Temkinli Pazar

07.00 En son yazdığım yazının üzerinden dolu dolu üç sene geçmiş. Bu üç sene içerisinde günde sadece on beş dakika oturup bir şeyler yazmaya çalışsaydım muhtemelen otuz altı yazı yazmış olurdum. Bunları düşünürken, beni resmeden bir söz çıkıyor karşıma: “Eğer disiplin sahibi değilseniz, ruh hâlinizin kölesi olursunuz.”

09.00 Bence Twitter aleminin en kral paylaşımı merhum İmâm Naif Kelemendi’ye aittir: “Bu sitede ilk göze çarpan sorun çoğu arkadaşın hiç dayak yememiş olması. Yazdıklarından anlayabiliyorsunuz o temkinlilik hiç yok.”  Bu paylaşım aklıma geldikçe Temkin Günlükleri başlığı altında bir yazı serisine başlamak istiyorum ama o da sadece istekte kalıyor.

11.00 Kelimelerle aramı iyi tutmaya çalışıyor ve ne kadar bilsem de bir sözlüğe bakmaya gayret ediyorum. “Ağır, vakarlı, sebatlı, metanet sahibi” anlamlarına gelen kelime günümüzde “riskten kaçma eğilimi” olarak kullanılıyor. Benim için bu kelimeyi daha anlamlı kılan ise tasavvufta bir makam olması. “İstikamet üzere karar kılma ve iyice yerleşme. Kul yolda olduğu sürece, bir hâlden diğerine geçtiğinden telvin ehlidir. Hakk’a erince temkin ehli olur.”

13.00 Hayatım boyunca hep ezeli mağluplara kendimi yakın hissettim. Biraz palazlanan, âmiyane tabirle kanı bitlenen kim varsa uzak durmaya çalıştım. İlk defa içimde bir galiple sohbet etme isteği doğuyor. Manavgatlı Süleyman Kır. Namı diğer aslanla boğuşan adam. Şöyle bir ziyaretine gidebilsem. En ince ayrıntılarına kadar heyecanlı heyecanlı anlatsa. O anlatırken hanımı, annemiz bize ayran ikram etse. Ayranı doldururken sürekli araya girse. Bir ondan bir Süleyman amcadan dinlesem ne hoş olurdu.

15.00 Bu hayali bir kenara bırakıp uzun zamandır görüşmediğim Edebifikir yazarlarından birini arayıp hasbihal etmek istiyorum. Adem Suvağcı, çok oğlak. Bahadır Dadak, çok kolpa. Bilal Can, çok sosyal. Cüneyt Dal, çok esrarlı.  Davut Bayraklı, çok Oflu. Feyyaz Kandemir, çok tüccar. İbrahim Halil Aslan, çok yorgun. İbrahim Orhun Kaplan, çok kırılgan. Mehmet Erikli, çok erteleyici. Mehmet Raşit Küçükkürtül, çok nahif. Mehmet Emir, çok işgilci. Mücahit Emin Türk, çok kimlikli. Muhammet Furkan Kâhya, çok gezgin. N. Cihan Karakurt, çok işkolik. Oğuzhan Yılmaz, çok derviş. Ömer Can Coşkun, çok memur. Samet Çıldan, çok bekâr. Tahir Tarık Balıkçı, çok yabancı. Bahaneler bahaneler. Yine kendimle başbaşayım. Kendimi tanıtayım: istikrarsızlık âbidesi.

17.00 Dostlarınız ve arkadaşlarınızla haftada bir buluşmaya çalışın. Bu mümkün değilse en az ayda bir. Çünkü vücut yakınlığı gönül yakınlığıdır. Dostlarım ve arkadaşlarımla buluşmadığım için hemen hemen hepsiyle uzaklaştım. Ayrıca genç arkadaşlar kavram karmaşası yaşamayın. Bekârlar evde kalmaz, evde evliler kalır.

19.00 WhatsApp geçmişim: “Kendinize mesaj gönderin”

21.30 Futbol, kitlelerin afyonudur. Futbol barbar oyunudur. İngiliz barbarı bile bu konuda bizden medenîdir.

23.00 Önceleri sadece okuduklarım birikirdi. Şimdi ise dinleyeceklerim de birikiyor. Biriktirmek ömrümüzü daha bereketsiz kılıyor sanki.

24.00 Rüyalarım bile beni terk etmiş.

Celal Kuru

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • aslı , 31/08/2025

    eski bir dostla karşılaşmışım gibi sevindirdi bu yazı

  • Hilal , 29/08/2025

    Celal abiyi tekrardan buralarda görmek çok güzel. İnşallah devamı gelir..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir