Gözlerini niçin kaçırıyor? Etkilendi mi acaba? Yoksa aşağılık kompleksi… diyeceğim ama akademisyenmiş beyefendi. Akademik kaygılarla geçim kaygısına mı düştü yoksa? Allah bilir, tezini de bu yavaşlıkla yarım bırakmıştır. Tez elden… neyse…
Bu kafe kaç metrekare acaba? Satışları da bayağı iyi duruyor. Müşterisi çok maşallah. Aylık kazancı kaç ki? İki tane asgari ücretli garson alsam. Garsona ne hacet? Bizim amcaoğulları var ya… Bedelli askerlik parasını çıkarırlar valla. Temiz iş. Akarı yok kokarı yok. Bu civara bir tane de ben mi kafe açsam?
Bu suskunluk hayra alamet değil. Hülya Teyze’nin öve öve bitiremediği, boylu poslu, dalyan gibi çocuk dediği… Onu da göz doktoruna bir götürelim. Değersizlik duygusu var bence. Bilinçaltında bazı çatışmalar, travmalar var. Acilen Nöro-eft eğitimlerine katılmalı. Ayrılık acısı mı çekiyor yoksa? Beni sakın acına teselli yapma! Yoksa şu terliğin arkasıyla… Ne diyorum! Ayağımda spor ayakkabım var. Ev halini bir düşüneyim. Ya kirli çoraplarını eve girer girmez top yapıp salonun ortasına basket atıyorsa? Ya televizyon karşısında uyurken kumandayı bağrına basıyorsa? Annesinin yemeklerini özlerse? Görümceler de gücenirse…
Ahsen… Âh-sen! Yok yok, düpedüz Pelinsu bu. Onun gökyüzünde benim yerim yoktur. Beğenmez beni, ailemi. Avukatmış bir de! Kanun nizam bunların eline kaldıysa… Adalet hak getire! Mahkemeler zaten kurtlar sofrası. Bu var ya bu… Kurtlarla bir olur sofra kurar, sonra da başucumda kuzularla ağlar. Sürüm sürüm süründürür. Nafaka diye soyup soğana çevirir. Avukat gelin, tövbe haşa! Akşam benimle meyve yemez. Bıçağın ucuyla elma vermez. İnşallah KYK kredi borcu yoktur.
Yok yok, ikizler kesin. Dakikası dakikasını tutmuyor. Bir çöküyor bir doğruluyor. Ağlıyor mu gülüyor mu belli değil. Karar mı verdi, vaz mı geçti? Hint dizilerindeki eğlenceli figürlere benziyor. Üç sezondur konuşamadı! İçindeki şarkının bitmesini bekliyor olmasın! Bir şey yapmak lâzım… Şöyle çaktırmadan bakıyım hele. En iyisi, cevabını bildiğim birkaç soruyu ona sorayım. Bakalım dürüst mü? Gerçi konuşmaya mecali yok. Okumaktan genç yaşta saçına aklar düşmüş! Bir ömür onun makalelerini mi okuyacağız? Ya tüm gün evde durursa? Bir kadına en büyük beddua “Kocan erken emekli olsun!” demektir. Dur, alıcı gözüyle çaktırmadan bir daha… Gözlüğünü hiç takmasa, saçlarını sola yatırsa, biraz boyu uzun olsa, biraz daha dindar olsa, akşamları dergâha varsa… Bilemedim ki…
Uzun ve keskin bakışlı. Nişan al, ateş! Bir celsede yerle yeksan edecek sanki. Allah bilir, antin kuntin işlerle uğraşıyordur. Yok mu şu travmacılar? Bilinçaltı temizliği diye başlar, tüm atalarımı, gelmişi geçmişimi siliverir mazallah. Sonra mizaç der, ot çöp yedirir bolca. Ben tarhana isterim, o brokoli yedirir. Ben Kurtlar Vadisi izlerken o kil maskesi mi yapacak? Avukat hanım, bayat ekmek de yemez. Kepekli ve glutensiz. Yarım kalan cüzümü hiç bitiremez! Ahmet Amca her sohbetinde “Kışı geçirmeyen bülbül baharın kıymetini bilmez.” derdi. Bizimki ne bülbüle benziyor ne de kıştan haberi var!
– Yengeye Elif dedin usta.
– Hı?
– Niye ağacın altına dikildin, içeri gelmedin? Kız gitti abi. Bir saat kadar bekledi. Gel, biz iki çay içelim.
Z. Rumeysa Topal
03.01.2024
Önceki Bölümler
İki Çay – Z. Rumeysa Topal
İki Çay Daha – Z. Rumeysa Topal
12 Yorum