İnsanlık tarihinin hiçbir zaman gündeminden düşmemiş, arifler ve filozoflarca sürekli içeriği derinleştirilmiş bir konudur kendini bilmek. Kendini bilmek, kendinden başlayan bir yolculuk olduğu kadar, kendine dışarıdan bakmayı gerektiren de bir süreç. İnsan, kendinden kendine yolculuk yaptığında, karşılaştığı kendini (ben) tanımak için yüzyıllardır ter döküyor. Amaç ise bilmek… kendini… tüm olağanlığıyla…
William James’in Kendini Bil eseri de bu temel mevzuu ele alan eserlerden. William James’in psikoloji biliminin en önemli figürlerinden biri olması eserin önemini artırmakta. James eserinde “kendim” ile “ben” arasındaki ilişkiye odaklanıyor ve “kendim” tabirini maddi, toplumsal ve ruhi olmak üzere üçe ayırıyor.
Kitap her sayfasında okuru duraksatıyor, düşünmeye sevk ediyor ve zihinlerde yeni pencereler açıyor.
“Ben yahut ‘saf ego’ Kendimden çok daha karmaşık bir meseledir. Ben her an bilinçlidir; ama Kendim, Benin bilincinde olduğu farklı nesnelerden biridir.”
Duygular, roller, sorumluluklar hayatın içinde gerektirdiği koşullarda surete bürünür, imdadımıza gelir ve hepsi kendimi oluşturur. Bütün bunları üst perdeden yöneten ve bazen çatışan ise Ben’dir. Bu çatışma çoğu zaman eksikliği, mutsuzluğu beraberinde getirir. Ben, bizi biz yapan asıl unsurdur. Kendim ise yaşamımızı idame ettirirken sığındığımız limandır, bazen de kaçtığımız. Kendim ile Ben çoğu zaman uyuşmaz, birçok soru da bu eksikliğin giderilmesi ihtiyacıyla doğar. Cevap bazen bulunur, bazen bulunmaz ama bulunduğunda cevabı getiren Kendim ile sağlanan dengedir.
“Ruhani kendim dediğimde, deneyimlediğim kendime ait olduğu kadarıyla geçip giden bilinç durumlarımdan herhangi birini değil; daha ziyade, tüm bu durumların toplam kümesini kastederim: Somut bir gerçeklik halinde karşılaştığım psişik yetilerim ve eğilimlerim aklıma gelir. Bu küme, herhangi bir anda düşüncemin nesnesi haline gelebilir ve deneyimlediğim kendimin diğer unsurlarının uyandırdıklarına benzer heyecanlar yaratabilir. Kendimizi düşünen varlıklar mahiyetinde düşündüğümüzde kendimizin diğer bileşenleri görece dışarıda kalır.”
Ruhani durum, toplumsal kimliğimin de, maddi kimliğimin de üstündedir, kapsayıcıdır. Diğerleri anlıktır, gerektiği içindir, bazen de roldür ama ruhani kimlik her an kişiyle birliktedir. Toplumsal kimliğiyle bir role büründüğünde dahi etkisi aktiftir, neredeyse tüm duygusal durumları ve hisleri de onunla bağlantılıdır.
James’in düşünceyi doğrudan ruhani kimlikle bağdaştırması da oldukça çarpıcı olmaktadır. Kadim gelenekte düşünce, kaynağını ilahi olandan alır. Beşeri kaynaklı düşünceler, düşünce değil zandır. İlahi olan da doğrudan ruh ile bağlantılıdır. İnsanda sadece ruh ve kalp dünya ile bağlantılı değildir, ruh ve kalp zaten birbirinin makamsal karşılığı olarak karşımıza çıkmaktadır. O nedenle daha ulvi seviyeler ve düşünceler ruhun tekâmülü ile gerçekleşmektedir.
William James’in Kendini Bil eseri kişinin kendini bilmesi yönünde onu sonuca ulaştıracak bir eser değil ama kendini bilme yolunda yürümeyi destekleyecek, yola sevk edecek bir eser. Ayrıca yeni bakış açıları sunması ve yeni bakış isteği doğurması yönünden de istifadesi mümkün bir kitap.
Yasin Taçar