Bir Mâlûmatfuruşun Günlüğü – III

1. Rus ve dünya sinemasının en büyük yönetmenlerinden biri olan Andrei Tarkovski, tüm filmlerinin gerçek senaristi olmasına rağmen ekonomik nedenlerden ötürü birçok filmlerinde adı senarist olarak geçmemiştir.

2. Çoğumuzun film izlerken duygusal anlar yaşadığı sahneler vardır. Bu sahneler ile bağ kurar, kendimizden bir şeyler buluruz. Bir film, izleyenin çoğunu ağlatıyorsa filmin başarısı sorgulanamaz. Peki, biz izleyiciler bu duygusal sahneleri tek parça izlerken o sahneyi çekenler ne durumda? Onların, bizden daha fazla duygusal anlar yaşadığını kanıtlayan bir bilgiyle geldim: Yeşil Yol filminde idam sahnesi 14 kez tekrar edilmiş çünkü tüm oyuncular gerçekten ağladığı için sahne yarıda kalmış. Tom Hanks hariç. Hanks, filmin ön gösteriminde sadece oyuncuların değil, kamera arkasındakilerin de Michael Clarke Duncan’ın oyunculuğu karşısında gözyaşlarına hâkim olamadıklarını ifade etmiş. Fakat Hanks, o sahnede değil, filmin tüm çekimleri bittikten sonra sadece Duncan’ın ağlama sahnesinin çekimlerini izleyip ağlamak istemiş.

3. Filmlere, senaryolara dair bilgi yeterli sanırım. Biraz da hayatın gerçekçi yönüne odaklanalım. 3 bin denek üzerinden yapılan bir araştırmaya göre kadınların sır saklayabildikleri süre ortalama olarak 47 saat 15 dakika olarak hesaplanmış. Erkeklerde ise bu sürenin haftalara uzandığı saptandığı için erkekler denek olmaktan çıkarılmış. Sanırım, “2 gün dayanamadın de mi!” serzenişi bu istatistiğe dayanıyor.

4. Palmiyelerin ağaç olmadığı, botanik literatüründe devasa ot olarak geçtiği bilgisini alın ne yapıyorsanız yapın!

5. Harward Üniversitesi, 1400 erkek üzerinden 70 yıl süren mutluluğun formülü araştırması yapmış. Bu erkekler 70 yıl süren bu çalışma sürecinde sürekli kontrol edilmiş. Araştırma sonunda mutluluğun formülü olarak iyi insan ilişkilerinden doğan “sevmek ve sevilmek” sonucuna ulaşılmış. 70 yıl boyunca birilerini gözetim altında tutarak mutluluğun sevmek ve sevilmek olduğu kanaatine varılmış… Bre gafiller! Yunus Emre hazretleri bunu 700 yıl önce zaten söylemiş: Sevelim, sevilelim…

6. Hepimiz internette takılırken, ziyaret ettiğimiz bazı sayfaların “404 Page Not Found” uyarısı ile karşılaşmışızdır. “Page Not Found”u anladık, sayfa bulunamadı anlamına geliyor. Peki, 404 ne ola ki? Onu özel kılan şey ne?

1989’da Pakistan’ın Gilgit şehrinden İslamabad’a hareket eden F-27 model yolcu uçağı, havalimanından kalktıktan 1 saat 14 dakika sonra kule ile iletişimi kesilerek kayıplara karıştı. İçerisinde 5 mürettebat 49 yolcu ile kayıplara karışan uçak, haftalarca süren arama kurtarma çalışmalarına rağmen bulunamadı. Olası tüm coğrafî noktalar 8000 metre yükseklikten kontrol edildi ama herhangi bir enkaza rastlanılmadı. Pakistan Havayolları’na ait olan bu uçağın sefer kodu sizlerin de aklına geldiği gibi 404’tü. Pakistan Havayolları, arama çalışmalarını bitirdikten sonra tüm dünyaya “404 Not Found” bildirisini geçti. Bu kayıp uçak olayından sonra “404 Not Found” uyarısı internet diline girmiş oldu. Olayı biraz daha acayip kılan şey ise olayın üzerinden 34 sene geçmesine rağmen Pakistan 404 kodlu uçağa dair hiçbir kanıta ulaşılamadı ve herhangi bir resmi veri kayıtlara geçmedi.

7. Uzun zamandır dünyanın 7 kıtadan oluştuğu söylense ve yer altındaki yerleşkeler ‘Atlantis’ gibi hep hayâl ürünü yerler olsa da aslında okyanusun altında gerçekten bir kıta daha var. Bilim insanlarının Zelandiya adını verdikleri bu kıta, Avustralya’nın doğusunda, Güney Pasifik Okyanusunun 1 km altında bulunuyor. 4.9 milyon kilometrekarelik alanıyla aslında Avustralya’nın yaklaşık yarısı büyüklüğünde olan kıtanın yüzde 94’lük kısmı suların altında. Sular üstündeki yüzde 6’lık kısım ise Yeni Zelanda’nın kuzey ve güney adalarının ve Yeni Kaledonya adasının temelini oluşturuyor ve yaklaşık 5 milyon insana ev sahipliği yapıyor.

8. Dünyaya tersten baktıran olay: Hasta M Vakası… 1938’de yaşanan İspanya İç Savaşı’nda Valencia cephesinde görevli olan M’nin kafasına bir mermi isabet eder. Cumhuriyetçilerin safında savaşan bu asker, revire götürülür. İki hafta sonra uyanan M, hayatının ikinci şokunu yaşar: Dünyayı tersten görüyordu artık. M, insanları ve nesneleri baş aşağı görmeye başladıktan bir süre sonra hayatının üçüncü şoku da gelir: İşitsel ve dokunsal duyular da ters yönden gelmeye başlamıştı. Yani Hasta M, duyduğu seslerin ve hissettiği dokunuşları, geldikleri yerin tersi yönde algılıyordu. Düzü çekilmeyen dünyanın tersi hiç çekilmez sanırım.

9. Bu maddeden sonra bir sonraki günlüğün içeriğine dair girizgâha başlıyorum: Kurtlar Vadisi Özel Mâlûmatlar… Evet, bir sonraki günlükte ülke nüfusunun çoğunun izlediği, bir kısmının da izlemeye devam ettiği ya da izleyebilmek için naz makamında bekleyip aslında izlemek için can attığı o dizi… Ülkemizde henüz ondan daha iyi dizi çekilmedi. Herkes onun hakkında klasik bilgilere sahip ama aslında çok büyük bir dizi olduğu için gözlerden uzak, sadece müptelalarının, ufku berrak, basireti açık olanların fark edebildiği ayrıntıları sizlere aktaracağım. Şimdilik sadece iki madde ile sizleri bir sonraki günlüğe hazırlayayım. Kurtlar Vadisi’nde Baron Mehmet Karahanlı’nın sağ kolu, sırdaşı, yol arkadaşı Kılıç, 95 bölüm boyunca, yani öldüğü bölüme kadar, sadece siyah gömlek giydi. Farklı renklerde kravat takan Kılıç’ın giydiği gömlek hep siyahtı.

10. Kurtlar Vadisi’ni izlerken kadraja sığan hemen her nesnede bir mesajın olduğunu ve bu mesajların yorumlamalara açık olduğunu görebilirsiniz. Bunlardan biri Polat ve Aslan Amca karakterlerinin Duran Emmi’nin mezarında buluştukları sahnede görebiliriz. Duran Emmi’nin mezarının yanında, Aslan Amca karakterini canlandıran Selçuk Yöntem’in ustası, Haldun Taner’in mezarı yer alıyor. Aslan Amca, Polat ile konuştuktan sonra Haldun Taner’in mezarını selamlayarak kadrajdan çıkıyor.

Adem Suvağcı

Bir Mâlûmatfuruşun Günlüğü – I
Bir Mâlûmatfuruşun Günlüğü – II

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir