Delirmemek Elde mi?

Şimdiye kadar, çocukluğumdan beri kalbimde ve vicdanımda aynı sıkıntıları taşıdığım hiçbir insan bulamadım.” diyen Nietzsche’nin acısını anlayabiliyor musun Aydoğan?

Cılkını çıkardılar Nietzsche’nin ama yine de hakkında biraz konuşalım… Bir papazın oğlu olarak doğan, akrabaları hep papaz olan ve kendisinin de bir papaz olması beklenirken dinsiz olan Nietzsche! Bir ömür, bilhassa Hristiyanlıkla ve Hristiyan ahlakı ile sorunu olan Nietzsche! Bir cins kafanın kendini bitirişi! Dücane Cündioğlu’nun deyimiyle “Kalbine kavuşmak için aklını kaybeden” Nietzsche!

Hayatım tecellilere hep açık olmuştur. Bir kavşakta yolum Nietzsche’nin kitaplarına düştü. Ben de tecellinin peşinden sürüklendim… Evet, sürüklendim, yani çekildim.

Küçüklükten itibaren kuralcı olan Nietzsche, okul çıkışı yoğun yağan yağmura rağmen hiç acele etmeden eve sırılsıklam olmuş bir vaziyette döner. Annesinin “Neden koşa koşa eve gelmedin?” diye sorması üzerine “Öğretmen, koşa koşa eve gitmeyin dedi” der. Babasının küçük yaşta ölmesi sonucu annesi, halası ve kız kardeşinin yanında büyür. Bir ömür kadınlarla arasının iyi olmama sebebi belki de bu yüzdendir.

Hayatında değer verdiği iki kişi vardır Nietzsche’nin ki biri Schopenhauer diğeri ise Wagner. Biri Nietzsche 16 yaşındayken ölür diğeri ile fikir ayrılığına düşer.

İlkokuldan sonra katedral okulu olan Pforta Koleji’nde öğrenimine devam eder. Burası gayet katı kuralları olan bir okuldur. ‘Küçük Papaz’ olarak adlandırıldığı bu okuldan sonra üniversitede filoloji okur. Ve en son Basel üniversitesinde akademisyen olur.

Yoğun akademik çalışmalar artık onu bekliyordur. Klasik Yunan tragedyası ve Sokrates üzerine konferanslar verir. Daha sonra bu konferans notlarını kitaba çevirir ve ismini “Tragedyanın Doğuşu” koyar. 1872 yılında 800 adet basılan “Tragedyanın Doğuşu” üç marktan satışa sunulur. 1998 yılında yapılan bir açık arttırmada söz konusu kitap 2500 dolardan alıcı bulacaktır. Hayat çok ilginç!

1897 yılında ise sağlık sorunları sebebiyle üniversitedeki profesörlük görevinden istifa eder.

Ve skandal fotoğraf… Nietzsche âşık olduğu Lou ve arkadaşı Ree ile kurgusu kendisine ait olan bir fotoğraf çektirir. Bu fotoğrafta küçük bir at arabası vardır. Arabanın içinde elinde bir kamçı tutan Nietzsche’nin âşık olduğu Lou oturmaktadır. Arabayı taşıyan atların yerindeyse Nietzsche ve Ree durmaktadır. İki adam kollarından bir iple Lou’ya bağlıdırlar. Sakın bu fotoğraftan hareket ederek Nietzsche’nin mutlu olduğunu sanma. Çünkü Lou, Nietzsche’nin evlilik teklifini kabul etmez.

Acılar belki bizi daha iyi insanlar haline getirmez ama kesinlikle daha çok derinleştirir” diyen Nietzsche bir ömür fikir acısı çekmiş ama ne yazık ki sahili selamete erememiştir. Hristiyanlığın insanın özüyle uyuşmadığını sürekli dillendirmiş ve böylece tüm dinleri mahkûm etmiştir. Hep merak ederim, acaba Nietzsche Kur’an’la tanışsaydı nasıl olurdu?

Ve takvim 1889 yılını gösterdiğinde akli dengesini yitirir. Tanıdıklarına yazdığı mektuplarda bu acıklı durum gözükmektedir. İşte dostu Jacob Burckhardt’a yazdığı mektuptan bir bölüm; “Öğrenci paltomu giyip her yere gidiyorum. Rastgele insanların omuzlarına dokunup, ‘Memnun musunuz? Ben tanrıyım. Bu karikatürü ben yaptım’, diyorum…”

Kendini, putları kırmakla görevli hisseden Nietzsche Ecce Homo kitabında ise kendini ve konulmak istediği yeri şöyle anlatır: “Günün birinde beni ermişler katına koyacaklar diye ödüm kopuyor. Anlıyorsunuz ya, bu kitabı önceden çıkarıyorum ki, ileride benim adıma ahmaklıklar yapmasınlar. Ermiş olmak istemem, soytarı olayım daha iyi…” İşte Nietzsche’nin geldiği nokta bu. Kendisinden sonra fikirleriyle tüm Avrupa’yı etkilemiş düşünürün hazin sonu…

İşte böyle Aydoğan, Nietzsche kurtuluşu belki de delirmekte buldu. Muhtemelen sen de 10 yıla kalmaz delirirsin. Zaten şimdiden aklının yarısı gitmiş. Belki de etrafını saran putları kırarken kendi putunun farkına varamadı Nietzsche ve aklına kurban gitti. Hâlbuki akıl bizde koçu simgeler ve koçun ise kurban edilmesi gerekir. Unutma koç gökten indirilmiştir. Yani aklın üstünden… Aklın maverasından…  Cennetten… Var mısın aklımızı kalbimiz uğruna idam edelim?

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • Bombacı Mülayim , 22/09/2015

    Delirmemek elde değil azizim. Konu birde Nietzsche olunca. Niçe desek olmazmı? İsmi bile delirmeye yeter.

  • Recep COŞKUN , 22/09/2015

    Varım demeye çalışıyorum, çırpınıyorum, ayaklar altına almaya çalışıyorum ama bırakmıyor aklım…Tekrar tekrar ama olmuyor nereye kadar bu mücadele…son neresi!!!

  • Kukuman kuşu , 20/09/2015

    Allah nefislerini değiştirmiyen bir toplumun durumunu değiştirmez (rad 11)

  • adözel , 19/09/2015

    Acaba Aydoğan K’nın nefsi de Sulhi Ceylan mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir