(iktibas defteri – 11)
76.
“cumhurbaşkanımız dolara da ‘one minute’ dedi, muhalifler bunu anlamak istemiyorlar” ahmet özhan – 26 aralık 2021
“papazlar diyanet’e bağlansın, tayinlerini biz yapalım.” erkan mumcu, turizm bakanı, 18may2001
“davutoğlu ve erdoğan bana ‘kendini üzme 6 ay içerisinde suriye’yi biz yöneteceğiz’ dedi.” ertuğrul günay – 19 ağustos 2024
“rusya’ya, asya’ya seks ve kumar için özel uçak kiralayıp giden işadamlarının partinizi, vakıf ve derneklerinizi ele geçirmelerine fırsat vermeyin” abdurrahman dilipak – 23 mart 2017
75.
kızı françoise (fransuvaz)’ı garaudy’nin vefatından iki ay önce, oğulları jean (jan) ile jacques (jak)’ı da cenazede tanıdım. benim asıl senli benli olduğum kişi hanımıdır, yani paulette (po- let). bu çok değerli hanımefendi garaudy’nin vefatından bir sene önce beni evin mahzenine götürdü. fransızların mahzenlerinde her çeşit yıllanmış şarap bulunur. onların mahzeninde ise, kitaplar, kitaplar ve klasörler hâlinde dosyalar vardı. pırıl pırıl bir mahzen. tek toz yok. eserlerin müsveddelerini paulette hanım özenle raflara dizmiş. bütün bunları nasıl bir zevkle yaptığı hareketlerinden ve gözlerinden okunuyordu. kendisine “her büyük adamın arkasında mutlaka fedakâr bir kadın vardır, derler. ne kadar doğru!” dedim. o yaşta mahcup bir hâl aldı, yüzünü bir görmeliydiniz. bütün samimiyetimle söylüyorum, eğer o hanım olmasa, roger garaudy, roger garaudy olmazdı.
(…)
■ intiharı düşünecek kadar büyük bir hayal kırıklığı…
evet. yıllarca gerçekleştirdiği konferans, tartışma, diyalog, kısacası onca emekle bütün dünyada saygınlık kazandırdığı partisi kendisini hançerliyor. böyle bir sırt dönüş ve nankörlük kolay hazmedilecek şey değil elbet. gazetecileri atlattıktan sonra arabası bir evin önünde duruyor. iniyor ve zili çalıyor. anında bir kadın kapıyı açıyor. garaudy daha eşikteyken iki kişi için hazırlanmış sofrayı görüyor ve o an kendine gelip mahcup oluyor ve “affedersin, birisini bekliyordun galiba?” diyor. kadın, “evet, birini bekliyordum: seni. konuşmanı radyodan dinledim. eskiden konuşmanı bitirdiğinde alkış tufanından geçilmezdi. bu sefer tam bir mezar sessizliği oldu. ve kendi kendime dedim ki onun bu üzüntüyle başka gidecek hiçbir yeri olamaz, mutlaka bana gelecektir. sofrayı senin için hazırladım. sevdiğin yiyecek ve içecekler de bak masada. haydi, gir içeri, buyur!” ve bir kadın onu intihardan ve o dayanılmaz durumdan kurtarıyor.
■kimdir o kadın?
eski karısı.
roger garaudy’nin mirası, cemal aydın ile orta sayfa sohbeti, dergâh dergisi, aralık 2013, 287. sayı
74.
dünya buhranı’nın türkiye üstündeki olumsuz etkileri, cari bütçe açığı ve döviz sıkıntısı ağırlaşırken, hükümetin merkez bankası’nı kurma kararı, yeni dış kredi kaynakları bulma gereksinimini arttırdı. cumhuriyet döneminin ilk konsolide dış borçlanması 1930 yılında yapıldı. kibrit tekeli 25 yıl için kendisine bırakılan bir amerikan şirketi, karşılık olarak türk hükümetine 10 milyon dolar ya da 1930 kuruna göre 21 milyon tl borç verdi. külçe altın olarak verilen borcun faizi % 6,5, vadesi 25 yıldı. şirket, elde ettiği ayrıcalık karşılığında hükümete ayrıca her yıl 1,8 milyon tl ödeyecekti.
cumhuriyet döneminin iktisadî tarihi (1923-1950), yahya sezai tezel
türkiye iş bankası kültür yayınları, 1. basım, ağustos 2015, istanbul, sy. 252
73.
ünlü oyuncu kartal tibet’in, talât aydemir’in son darbe girişimini ortaya çıkaran kişi olduğunu biliyor muydunuz? o tarihte meydan sahnesi’nin genç oyuncularından biri olan kartal tibet, 21 mayıs 1963 gecesi tankların ankara caddelerinde dolaştığını görür ve darbeden şüphelenerek nöbetçi amiri seyfettin karadağ’a, o da o sırada uyumakta olan 28. tümen kurmay başkanı ali elverdi paşa’ya duyurur. ali paşa uykudan kalkıp radyoevine gider. kendilerinden son derece emin olan darbeciler, ali paşa’nın tek başına girdiği radyoevinden yaptığı anonsu duyunca şaşkına dönerler. anonsta isyanın türk silahlı kuvvetleri tarafından bastırıldığı duyurulmuştur.
mustafa armağan, 18 mart 2012 pazar, zaman gazetesi
72.
beyaz kale, türk romancılığı içinde hiçbir orjinal unsur (öz, biçim) taşımasa da titiz ve özenli bir çalışma. hazreti paygamberin ilk hanımının adının hazreti ayşe değil, hazreti hatice olduğunu kitabın sonraki baskılarında öğrenen orhan pamuk, yazarak öğrenmeyi sürdürüyor. darısı cenaze namazında secde yapmaktan söz eden büyük eleştirmenimizin başına.
necip tosun, mavera sayı: 117, eylül 1986, sy.52
71.
3 şubat 1971
dün akşam amerika büyükelçisi handleyin davetlisi olarak state department direktörlerinden mr. mark ile buluştuk. chp’den sadi koçaş, ap’den ertuğrul akça, aydın yalçın da vardı. bütün belli başlı meseleler üzerinde duruldu. sovyet rusya, akdeniz, arap – israil ve kıbrıs meselelerinden bahsedildi.
2 mart 1971
dün sabah parti meclisi’ne rahatsızdı diye gitmeyen ve toplantıyı tehir ettiren inönü, öğleden sonra millet meclisi’ne geldi. beni salonda yanına çağırttı. makarios’un yeni bir demeci üzerinde düşüncemi sordu. dışişleri bakanlığı’ndan bilgi istememi söyledi. genel sekreter eralp’e sordum. “hükümet adına cevap hazırlıyoruz” dedi. “belki atina da ayrıca bildiri yapar” dedi. ingiliz büyükelçisi ile öğle yemeğinde bu konuyu konuşmuş. o da “makarios’un münasebetsizliği” demiş. makarios’un demecinin tam metnini eralp gönderdi. bunu okuduktan sonra inönü telefonla beni evde buldurdu. “acaba genelkurmay ne düşünüyor, hükümet nasıl yorumluyor, bunu öğrenelim” dedi. bu sabah eralp’e telefon ettim. saat 12’de makamına gittim. bilgi istedim. hükümet bildirisi devlet bakanı ağzından bugün yayınlanıyormuş. onu verdi. makarios’un kıbrıs işini kendi dışında formül arandığı şüphesi ile, bunu bir uyarma olarak yapmış olabileceğini eralp söyledi. birleşmiş milletler g. sekreteri u’thant’ın muhtemel bir teşebbüsünden bahsetti.
eralp’ten aldığım bilgiyi gidip hemen inönü’ye anlattım. dün gece bende amerikan büyükelçiliği’nden drapen, green, lincoln. dillon yemekte idiler. benim başbakan olmam lâzım geldiğini yarı şaka söylediler.
inönü’ye anlattım bunları…
inönü rusların boğazlar meselesini gene ortaya atmaları ihtimalinden bahsetti. “amerikalılara karşı aleyhtarlık tezahürlerinden usanıp bizi bırakırlar diye korkuyorum” dedi. ben de “siz bunu kendi partinize anlatın önce” dedim. “sosyal demokrat eylem adlı bir dergi çıkarttırıyorlar, tam bağımsız olmak için nato’dan çıkalım diyorlar” dedim.
günlükler 1925-1979, nihat erim, yapı kredi yayınları
istanbul, 2005, 2 cilt, 1228 sy.
70.
hidayet dağdeviren, istanbul’da kitap toplamakla tanınmış bir müze memuru idi. 1950 yılında, millî kütüphane’nin ilk müdürü adnan ötüken ile bu koleksiyonun bulunduğu altı yedi apartman katından birisini görmüştük. tam bir bibliomania ile derlenmiş olan bu karmakarışık kitap yığınını, ölmüş olan dağdeviren’in eşi satabilmek için çareler arıyordu.
the hoover institute and library’de çalışmalarımız ve türkçe eserler koleksiyonu, sami n. özerdim, türk kütüphaneciliği dergisi, cilt6, sayı 4, sy.33
kaynak: http://tk.org.tr/index.php/tk/article/view/2139/2107
erişim tarihi: 14 şubat2021
mehmet raşit küçükkürtül
1 Yorum