Bir düşünür; insanın özgürleşmesi için; naturalizm (doğanın zorlayıcı gücü), historizm (tarihin zorlayıcı gücü), sosyolojizm (toplumun zorlayıcı gücü) ve insanın kendisi dediği hapishanelerden çıkması gerektiğini söyler. Ve ekler bu hapishanelerden en kötüsü insanın kendisidir. İşte burada duralım Didem! İnsan “Başkaldırıyorum, demek ki varım.” der, demek ister ama bu başkaldırının nesnesini hep dışarıda arar. Hâlbuki insan kendine başkaldırmadıkça insanlaşamaz… Çünkü insan kendini aşmakla yükümlüdür. Kendini aşmak… Burada da duralım. Sen bir cümleye son noktasını koy. Sabırla yeniden tökezle.
İnsan, kendinin sesini başkasında duyar, duymak ister… Böyledir çünkü insan en çok kendini özler. Fakat devrimin kansız olmayacağını bildiğinden kendini kandırmadan da edemez. Elinden gaflet tutar böyle anlarda. Kişinin kendini tanımaması, kendiyle yüzleşmemesi için gaflet yüzünü gösterir çünkü. İstersen burada da duralım. Bu durmalar seni sana getirsin. Bir dilek tut içinden. İçinden, içimden geçen dilekleri tut.
Biliyorsun acılar da anılarımıza dâhil, sevinçlerin dâhil olduğu gibi. Bazen okunmayan bir harfin kederini kalbinde hissedersin. Ve bazen de sabahlar gittikçe tuhaflaşır. Bülent Ortaçagil’in Sensiz Olmaz şarkısından “Tanıdık kokular yok” dizesi diline dolanır. Dur daha bitmedi. İnan kıyamet de kopabilir. Ama biliyorsun âşığın kıyameti ayrılıktır. Burada kendine bir parantez aç. Sonra bir sır fısılda kendine. Yağmur durup durup yağsın.
Ah Didem… Biliyorsun dîde farsça olup göz anlamına gelir. Hatta bir deyim var: Dîde-be-rah. Yani gözü yolda olmak. Âşığın şanındandır her an kalp kapısından nöbet tutmak, ki ağyar girmesin. Ağyar, yani sevgiliden başka herkes. Âşığın dîdesi sadece yâri görür çünkü. Bu yüzden âşık dîdebandır. Yani gözcüdür. Gözü yoldadır, yol ki kalpten başlar ve yine kalpte biter. Hem bu yüzden âşık her gün maşukunun kalbini tavâf etmez mi! İşte şimdi durmanın tam sırası Didem. Dîde dedim, dîdeban dedim, yol dedim, hatta tavâf dedim. Biliyorsun tavâf da dönmek demek. Simge simge içinde. Dîde dîdeye muhtaç. Hem bak ne diyor Niyâzî-i Mısrî hazretleri:
Çün “gel” oldu yalnız girdim yola tenhâ garîb,
Dîde giryân sine büryân akıl hayrân bî‐haber.
Sulhi Ceylan
6 Yorum