Kurmacaya Bir Sanat Olarak Bakmak

Ketebe Yayınları minyatür serisinden yayınlanan Kurmaca Sanatı, Walter Besant ile Henry James’in kurmacanın bir sanat olduğunu müdafaa metinlerinden oluşuyor. Bugün için savundukları görüşler ve kurmacanın sanat olduğunu delillendirişleri belki okuyucuya çok büyük vaatlerde bulunmaz ama kurmacada bugüne gelinen yolun taşlarını öğrenmek için epey mühim.

Walter Besant, 25 Nisan 1884’te Kraliyet Enstitüsü’nde bu konferansı verdiğinde, kurmaca sanat eseri olarak görülmüyordu. Sanat denildiğinde akla resim, heykel, müzik ve şiir geliyordu. Hikâye anlatıcılığı basit bir şeydi, öyle ki bir insanın hikâye anlatıcısı olması ona saygı duyulmasının önünde bir engel teşkil ediyordu. Heykeltıraşlar, ressamlar kraliyet tarafından ağırlanıp ödüllendirilirken doğrudan Besant’ın deyişiyle örneğin Charles Dickens hiçbir ciddi devlet adamı tarafından davet edilmiyor, ağırlanmıyor, taltif edilmiyor, ödül verilmiyor, adı dahi anılmıyordu.

Bir romancının zekâsının, tabii bir zekâmız varsa, en anlamsız ve en hafif türden bir zekâ olması gerektiği düşünülür; zihni her zaman Corydon ve Amaryllis’in aşklarıyla dolu olan bir adamın pratik meselelerdeki görüşlerine nasıl güvenilebilir?” “…romanı birinci dereceden bir sanat olarak kabul etmeye razı değillerdir. ‘Bu nasıl bir sanat olabilir?’ diye sorabilirler. Hocası ya da öğretmeni olmayan, okulu, koleji ya da akademisi olmayan ve hiçbir üniversitede öğretilmeyen bir sanat? Her konuda kürsü açan Alman üniversitelerinde bile kurmaca hocası yoktur.

Üniversiteler kurmacayı o kadar basit görüyordu ki bir kürsü açmanın gereksizliğine inanıyordu. Kaldı ki 1800’ler romanın doğduğu, yeni filizlendiği yıllara tekabül etmekte. İnsanların gözünde romancılar iki kişinin aşkını anlatan, zihnini bütünüyle hayalden aşka adamış insanlardı. Kaderin cilvesi aynı zamanda kurmacanın gücü diyelim, bugün ise resim, heykel kurmacanın talep olarak gerisinde kalmış sanatlar. Şiir, kurmaca dairesinin içinde yer alıyor zaten. Müzik hâlâ başrolde. Yine de iki yüz yıllık bir zaman diliminde (ki iki yüz yıl bireysel anlamda çok uzun olsa da tarih nazarından bakıldığında çok kısa bir zaman dilimidir) kurmaca milyonlarca insanın hayatında yer kaplayan bir sanat, on binlerce insan yazmaya çalışıyor, onun kat kat fazlası insan da okuyor, düzenli olarak takip ediyor. Sadece okullarda değil, bireysel anlamda kurmaca üzerine eğitimler veriliyor, atölyeler düzenleniyor.

İşte tablonun bu hale gelişinde Walter Besant, Henry James gibi isimlerin çabasının etkisi büyük. Onların söylemlerini okumak da hiçbir şey olmasa bile bu yüzden önemli. Ki elimizdeki metin kurmaca konusunda ciddi ufuk açıcı bir metin.  Yine Walter’a kulak verelim:

Dolayısıyla aslına uygunluk ancak gözlem sanatının edinilmesiyle sağlanabilir ve bu da zihnin depolanmış deneyimlerle doldurulmasına yardımcı olur. Çoğu insanın hiçbir şey görmediğinden oldukça eminim. Hatta tüm dünyayı dolaşıp hiçbir şey, evet, hiçbir şey görmeyen insanlar tanıdım. Emerson’un çok doğru bir lafı var, bir gezginin gittiği yerlerden kendi getirdiklerinden başka bir şey almadığını söyler.”

Kurmaca üzerine elbette uzun uzun konuşulabilir, zaten ciltlerce kitap var şu an. Ama gözlem üzerinde söz söylemeden yazıyı bitirmek hata olur. Kurmacanın gerçekten de en önemli yanı, belki de hiç göremeyeceğimiz hayatları bize göstermesi, böylece insanı tanımamıza yardımcı olmasıdır. Kurmaca bize insanı tanıtır. İyi bir kurmaca okuru insanın ne kadar da muamma bir canlı olduğunu görür, hayatın tüm yönlerini keşfeder, kurmaca bir evren dahi olsa yaşanmasına “tanıklık” ettiği hayatlardan ders çıkarır, tecrübeler edinir. Ki iyi bir romanın içinde çeşitli bilim dallarını barındırdığını söylemeye gerek yok. Peyami Safa okuyan bir insan psikanalize dair metinler de okumamış mıdır aynı zamanda? Reşat Nuri Güntekin’in Acımak romanı hayata dair, insana dair esaslı tecrübeler katmaz mı insana?

Kurmaca Sanatı, sadece kurmacanın sanat olduğunun açıklanması, gösterilmesi değil; aynı zamanda kurmacanın ne olduğunun, ne kattığının, öneminin de açıklanması. Kurmacaya kıyısından köşesinden temas etmiş herkesin okuduğunda faydalanacağı bir eser.

Yasin Taçar

 

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir