İnsan beyninin ne kadar bilgiye sahip olabileceğine dair yapılan araştırmalar hâlâ bizlere net bir sonuç veremese de tahminî olarak 2,5 milyon gigabayt depolama alanı olduğunu söyler. Yapılan araştırma, 86 milyardan fazla nöronun, 2,5 milyon GB’a yakın bilgiyi depolamaya çalıştığını ve günde yaklaşık 50 binden fazla düşünce ile insan beyninin muazzam işleyişini bizlere haber veriyor. Peki, insanoğlu bu kadar bilgi ile nasıl yaşar? Hadi diyelim ki, bir insan 500 bin GB bilgiye sahip oldu, peki, bu kadar bilgi onun sağlıklı düşünmesine izin verir mi? Kaldı ki, bir şeyler öğrendikten sonra o bilgiyi aklımızdan söküp atmak kolay değil.
Bazen birinden yahut bir kitaptan öğrendiğimiz bilgi, zihnimizdeki diğer benzer bilgilere eklenir, bazen de çok alâkasız bir bilgi gelir yapışır, bırakmaz peşimizi. İşte, bu ikinci sınıfa dâhil olan bilgiler, bir yerden sonra düşünme yetisinin önüne konulan bir engel olur, sağlıklı düşünmede zorluk çeker ve aklımızda malumatlardan bir girdap oluşur. Bunları da her fırsatta dile getirmeye başladık mı, vay halimize… Özellikle içinde bulunduğumuz “bilgi çağı”nın gözdesi olan sosyal medya, bir vaka, olay, sahne, bilim… ne olursa olsun her türlü malumatı insanın önüne yığıyor. İşin garibi, bunları bilmek beni cezbediyor. Bununla birlikte birbiriyle irtibatını kurmakta zorlandığım bu malumatları zihnimde taşımaktan oldukça yoruluyorum. Paylaşılan bilgi, zihinde yük olmaktan kurtulur. Bundan dolayı, belki çoğunuzun bilmediği, çoğunuzun ilgi alanının dışında kaldığı, belki öğrendiğinizde “Aaa!”, “Yok artık!”, “Hadi be!”, “E ben bunu biliyordum ki!”, “İyi de bundan bana ne!” gibi tepki verilebilecek malumatları paylaşarak, zihnimin yükünü bir nebze de olsa hafifletmeyi umuyorum.
Malumatfuruşnâme
1. Ünlü Hollywood oyuncusu Samuel Jackson, kendisinin oynadığı bir sahneyi üçten fazla tekrar çekilmesi durumunda o filmin projesinden ayrılabileceğini söyler. Çünkü “Eğer böyle bir şey olursa birileri işini iyi yapmıyordur. Bu da ben olmadığıma göre bu kesinlikle yönetmendir.” diyerek işini nasıl ciddiyetle yaptığını göstermiş oluyor. Buradan şu iki bilgiye ulaşıyoruz: 1- Quentin Tarantino ile 6 film projesinde çalışan Jackson, bir röportajında Tarantino’nun çok çok iyi bir yönetmen olduğunu ifade eder. 2- Samuel Jackson ile çalışmak isteyen David Fincher, film çekimlerinde oynanacak olan sahneyi sürekli tekrarlamakla bilindiği için Samuel Jackson, gelen teklifleri kabul etmemiş.
2. Sahneleri tekrar tekrar çeken yönetmen kötü bir yönetmen midir? Sanmam. Burada Samuel Jackson’a katılmak pek mümkün değil çünkü elimizde şöyle bir bilgi var: Stanley Kubrick, The Shining filmindeki en önemli ve çok etkileyici bir sahneyi tam 127 kere çekmiş. Mükemmeliyetçiliği ile bilinen Kubrick’in bu çalışması, içinde diyalog olan sahneler arasından en çok tekrar edilen sahne olarak bir dünya rekoru kırıp Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
3. Kubrick’e ve sinemasına dair bir bilgi daha o zaman… “2001: A Space Odyssey”, Kubrick’in başyapıtı olabilecek bir film. İnsanlığın doğuşundan, yapay zekânın yükselişine kadar geçen kocaman bir zaman aralığını siyah bir monolitin peşine düşerek anlatan film, insanlığa dair onlarca soruyu akıllara getiriyor. İlgi çekici yönüne gelince: Filmin ön gösteriminde tam 241 kişi salonu terk etmiş. Bu kişiler arasında, filmle ilgili olarak, “Birisi bana bunun ne hakkında olduğunu söyleyebilir mi?” diyen başarılı oyuncu Rock Hudson da bulunuyor. Yazar Arthur C. Clarke ise bu konuda şöyle bir şey demiş: “2001 tamamen anlaşılırsa bu, filmin başarısız olduğu anlamına gelecektir. Zira filmin amacı sorulara cevap vermekten ziyade, seyircinin zihninde yeni sorular doğurmaktır.”
BONUS: NASA, filmi ve uyarlaması olduğu kitabı onurlandırmak amacıyla Mars’ın bir yörüngesine “2001 Mars Odyssey” adını vermiş.
4. Brad Pitt, Troy filminde Yunan heykellerine benzeyen bir vücuda sahip olmak için altı aylık sıkı bir eğitim almış.
5. “Yüzüklerin Efendisi: İki Kule” filminde Aragorn karakteri, senaryoya göre bir sahnede miğfere tekme atmalı ve o miğfer kameranın bulunduğu yere düşmeli. Bu sahne 5 kere tekrarlanır ve son tekrarda miğfer, kameranın yakınına düşer fakat bunun bedeli Aragorn karakterini oynayan Viggo Mortensen için ağır olur: Ayak parmakları kırılır.
6. Christopher Nolan, “ilk nükleer bombanın babası” olarak bilinen teorik fizikçi Oppenheimer’ın hayatına odaklanan bir filmin çekim aşamasında. İlgi çekici olan ise Nolan’ın, film için gerçek bir atom bombası patlatma izni alması. Herkes gergin…
7. İsveçli yönetmen Anders Weberg, 2016’da “Dünyanın En Uzun Filmi” olacak “Ambiance”ın yönetmen koltuğuna oturdu. Filmin fragmanı 7 saat, uzunluğu ise 720 saat (30 gün) olarak açıklandı. Filmin vizyon tarihi 31 Aralık 2020 idi. Fakat ilk gösteriminden sonra Weberg, filmin var olan tek kopyasını yok edip; “Yapılmış var olmayan en uzun film” açıklamasında bulundu. Bu da yönetmenin sonu oldu hâliyle.
8. “F**** C***”ın her sahnesinde en az bir adet Starbucks bardağı bulunuyor.
9. The New York Times yazarlarına göre 21. yüzyılın en iyi filmi “There Will Be Blood”…
10. “A Few Good Men” filminin, “You can’t handle the truth!” (Gerçeği kaldıramazsın!) repliği, American Film Institute’a göre en iyi 29. repliktir.
11. Çılgın bir iddia: Johnny Deep, boşanma sürecinde mahkeme heyetinin (Amber Heard’ün avukatı da olabilir, hatırlamıyorum) kendisine yönelttiği; “Eğer 300 milyon dolarlık bir teklif gelse Kaptan Jack Sparrow rolüne döner misin?” sorusuna, “Hayır” cevabını vermişti. Disney Plus da Johnny Deep’e, o mükemmel role geri dönebilsin diye 301 milyon dolarlık teklifte bulundu. Heyecanla bekliyoruz…
12. 1961 senesinin İstanbul’unu merak ediyorsanız “Tintin et le mystere de la Toison d’Or” filmini izleyebilirsiniz.
13. Georges Perec, Fransızcanın en çok kullanılan sesli harfi olan “e”yi kullanmadan bir roman yazmış; “La Disparition” (İng: A Void, Türkçe: Kayboluş). Çevirmen Cemal Yardımcı da bu romanı, “e” harfini kullanmadan Türkçeleştirdi. Buna benzer bir yöntemi de Ernest Vincent Wright da kullandı ve 1939’da 50.110 kelime ile yazdığı “Gadsby” isimli kitabında “e” harfine hiç yer vermedi.
14. Şimdiye kadar satılmış en pahalı kitabı bileniniz var mı? Leonardo da Vinci’ye ait el yazması olan “Codex Leicester” kitabı, 48,4 milyon dolara her taşın altından çıkan Bill Gates tarafından satın alındı.
15. https://stars.chromeexperiments.com/ web adresinde evrenin gizemli büyüklüğünü öğrenmek mümkün. Bence bakılabilir.
19.08.2022
Adem Suvağcı
1 Yorum