“Kalp Yaralanmaz Çünkü Yaradır”

Yazarımız Feyyaz Kandemir, Edebifikir okurları için Ahmet Murat’ın şiirlerinden dize seçkisi hazırladı.

***  

  BİR ŞEY KALIR

bunu hatırlar görenler şimdi seni
ben de hatırlarım ama usul usul
tok atlar otlakta gibi, akşama daha çok var gibi
sonra unuturum bunu, başka şeyleri unuturum
anılar gömülüdür zaten ben bir daha gömerim
çocuk olmuşum, hasta olmuşum, deniz olmuşum
yalnız bir sincabım belki
gömdüğü cevizlerine küsen

BAST

ben ona sesinden bakarak doydum
ısındım islendim yaktım da sesini

YAZIN KIRDIĞI KAPI

içi bir bayrağı açar, uyku yeşili bir hamur açar içinin elleri
bir koku, şeftalisini açar kurtulur orada
şeftalidir bir bebek eli ilk açılışında.

TEODİSE

sensin bir kimyacısın bak nasıl anladım
bambaşka ilaçlar kokan cübbendir akan aramızda
ve aşk: içimin çalışkanı, habire onarandır
benim köpükten ve yanıktan zırhımı

MAHMUZA ÖVGÜ

bu mevsim tüm geçitleri
içkisiyle tutuyor, bu suskunluğum iyi
içimde bir serçe tüyleniyor usulca

DERİN

bir at koşup koşup ulaşırken yıkık bir köprüye,
kimsesiz kalırken yağmuru ve karı yağmış gök,
yabancı bir böcek görüp de bir çocuk
bir dalgaya binerek çekilirken içine.

KAF VE RENGİ

çarpışarak yapmışlar benim yol müziğimi
bambaşka bir karanlıkta karılan atlar.

SAHİPLİ GECE

körler uyuyor, şimdi rengarenktir karanlıkları
ve yıllarca dinledikleri süt düşlerine
bir çıkrıkla çıkacaktır artık.

 

SEFERBERLİK TÜRKÜSÜ

şimdi esen ve esmeyen her şeyi içeren bir yelkenim.

 

ORMANDAKİ VAAZ

bunda ne var ki seni bulurum
defne yaprağı çiğniyorsundur ya da bir şey onu andıran
bir yağmur bitiyorsa başlıyorsundur yenisine
güzelsindir, iyisindir ve yaratılmış çamurdan

BİR İKİNDİ NEDİR

hayat fanidir, üç yudumda içilir, elhamdülillah
duvarlar göçer, açlıklar biter, uyku sevilir
ama bakın bir yağmurca silinmek bir ikindide
güneşe bakmak gözü alıp beyaz hızlı uçaktan
sesli ve hafif uçaktan alıp ağır ve siyah kartala:
bunlar yine de iyi birer hediyedir

ACIKMAK SABAHINDA

avuçla içilen bir aynayı tartıyorum, denedim
ben bir gitmeyi bir sabaha dikerken acıkan

İMKAN

her şey anlaşılabilir nefesini tut ve bak yakından
iki kere iki ve iki kere ikiyle oynayan çocuklar,
susuzlukla anlatabilirim ve ben
beni uyandırmasını güneş doğmadan birinin,
şavkıyabilirim ilkbaharla çarpışınca kapıda
mesela.

ARTIK, BEN

o şudur: bir akıl, bir çıngı, bir ademoğlu uğraşı
onunla birkaç rüya birden hoplar içimde
ağaçiçlerindeki şerbetten kalkar sanki elmalar
hışırdar gibi derinlerde ipek gibi

.

.

.

hız katabilirim sanırım o zaman annelere yapılan koşulara

YAŞ: OMBİR

Ben geçerdim kaşık bala gömülüyor gibi ağır
Bir çocuğa bir rüya damlıyor gibi hafif
Hayır! anlatamadım.

 

BİR İHTİMAL DAHA YOK

bunlar benim açılmış yelkenlerim bayım, kırık tek boynuzum
bu, etimi çekiştiren kekre gençliğim, bu beni hatırladınız

BİR ŞAİR BİSİKLETLE

bir şey oldu ilk aşkın gözleriyle bakılan
kahveler soğudu yorgun bir kuş bitti
bir çömlek kurtuldu bir tırtıl küçümsendi
herkes dirseğiyle yanındakini: neydi o neydi
içlerimiz büyük bir yudumla susturulmuştu sanki

 

DER SİEBENTE KONTİNENT

ve babam ölmüştü günlerden
bir mevsimin gamzesiydi o gün bu doğru
yağmurlar yağmış yağmıştı uzun bir cümle içinde
bir bulutu dağıtmak içindi aile ıslıkları

BAĞDAT’IN YAPILIŞI

Arapça’dan yapıldı. dairevi. tutkuyla hareli.
Dicle şahdamar gibi vuruyordu.
bir nehir bir şehirle
bir evren bir evrenle nikahlanıyordu. herkes mutlu.

köpüklü dizeler karıldı billur develerle
karbon geceler, çöl rüzgarları akrep kaynatıldı.
Cüneyd’in savaş meydanları tütsülenecekti daha
daha Ebu Hanife’nin sancağı örülecekti.
Bağdat yapılıyordu.

MİRAÇNAME

köprülerden geçeyim doru atlar yakayım
toprağı dalgalandıran bu koşmak beni tüketsin

İLK ORUÇ

ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi
bu marşla aksın e-beş trafiği
eve erken gelen babanın yuva yapar yüzüne
ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi

 

KALBİN KARARI

kalbin kararını akıl tartar
buna şuna benzer: akıl esnaftır
şuna da: akıl yaralanır
kalp yaralanmaz çünkü yaradır

 

TEVHİD

bazı unutur, hatırlarsın bazı
kaldırıp baktındı kalbindeki kabuğu,
bir mıh gibi dinlenir Allah fikri içlerde
ölmek şey değil, bu yaşamak soğuğu.

BAZEN BİR İKİNDİ

unutulmak içindim, içindi istasyon parkı
kederler ve neş’eler birlikte beni yadırgardı,
ortada havuz, elvan gazozu, neşe karaböcek
serçelerini dökerdi bazen bir ikindi.

YENİ BİR MEVSİM SAYFA BİR

dışarıda güneş bahçeleri.
serçeler, kızım yaşında, terli.

bir gülün açışını
yudumluyor dünya.
afiyet olsun ona.

MUHAYYER MÜNACAT

Meczupları gömdük sanırım, birer bomba gibi gezerlerdi pazarları oysa
Hayatta bir sekte olup itelerdi hayatı hayata.

IKEA

Ikea’da bıyık yasaktır, belki de az yasaktır
Kamusal alandır Ikea, yerler kaygan olabilir, tuvalet kapıları yazı sevmez.
Ikea’cılar arasında Sarıgazi’de oturanlar da var cümlesindeki eksik öğeyi bulunuz.
Ikea’da mescit yapmamaları isabetli bir huydur.

Ikea sen her şeyi düşünürsün değil mi?

Ahmet Murat

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Nevabit mi? , 21/06/2018

    Sesi kısıldı bağırmaktan kalbinin

    Haklı çıktın, sen kazandın, aferin
    Kaybetmekti oysa şu dünyada hünerin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir