğer ismim Alfred Jacques. Her ikisini de kullanıyorum.

Neyle uğraşıyorsunuz, nasıl geçiniyorsunuz?

El yapımı beyzbol sopaları yapıyorum. Şimdikiler gibi değil. Benim yaptıklarım kendi ellerimle. Şu an birçok insan plastik yapılanları kullanıyor ama benim yaptığım ağaçtan eski tarz, geleneksel bir şey.

Bir dini inancınız var mı?

Longhouse dinine inanıyor kabilem. (1700’ler Seneca ve Onondaga kabilelerinin oluşturmuş olduğu bir din). Bu dinde biz tek bir yaratıcıya inanıyoruz.

Nasıl ibadet ediyorsunuz?

Ateş yakıyoruz ve bunun üzerine tütün koyuyoruz. O tütünden çıkan duman dualarını ve senin ruhunu Tanrıya taşıyor. Bu şekilde Tanrı ile iletişim kurmuş oluyoruz.

Kızılderili olduğunuzu gösteren bir kimliğiniz var mı?

Evet. Onondaga ulusundan olduğumu gösteren bir kimliğim var. Üzerinde de ismim yazıyor. Bu kimlik, Onondaga bölgesinin olduğunu gösteriyor. Burası bizim topraklarımız, Amerika’nın değil. Onondaga Amerika Birleşik Devletleri’ne ait değildir. Bu ülke içinde bizim kendi ulusumuz var, bu da Onondaga ulusudur.

2007 yılında Lakota isimli kızılderili kabilesi bağımsızlığını ilan edip, Amerika içinde kendi ülkelerini kurmak istemişlerdi. Ne düşünüyorsunuz?

Uzun zamandır vardı bu hareket. Öncelikle, Onondaga kabilesinde olduğu gibi, Lakota toprakları Lakota’nındır. Sadece biz değil bütün farklı kabileler kendi dillerine, kendi kültürlerine, kendi devletlerine (Government) sahiptirler. Ama Lakota’nın yaptığı bizim yaptığımız gibi değil. Onondaga her zaman Onondaga ulusudur. Lakota Amerikan ordusuna saldırdı ve Amerika onları bir bölgeye koydu. Amerika onlara: “Siz burada yaşayacaksınız ve burada kalcaksınız” dedi. Daha sonra Lakota’nın insanlarını Hristiyan okullarına koydular, onları kontrol etmeye çalıştılar. Yüz kırk yıl sonra Lakota kendi ulusuna yeniden sahip olmaya çalışıyor. Bazı diğer kabileler de denedi aynısını. Ama biz Amerika’ya hiç bir zaman boyun eğmedik. Her zaman Onodaga milletinin devamlılığını sağladık. Ve hiç bir zaman Amerika’nın vatandaşı olmayı kabul etmedik. Ama diğerleri bunu kabul ettiler.

1879 yılında Pennsylvania’da Kızılderili halkı eğitim amacıyla Carlisle yatılı okulu açılmıştı. Daha sonra bu tarz okullar diğer rezervasyonlarda  açıldı. Bu yatılı okulların Kızılderili halkına yardım ettiğini düşünüyor musunuz?

Bu okullar bize yardım etmedi. Bu okullar kızılderili olmaktan uzaklaştırdı insanları. Bu okullarda insanlara  Hristiyanlığı öğrettiler. Carlisle gibi okullarda kendi dilinizi konuşmanıza, kendi dini törenlerinizi gerçekleştirmenize izin vermezlerdi. Orada saçını keserler, istedikleri gibi giydirip, istedikleri gibi kontrol ederlerdi insanları. İşte bu okullar bunun içindi.

                    “Biz bağımsız, özerk bir bölgeyiz

Günümüzde ABD Hükümeti ile politik, ekonomik ilişkiniz nedir?

Biz, hiç bir şekilde Amerikan Hükümeti’nden para ya da yardım kabul etmiyoruz. Ama Lakota bunu yapmış, onların yardımını kabul etmişti. Ve hâlâ da yardım almaya devam ediyorlar. Biz bağımsız, özerk bir bölgeyiz ve hükümetten bir yardım beklemiyoruz.

Peki ABD’ye vergi ödüyormusunuz,? Örneğin şu an görmüş olduğumuz otoyolu kim yaptı?

Hayır vergi ödemiyoruz. Bu otoyolu New York Eyaleti yaptı. Burada bizim Federal Hükümet New York Eyaleti ile bir anlaşmamız var. Bu anlaşmaya göre okul, hastane ve  yol gibi hizmetlerin yapımını Pennsylvania’ya bıraktık.

Peki Amerika’nın Kızılderililer üzerindeki polikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kızılderililer için bir büro var,  ABD Hükümeti’nin oluşturduğu bir devlet müessesesi. Bu müessesenin içerisinde de, iç meseleler bürosu var. Bu kurum; tarım alanlarını, suyu, benzini ve doğal gazı kontrol ediyor. Bir tilkiyi tavuk kümesine koyduğunuzda nasıl ki bütün tavukları yer, işte ABD Hükümeti’nin oluşturmuş olduğu bu kurum (The bureau of Indian affairs)  topraklarımızı, kaynaklarımızı, ormanlık arazilerimizi, balık tuttuğumuz alanları tüketip, kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. Neden? “Çünkü sen aptal bir kızılderilisin ve sen parayı nasıl kullanacağını bilemezsin.” Onların düşüncesi böyle. Hükümetin bu kurumları bize yardım etmek için burada  değiller. Bizim kaynaklarımızı sömürüyorlar.

Seçimlerde oy kullanıyor musunuz peki?

Biz oy kullanmıyoruz. Bizim talebimiz Amerikan vatandaşı olmama yönünde. Biz şuan çifte vatandaş olarak gözüküyoruz. Ama eğer istersen oy kullanabiliyorsun. Amerika özgürlükten bahsediyor! (Hah!) İnan bana sen Onondaga’da daha fazla özgürlüğe sahipsin. Burada sana kimse ne yapman gerektiğini söylemiyor. Onondaga’da  “Sen şunu şunu yapmak zorundasın” diyen kimse yok.

Oy kullanan Kızılderililer genelde hangi parti kanadını destekliyor?

Kızılderililer genelde Demokrat Parti’ye oy veriyor. Demokratlar Cumhuriyetçiler’den daha fazla yardım ediyor Kızılderililere. Bazı insanlar oy kullanıyor ama genelde oy vermemeyi tercih ediyorlar.

Onondaga Rezervasyon’unun  kendi içerisinde bir kontrol mekanizması var mı?

(Biz anaerkil bir toplumuz). Boy annesi şefi belirliyor, yani yöneticiyi. Bu şef oylamadan sonra boyun başkanı oluyor. Boy başkanları ise bütün boylar için bir büyük boylar başkanını seçiyor. Seçilen boylar başkanı eğer işini düzgün yapmazsa boy anneleri karara varıp bu boylar başkanını görevden alabiliyorlar. Altı tane Kızılderili kabilesi arasında yapıyoruz biz bu durumu. Onondaga, Mohawk, Kalapooia, Seneca, Tuscarora, Kaskaskia. Bunlar altı tane Kızılderili kabilesi birliği. Ayrıca bu birlik Avrupalılar gelmeden önce de vardı.

Bu guruplar arasında bir problem yaşanıyor mu?

Evet, oluyor bazen, yaşanıyor. Örneğin bizim burada bir kumarhanemiz yok. Ama Oneida, Seneca ve diğer kabilelerde var. Ama burada benim insanlarım kumarhane açmak istemiyorlar. Onlar alkol ve kolay para istemiyor. Onların istediği kolay para değil, onlar maneviyat  ve mutluluk istiyor.

Yani dinsel nedenlerden dolayı kumarhane açılmasını istemiyorsunuz burada öyle mi?

Evet bu yüzden. Ama ben inançlı bir insan değilim. Bir gün bir adamla karşılaştık ve bana: “İsa seni seviyor” deyip dinini pazarlamaya çalıştı. Ben de ona: “Senin dinin ve kilisen yüzünden milyonlarca insan öldü ve bu milyonlarca insanın bir kısmı da kendi insanınızdı” dedim. Hristiyanlık benim insanlarım için yararlı bir şey değil ben bunu biliyorum. Ve bu benim neden inançlı biri olmadığımı açıklıyor. Ama görüyorum ki din üçüncü bir dünya savaşının sebebi olacak. Yani Hıristiyanlık ve İslam arasında.

              Türk Dilini Konuşan Kızılderili Kabilesi  

Kanadalı araştırmacı Ethel Steward, Navaho kabilesinin Orta Asya Türkleri’nin konuştuğu Atabaskan dilini konuştuğunu gösterdi.  Sizce bu mümkün mü?

Her şey mümkündür, ama bilmiyorum. Bizim dilimiz biraz karışıktır. Arapça gibi. Navaho’danın da öyle karışık bir dili var. Amerika’da bir çok farklı dil konuşuluyor. Dediğim gibi bu olabilir. Ama açıkçası bilim insanının çok zeki olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden kesin bir şey söyleyemiyorum.

                    ABD Ordusu

Kızılderililer Amerikan ordusuna katılabiliyorlar mı?

Evet böyle bir hakkımız var ve bir çok kızılderili insan Amerikan ordusuna katılıyor.

Peki Kızılderililer Amerikan ordusuna katılmalılar mı?

Bu onların seçimi. Benim kardeşim orduya katılmıştı ama ben istemedim. İstemedim çünkü ölebilirsin ordudayken. Örneğin; kardeşim Almanya’ya gitti. Eğer orduya katılsaydım ben de Vietnam’a gidecektim.

Vietnam savaşı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz neden gittik oraya? Bizim sorduğumuz buydu. Ve onların cevabı: “Komünizmi durdurmak için oradayız” oldu. Vietnam’a baktığında orada Komünizm görüyor musun? Hayır! Sadece onların da her ülkede olduğu gibi bir politikaları vardı. Amerika’da ya da Türkiye’de olduğu gibi. Orada bir çok insan öldürüldü, çok para harcandı. Irak’ta da aynıydı. Bu olanlar insanların istediği şey değil. Bu, ABD Hükümetinin isteyip, aldığı kararlardır. “Büyük para var çünkü buralarda.” Bush Irak’a girmeden önce “Tanrı benimle konuştu” dedi. Eğer ben “Tanrı benimle konuştu” deseydim, beni yakalarlardı. Yani bu adam bu şekilde dini de kullandı.

 

Not: Uh Nuh Sah Gun Ga Geh isminin anlamını açıklamayacağız.

 

 

Söyleşi ve çeviriyi gerçekleştiren: Emre Baştuğ

 

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • waldo , 28/01/2016

    güzel ve farklı bir röportaj olmuş.
    thank you Alfred Jacques and Bastug.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir