Kelimelerin de bir kaderi vardır ve o kader vakti geldiğinde miadı dolmuş kelimeler hayat sahnesinden çekilir. Biz “aşk” kelimesinin böyle bir kelime olduğunu ve artık hafızlardan silinmesi gerektiğini düşünüyoruz. Açıklayalım…
Aşk kelimesinin kullanımı yasaklanmalıdır. Çünkü gitgide yozlaşan, yozlaştıkça değişen bir anlama sahip olan “aşk” artık zihinlerde o saf halini korumamaktadır. Hiç ‘haftalık aşk’ diye bir tabir olur mu? Ya ‘günlük aşk?’
Bu ülke “aşk doktoru” unvanıyla boy gösterenleri gördü. “Aşkını alıp git” gibi cümle kuranları, bu nasıl şeydir diye şaşkın gözlerle izledi. Aşkın elif haline yok dedesinin cim hali diyerek kızdı. Ninesinin nikâhına benzeyen çok şeyler de gördü ise de bunları söylemenin şimdi yeri olmadığı kanaatine varıldı.
Bir yazar iseniz aşk üzerine methiyeler dizerek adı aşk ile başlayan pembe kaplı kitaplar çıkartabilirsiniz. Bu çok tutacaktır emin olunuz. Artık, aşk bütün masumluğunu yitirdi. Taşranın gonca güzeli artık metropollerin vitrin güzeline döndü. Kendini çöllere vuran mecnunlar artık kafelerde boy gösterir oldu.
Aşk toplumsal bir mevzu olarak bugün toplumu içten içe eritmekte, aşkın toplumumuzdaki etkisini görenler aşkı kullanarak insanlarımızı sömürmekte, şaşkaloz hale düşürmekte, aval aval baktırtmaktadır. Değişmeyen şeyin değişimin kendisi olduğu olgusu su götürmez bir gerçek olarak bardakta dursun… Önümüze Avrupa’dan transfer edilen aşk mönüleriyle, kalp şekline getirilen simitlerin kruvasanlara karşı savaşımını izlerken kendimizi kaybettik artık.
Bütün hayatımız kalp şekilli göstergelerle doldu. Kalp şekli aşktı çünkü, çok romantikti, ayıcıklıydı… Aşk artık her türlü şeylere de müsait. Sözlüklerimizden bu kelimeyi kaldıralım ya da durun yeni bir atom bombası yapıp dünyanın üzerine bırakalım, çünkü dünya insansız daha güvenli…
Ya da aklımızı başımıza toplayıp A. Karakoç’un Mihriban’ına tekrar bakalım. “Lambada duran alev”den, ancak şehvetli bir anın hayalini kurabilen bugünün insanlarına aslında o alevin “üşüdüğünü” tekrar hatırlatacak tabipler bulmamız lazım. Çünkü “her nesnenin bir bitimi var” ve sizden geriye hoş bir sadadan ötesi kalmayacak, o sada sandığınız gibi kolay bırakılmıyor.
Edebifikir
6 Yorum