Bugünü anlamak ancak geçmişi doğru okumak ve özümsemekle mümkün. Tarih bilimi, bize insanlığın hikâyesini sunarken bugünün dünyasında ne yapmamız gerektiğini de anlatır aslında.
İnsanların ve ülkelerin kaderi birbirine sımsıkı geçirilmiş iplerle örülüdür. İplerden birinin peşine düşen muhakkak diğer iplerle temasa geçer. Temasta bir kopukluk olduğunda, ele geçen ipin de sonuna ulaşılamaz. İşte tarih bilimi bize ipliği sunar. Olayların perde arkasını görebilmek ve oluşum aşamalarını öğrenmek için elimizden tarih bilimi tutar.
İsrail’in, Filistin’de soykırım uyguladığı acı günlerden geçiyoruz. 7 Ekim olaylarının üzerinden bir sene geçti. Vicdan sahibi herkes bir şeyler yapmak için uğraşıyor, elinden geleni yapıyor da. Bazıları yürüyüşler düzenliyor, bazıları boykot yapıyor, boykotun yayılması için mücadele ediyor.
Taha Kılınç da, tüm bunların yanında kalemiyle mücadele eden isimlerden birisi. Son bir senede de çalışmalarını daha bir yoğunlaştırdı. Dil ve İşgal’den sonra şimdi de Dört Suikast kitabını yazdı. Dil ve İşgal bize İsrail’i perçinleyen düşünceyi anlatıyordu kısaca. Dört Suikast kitabı da olayların bugüne gelişinde merkezi önemde rol alan dört suikastı anlatıyor.
Kral Abdullah, Kral Faysal, Muhammed Enver Sedat ve Yitzhak Rabin.
Bu dört ismin ortak özelliği Filistin konusunda attıkları adım sonucu öldürülmüş olmaları.
Bu dört etkili liderin öldürülmesi, Filistin meselesinin bütün taraflarını; farklı amaç ve şekillerde politikalarını gözden geçirmeleri ve değiştirmeleri ile sonuçlanır. Etkileri halen daha günümüzde süren politik süreçler, Filistin konusunda Arapların da Yahudilerin de attığı veya atamadığı/atmadığı bütün adımları ortaya sermekte, açıklamaktadır.
Taha Kılınç’ın çalışması dört liderin etrafında ülkelerinin tarihi seyrini, öncesinde ve sonrasında yaşanılanları, Ortadoğu ülkelerinin Filistin politikalarını, İsrail’in bugüne geliş sürecini geniş bir perspektiften ve önemli ayrıntılarla bezenmiş şekilde sunuyor, tahlil ediyor.
Tarihteki bütün olaylar gerçekten vuku bulduğu için tarih aynı zamanda bir laboratuar işlevi görür. Bize sunduğu sonuçlar bugünü gösterir. O sonuçları elde edemeden bugünü anlayamayız, dolayısıyla yarını da okuyamayız.
Yarına güçlü çıkmanın yolu, yarını doğru okumaktan geçer.
Bireylerin olduğu gibi milletlerin de bilinci vardır. Toplumsal bilincin yolu da tarih öğrenmekten, okumaktan geçer.
Bir lideri veya bir olayı ele aldığında tarihçi, ülkenin panaromasını çizmek zorundadır. Çünkü olaylar domino taşı misalidir. Birbirini etkiler, tetikler. Örneğin biz Taha Kılınç’ın eserinde Enver Sedat’ın politik yaşamını ve uğradığı suikastı okurken aynı zamanda Müslüman Kardeşler’i de öğrenmiş oluyoruz. Müslüman Kardeşler hangi saikle kuruldu, bugüne kadar neler yaşadı, nasıl bir fikri süreçten geçti? Hüsnü Mübarek kimdi? Mısır, Gazze’ye giden yardım tırlarına neden engel oldu? Sisi’yi buna iten sebepler ne? Bütün bu soruların cevabını Enver Sedat’ın anlatıldığı bölümde bulabiliyoruz.
Veya Yitzhak Rabin suikastını ele aldığımızda, suikast bize Yahudi bakışını gösterir. İsrail’in Filistin meselesine nasıl baktığı tam olarak o suikastta gizlidir. Rabin İsrail lideridir ve Filistin ile ateşkese, barışa yönelik adım attığı için bir Yahudi tarafından öldürülmüştür. Bu bize hiçbir şey göstermese dahi Netanyahu’nun üzerindeki baskılardan birini göstermesi açısından önemlidir. Yahudiler için birbirlerinin önemi bilinen bir şeydir. O halde Yahudi bir sağcı, ömür boyu hapse gireceğini bilmesine rağmen Yahudi liderini öldürüyor, kendi liderini. Onun ihanet ettiğini söylüyor, hiçbir zaman geri adım atmıyor ve pişmanlık belirtisi göstermiyor. Bu İsrail’in nüfusunu oluşturan insanların büyük çoğunluğunun öyle olduğunu düşünmemize yetecek bir bilgidir. Çünkü bugün Filistin’de aleni soykırım uygulanır, bebekler katledilirken İsrail vatandaşlarında çok küçük bir grup sadece karşıt ses çıkarmakta, genel olarak İsrail halkı hükümetini desteklemektedir.
Taha Kılınç’ın eseri, bir lider üzerinden ülkesini, ülkesinin nasıl dönemlerden geçtiğini ve bugün aldığı pozisyonunun gerekçelerini gözler önüne sermesiyle mühim bir vazife görmüştür.
Dört Suikast, Filistin meselesine gerçekçi bir zaviyeden bakmak için iyi bir fırsat.
Yasin Taçar