
Hakikatten yoksun yaşamın hastalık gibi belirtileri vardır. Kapitalist sistemde insanın kendisini dünyevi şeylere adaması, bu hastalıklı yaşamın başlıca göstergelerinden biri..
Bu sistemde insanın tüm psikolojisi piyasa alanı içinde şekillenir. Psikoloji adı verilen bilim dahi, tuhaf bir biçimde böylesi bir yaşamı telafi etmeye yönelik reçete bilimine dönüşmüştür, yani psiko-kapitalizme.
Dünyevi kapitalist sistem, bütün varlık nedeni ve işleyiş mantığı itibarıyla hakikatsizlik üzerine kuruludur. Bu sistemde yaşayan herkes, istisnasız biçimde bu hakikatsizliğin etkisiyle bir tür hastalığa yakalanır. Çünkü sistemin işleyişi, insanın hem ruhen hem bedenen sağlıklı yaşamasına izin vermez.
Bilindiği üzere, son yıllarda gıda üzerindeki politikalar sistemin ruh alanında ürettiği hasarı beden alanına da taşıdı. Bugün karşılaştığımız sayısız hastalığın doğasıyla oynanmış gıdalardan kaynaklandığını biliyoruz. Dolayısıyla sistem, algı üzerinde yürüttüğü manipülasyonlarla kararttığı ruh dünyasının ardından, beden alanında da kendini ele vermeye başladı.
İnsan olma bakımından her şey birbirine karışmış durumda, tüm değerler altüst olmuş. Bu sistemde aşağıdakiler üste, üsttekiler aşağıya geçer, çirkin güzel, güzel çirkin gösterilir. Nereye bakarsanız bakın, derin bir bozulma, köklü bir nifak görülür.
Toplumların tümü, benzer biçimlerde sömürgecilik mantığı içinde kavrulmakta. Politik partiler, sistemin doğasına uygun şekilde birer çıkar grubuna dönüşmüş ve rekabetleri de yalnızca bu kazanç üzerinden şekilleniyor. En muhalif görünen politik söylemler bile aslında sistemin içinden konuşmakta olup oyunun kurallarına sadıktır.
Bu nedenle ortada radikal bir hakikat mücadelesi yok. Varsa da yalnızca dünyevi çıkarlar ve aşağı arzular arasındaki çatışmadan ibaret. Üstelik bu çatışmalar, çoğu zaman etik ya da dini bir kamuflajla süslenir. İşte sistemin en ustaca hilesi de budur.
Bütün yönleriyle felaket getiren bu sistem karşısında, artık insanın ruhu bakımından asli çıkış yolunu göstermek zorundayız. İlk ciddi çıkış eşiği budur. Önce, hakikatin somut yolunu gösterecek öncülerin zuhur etmesi gerekir. Hangi biçimde olursa olsun, hiçbir siyaset hakikate esaslı bir cevap vermedikçe sahici bir kurtuluş getiremez. Siyaset asli anlamını insan ruhunda somut bir uyanış olarak bulmadığı sürece her zaman harici bir söylem olarak kalmaya mahkumdur. Bu nedenle, insan ruhunun hakikate ulaşmasının mümkün yolunu, sisteme bir biçimde entegre olmuş hiçbir söylemden beklememeliyiz. Sosyalizm dâhil, sistem içindeki bütün muhalif ideolojiler bu açıdan elenmelidir. Çünkü hepsi harici ve yüzeyseldir. Üstelik muhalefet adına sistemi daha da güçlendirirler. Bunun en açık örneği, modern köktendincilik hareketleridir.
Yeniden bir hakikat mücadelesi gerekiyor. Daha önce duyulmamış, benzersiz bir hakikat mücadelesi… Bu mücadele önce yeraltından filizlenecek, görünmeyen ellerde ve hiç beklenmeyen yollardan yavaşça kök salacaktır. Çünkü artık biliyoruz ki sistem, kendisine yönelmiş her harici muhalefeti, bin bir türlü manipülasyonla yok ediyor. Bu yüzden yeni hakikat mücadelesi, bilindik araçlarla değil bambaşka yollarla gelişmek zorunda.
Şimdi hakikat adına hazır bir cevap verme kolaycılığına düşmeyeceğiz. Sadece onun, insanın kendi içindeki ciddi bir cehd ve sabrın meyvesi olduğunu söyleyeceğiz. En azından şunu biliyoruz: Henüz hakiki bir siyasetimiz olmadı! Henüz doğmadı böylesine bir çocuk!
Bizler, çok önceden bu kadere yazılmış olanlarız! Hakikat meselesi hakkında ya somut bir pratikle, etimizle kanımızla bir cevap vereceğiz, ya da sistemin her yanımıza sirayet etmiş uyuşturucu kültüründe, anestezi olmuş bedenler gibi donakalacağız. Ama hastalıklarımız yine de ruh ve bedenimizde de çığlık atmaya devam edecek!
İmanla yaklaşıldığında hakikat, uğruna ölmeye değer tek istisnadır! Ama iman edilmediğinde, insanın boynuna asılı bir idam ilmeği gibi dayanılmaz bir cezaya dönüşür. Hepimiz, farkında olsak da olmasak da bu sistemin içinde söz konusu cezayı çekiyoruz! Ruhlarımızla ve bedenlerimizle her gün yeniden idam ediliyoruz. Fakat idam edildiğinin farkına varanlar, uyanmaya başlayanlardır!
Dr. Ali Sait Sadıkoğlu

