XXI. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri kabul edilen “İnsan Genom Projesi”, DNA yapısının ve çalışma biçiminin üzerindeki araştırmaları, yeni teknoloji ile desteklemeye çalışıyor. Gen teknolojilerinin en gelişmişi olan CRISPR genom düzenleme yöntemiyle genler üzerinde istenilen değişiklikler kolay bir şekilde yapılıyor. Söz konusu çalışma, fizikî özelliklerin yanında soy-üreme alanına da müdahale edebiliyor.
“Genoma müdahale; genetik hastalıkları tedavi, fiziksel ve zihinsel kapasiteyi geliştirme hatta teknolojik araçlarla insanın biyolojik sınırlarını aşma olmak üzere farklı maksatlarla kullanması söz konusu. Böylece tarihin kadim dönemlerinden itibaren en ilkel araçlardan günümüzün bilgisayar ve yapay zekâ sistemlerine sayısız keşif ve teknolojiye imza atan insanoğlu, bugün geliştirdiği teknolojinin nesnesi konumuna dönüşmekle yüz yüze.”[1]
“Pozitivist-materyalist düşüncenin insanı bir hücre yığınından ve genlerin toplamından ibaret gören yaklaşımıyla fıkhın, Kur’ân-ı Kerim’in ve Sünnet-i seniyyeye dayalı mükellef, mükerrem ve muhterem insan anlayışı mukayese kabul etmez bir farklılık taşır.”[2] İnsanın herhangi bir uzvunun ticarete konu olması haysiyet ve saygınlığına aykırıdır. Buna insan genleri de dâhildir. Fakat “hastalıkların giderilmesi zaruret olduğu için belli şartlar dâhilinde bedene müdahale caiz kabul edilmiş.”[3]
“Yaratılış, belli yetenek ve yatkınlığa sahip oluş” anlamlarına gelen “fıtrat”, herhangi dış müdahalelere uğramamış varlık türlerinin nötr hâli için kullanılır. Kur’ân’da, “Hakka yönelen bir kimse (hanif) olarak bütün varlığınla dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata yönel. Allah’ın yaratmasında hiçbir değişiklik yoktur. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”[4] buyurulduğu gibi Peygamber Efendimiz (s.a.v) de her insanın fıtrat üzere doğduğunu bildirmektedir.[5]
Günümüz İslâm hukukçuları içinde Allah’ın yarattığı fıtratı değiştirme anlamını taşıyan genetik çalışmaları caiz görmeyenler olduğu gibi aksi görüşü benimseyenler de bulunuyor. Bunların bir kısmına göre “gen teknolojileriyle elde edinilen bilgiler, Allah tarafından insanlara verilmiş olup insanı geliştirme gayesiyle kullanılmaları mümkün.”[6] Genetik geliştirmeyi destekleyenler görüşlerini, “Allah katında kuvvetli mümin zayıf müminden daha hayırlı ve sevimlidir.” rivayetine dayandırıyorlar. Böylece insanı güçlü hâle getirmenin meşru olmanın ötesinde matlûp olduğu gibi dinen de sağlıklı ve güçlü olmanın teşvik ettiğini söylüyorlar. Fakat söz konusu hadis-i şerifin şerhinde kas gücünden ziyade iman bakımından ve manevî yönden güçlü olmanın, zorluklara tahammül ve eziyetlere sabretmenin önemine dikkat çekilmiştir.
Genetik çalışmaları destekleyenlerin bir diğer dayanağıda şu ayet-i kerimedir: “Peygamberleri onlara ‘Allah size Tâlût’u hükümdar olarak gönderdi.’ dedi. ‘Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken ve ona da servet bakımından bir genişlik verilmemişken onun üzerimize hükümdarlığı nasıl olur?’ dediler. Peygamber ‘Allah onu sizin için seçti, kendisini ilimde ve bedende daha güçlü kıldı’ dedi. Allah mülkünü dilediğine verir ve Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilir.”[8] Fakat Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergisi’nde yazmış olduğu makalede bu âyeti şöyle yorumluyor: “Âyet, yöneticilik sorumluluğunu üstlenebilmek için bilgi ve güç gibi bazı niteliklere işaret etmekteyse de bu özellikleri kazanmanın yolu gayret ve çalışmadan geçmektedir. Konuyla ilgisi olmayan âyet ve hadisleri genetik geliştirmeyi meşrulaştırıcı bir argüman olarak sunmaya çalışmak naslara taşıyamayacağını yükleme anlamına gelmektedir.”[9]
Genetiği Geliştirilmiş Neslin Sosyal Adeletsizliği ve Kompleks Aile Yapısı
Gen teknolojisinin hedefi, tüm insanların gen dizilimine (haritasına) sahip olmak. Böylece hangi insanın ne gibi rahatsızlık yaşadığını, hangi DNA yapısında sorun ve hangi organının ne gibi ihtiyaçlara sahip olduğunu kısa yoldan öğrenip müdahale edebilecek. Bu işlem, maliyet açısından oldukça külfetli bir dizi uygulamadan geçer ve buna erişim ancak dünyanın üst gelir düzeyine sahip kesimlerce mümkün. Peki, bu durum ne tür sorunlar doğurur?
Genetik geliştirme çalışmalarına belli sayıda insan katılıyor. Katılanlar haliyle geri kalanlara oranla fiziksel ve bilişsel olarak avantajlı hâle geliyor. Böylece süper gene bağlı üst-alt sınıf ayrımı oluşur ve sınıfsal veda… Dünya nüfusunun %1’lik kısmı, geri kalan %99’luk kısımdan daha zengin olduğundan bu ayrışma kaçınılmaz olur.[10] Bu ayrışmanın getireceği sosyal hiyerarşi makası da gittikçe açılmış olacak. Sadece bunlarla sınırlı kalacak bir durum değil bu. Yeme-içme, barınma, eğitim, sağlık gibi temel insanî ihtiyaçlarının karşılanmadığı toplumların çokluğu göz önüne alındığında, gen düzenlemeye aktarılan fonun evrensel adalet ilkesiyle de uyuşmadığını görürüz.
İslâm; din, can, akıl, nesil ve mal şeklindeki beş külli maksadı koruma altına alarak, insan fıtratını muhafaza konusunda ister sebep ister netice açısından olsun, onu bozabilecek her türlü değişiklikten uzak tutma hususunda son derece hassas davranmıştır. “İslâm, Allah’ın yaratılıştaki sünnetini ortaya çıkaracağı için bilimsel araştırma hürriyetini ne engellemiş ne de kısıtlamıştır. Fakat bu, fıkıh süzgecinden geçirilmeden uygulamaya konulma anlamını taşımaz. İnsanların menfaatlerini sağlayıp zararlarını gideren bir bilimin, aynı zamanda, insanın saygınlığını, Allah’ın onu yaratış hedefini koruması, kobay hâline indirgememesi, bireyin şahsiyet ve özelliklerine müdahale etmemesi, sosyal bünyeyi, akrabalık ile nesep ve aile bağlarını tahrip etmemesi gerekir.”[11]
“İnsan saygınlığının ihlal edilmesi, insan türünün çeşitliliğini bozma riski taşıması, gen seçimine imkân vererek kalıtsal anlamda üstünlüğe ve ırka dayalı ayrımcılığa yol açabilecek olması gibi insan geleceği adına oluşturabileceği tehdit ve tehlikeler, neden olabileceği sosyal problemler göz önünde alındığında genetik geliştirmenin mefsedet/zarar yönünün maslahata/yarara baskın geldiği görülmektedir. İslâm hukukunda mefsedetin maslahata, doğacak zararın beklenen faydaya üstün gelmesi hâlinde zararlara engel olma (def-i mefâsid) yararları elde etmeye (celb-i menâfi) tercih edilir.”[12]
Anne-babanın, çocuklarının sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesini istemeleri gayet doğaldır. Henüz cenin sürecinde olan canlının olası hastalıklarını tespit edip tıbben müdahale etme gereği de normal karşılanır. Fıkıh burada ceninin maslahat ile sınırlı olması ve fıtratına dokunmamak kaydıyla tedavi kararında problem görmüyor ve kararı ebeveyne bırakıyor. Fakat ebeveynin yetkisi, genetik yapısını değiştirmemesi ile sınırlıdır.
Gen çalışmalarının ileri safhası olan insan klonlanmasında/kopyalanmasında aile bağları üzerinde ne derecede sorunlar ve tartışmalar doğuracağını da henüz kestirmek zor. Hukukî açıdan pek çok sakıncanın da ardı sıra geleceği bilinmektedir. Kopyalama sonucu doğan insanın akrabalık derece ve kuvvetinin tespitinde problemler söz konusu. Doğan çocuğun annesi, “yumurtası alınıp çekirdeği boşaltılan kadın mıdır?”, “hücresi alınan kişinin annesi midir?, “hücre anneden alınmışsa babası kimdir?”, “hücre erkekten alınmış ise babası hücresi alınan erkek midir, yoksa babası mıdır?” Bu soruların kesin ve açık olarak cevaplanması mümkün değil.[13] Bunlara ek olarak, gen çalışmaları sonucu kopyalanmış kişilerin DNA yapısının hücre çekirdeği alınan kişiyle aynı olması ve fizikî yapılarının birbirlerine çok benzemeleri nedeniyle hukukî açıdan teşhis ve tespiti de güç, hatta imkânsız olacaktır. “Klonlanan kişi ve ailesi üzerindeki olumsuz etkileri ve bunun doğuracağı psikolojik sorunlar da açıktır. Bu ve burada sayılamayan benzeri pek çok nedenden dolayı insan kopyalamak caiz değildir.”[14]
Örgütlerin Tavrı
UNESCO’ya bağlı Uluslararası Biyoetik Komitesi’nin (International Bioethics Commitee-IBC) ilgili raporunda sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine genetik biliminin sunduğu katkıya ve adalet ilkesinden hareketle bu bilgilerin uluslararası toplumla paylaşılmasının önemine değinildikten sonra gelecek nesillere karşı sorumluluğun gereği olarak genom düzenleme alanında büyük ve özel bir dikkat gösterilmesi, insanın, başkalarının arzu ve tercihlerini tatmin etme enstrümanına dönüştürülmemesi gerektiği bildirilmiştir.[15]
ABD Ulusal Bilimler, Mühendislik ve Tıp Akademileri (National Academies of Sciences, Engineering and Medicine-NASEM) tarafından 2015 ve 2018 yıllarında iki kez düzenlenen Uluslararası İnsan Gen Düzenleme Zirvesi’nde konu, bilişsel, etik, hukukî, sosyal, felsefî yönleriyle tartışılmış, yayınlanan raporda, tıbbi amaçlı gen düzenlenmesi çalışmalarının desteklenmesi uygun görülürken, genetik geliştirme maksatlı kullanımlarına karşı çıkılmıştır.[16]
Dünya İslâm Birliği’ne (Müslim World League) bağlı İslâm Fıkıh Akademisi’nin Ekim 1998 tarihli genetik mühendislik biliminden faydalanmanın fıkhi yönüyle ilgili kararında, insanın kişiliğini ve bireysel sorumluluklarını tahrif etmek ya da insan ırkının iyileştirilmesi gibi bir gayeyle genetik müdahalenin caiz olmadığı vurgulanmıştır.[17]
İslâm Konferansı Teşkilatı bünyesinde yer alan Uluslararası İslâm Fıkıh Akademisi’nin de konuyla ilgili farklı tarihlerde yayımlanmış iki kararı bulunmaktadır. Akademi 22 Kasım 2013 tarihli kararında geliştirme amaçlı genetik müdahalenin zaruret veya ciddi bir ihtiyaç niteliği taşımadığı, insanın saygınlığı ile bağdaşmadığı ve yaratılışı değiştirme anlamına geldiği için caiz görülemeyeceği belirtilmiş[18]; özellikle CRISPR-Cas9 yönteminin değerlendirildiği 9 Kasım 2019 tarihli kararında da sistemin geliştirme maksatlı kullanımının kesinlikle yasak olduğu hükmüne yer verilmiştir.[19]
İslâm Konferansı Teşkilatı’na bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Mecmau’l-Fıkhı-‘l-İslâmî (İslâm Fıkıh Akademisi) 28 Haziran-3 Temmuz 1997 tarihleri arasında Cidde’de düzenlenen 10. Dönem Toplantısı’nda “el-İstinsâhu’l-beşeri” başlığıyla insan kopyalanması konusunda alınan karara göre: Şer’i ilkeler dairesinde, bakteriler ve sair mikroskobik canlılarla bitkiler ve hayvanlar üzerinde kopyalama teknikleri kullanmak ve genetik mühendislik uygulamaları yapmak şer’an caizdir fakat herhangi bir yönteme insan kopyalanması haramdır.
Sonuç
Yazının bu bölümüne kadar farklı kaynak ve araştırmalardan gen teknolojisine dair dinî yaklaşımları aktarmaya çalıştım. Konu hakkında en iyi özeti ve sonucu, eserlerinden çokça yararlandığım Prof. Dr. Ülfet Görgülü’nün çalışmasından aktarıyorum:
“İslâm anlayışında insan; Allah’ın topraktan yarattığı, ilâhî bir nefha ile can verdiği, yeryüzünün halifesi olarak arzı imar etme sorumluluğunu yüklediği, ilahi emanete ve teklife muhatap izzet ve haysiyet sahibi bir varlıktır. Kendine özgü fıtratı, her türlü özellik ve kabiliyeti ama aynı zamanda acziyet ve güçsüzlüğüyle insan, varlık âleminin en değerli üyesidir. Dolayısıyla insanın biyolojik bir canlı olmaktan çok daha fazlasıdır. Onu metafizik boyutundan tamamen soyutlayıp hücre ve genlerinin toplamına indirgeyen, bu yüzden genetik geliştirmede ahlâkî hiçbir sakınca görmeyen transhümanist yaklaşımın, İslâm’ın öğretileriyle bağdaşması mümkün değildir. Genetik müdahaleyle kasları güçlendirilen, boyu uzatılan, fiziksel ve bilişsel kapasitesi geliştirilen insanın, aslında sürümü yükseltmiş olmayacak, aksine o eşref-i mahlûkatlıktan mühendislik ve tasarım ürünü bir varlığa indirgenmiş, tenzil-i rütbeye uğramış olacaktır. İnsanın fizyolojik açıdan doğadaki pek çok canlıya nispetle zayıf ve güçsüz yaratılmış olmasını bir zafiyet olarak değerlendirip, bu eksikliğin genetik güçlendirme ile aşılabileceği fikri, aslında insanı teknolojik nesneye dönüştürmenin ötesinde tamamen yok etmeye giden yolun başlangıcıdır. Dolayısıyla insanoğluna, bilimsel başarı ve teknolojik güçten kaynaklı bir kibirle yaratana ve ölüme meydan okumak değil, varlığa, haddini ve yerini bilmenin getirdiği bir tevazuyla yaklaşmak düşer. Ölümü öldürmek mümkün olmadığına ve her can ölümü tadacağına göre, dünyada ölümsüz bir hayatın düşünü kurmak yerine, kişinin ardında bırakacağı faydalı çalışma ve kalıcı izlerle, kendisini ölümsüz kılacak bir hayat yaşamayı hedeflemesi daha makul ve gerçekçidir.”[20]
Adem Suvağcı
Kaynaklar:
- Doç. Dr. Ahmet Yaman, “İslâm Hukuku Açısından Genetik Kopyalama”, Diyanet, Sayı 120, Aralık 2000
- Doç. Dr. Ahmet Yaman, “Klonlama ya da Genetik Kopyalamaya İslâm Hukuku Açısından Bir Yaklaşım
- Dr. Ülfet Görgülü, “Teknoloji Geliştiren İnsandan Teknolojinin Geliştirdiği İnsana – Genetik Müdahale ile İnsan Geliştirmeye Etik ve Fıkhî Bakış” Diyanet İlmi Dergi, Cilt. 58, Sayı. 3, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022
- Dr. Ülfet Görgülü, İnsan Genomuna Müdahale Etik Tartışmalar, Fıkhi Yaklaşımlar, Ankara: TDV Yayınları, 2021
- İbrahim Paçacı, “Klonlama ve Kök Hücre Çalışmalarının İslâm Dini Açısından Değerlendirilmesi”, usûl, İslâm Araştırmaları, sayı 7, Ocak-Haziran 2007
- Dr. Mehmet Erdoğan, “Klonlama: Genetik Kopyalama”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi
- Francis Fukuyama, İnsan Ötesi Geleceğimiz: Biyoteknoloji Devriminin Sonuçları, çev. Çiğdem Aksoy Fromm, Ankara: ODTÜ Yayıncılık, 2003
- Berat Sarıkaya, Genlere Müdahale-İlahi Kader İlişkisi ve Doğurduğu Bazı Teolojik Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Erzurum: 2013
- Mohammed Ghaly, “Islamic Ethical Perspectives on Human Genome Editing”, Issues in Science and Technology, Vol. 35, No. 3, (SPRING 2019)
- Öğretim Üyesi Selcen Çelik Uzuner, “İnsanın Cüzi İradesi Kapsamında Genlerin Değiştirilebilirliğinin (EPİ) Genetik Bilimi Yoluyla İrdelenmesi, Din Bilim İlişkisi Tefsir Sempozyumu, Kasım 2018
- https://neo.life/2018/04/is-the-world-ready-for-synthetic-people/
Dipnotlar
[1] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1098
[2] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1109
[3]Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1109
[4] Rûm, 30/30
[5] “Her doğan fıtrat üzerine doğar…” Buhârî, “Cenâiz”, 79, 80, 93
[6] Mohammed Ghaly, “Islamic Ethical Perspectives on Human Genome Editing”, Issues in Science and Technology, Vol. 35, No. 3, (SPRING 2019), pp. 48
[7] Ahmed bin Hanbel, el-Müsned
[8] Bakara, 2/247
[9] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1112
[10] BBC NEWS TÜRKÇE, “Dünyanın en zengin yüzde %1’lik kesiminin serveti yüzde 99’un toplamına eşit” https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160117_oxfam_zengin
[11] https://www.koprudergisi.com/yaz-2003/genetikte-psikososyal-ve-etik-boyut/ İslâmî Fıkıh Akademisi, 28 Haziran – 3 Temmuz 1997 tarihlerinde Cidde’de düzenlenen 10. Dönem Toplantısı’nda 10d/1/99 sayılı karar metni.
[12] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1114
[13] Hidayet Aydar, “Kopya İnsanın Akrabalığı Meselesi”, İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı 7, y2006, s. 315-342.
[14] İbrahim Paçacı, “Klonlama ve Kök Hücre Çalışmalarının İslâm Dini Açısından Değerlendirilmesi”, usûl, İslâm Araştırmaları, sayı 7, Ocak-Haziran 2007, s.35 – 60
[15] Report of the IBC on Updating Its Reflection on the Human Genome and Human Rights (Paris 2015)
[16] Human Genome Editing: Secience, Ethics and Governance, National Academies of Sciences, Engineering, and Medicine (NASEM), Washington DC: National Academies Press, 2017, pp. 159-192.
[17] İslâmî Fıkıh Akademisi, 28 Haziran – 3 Temmuz 1997 tarihlerinde Cidde’de düzenlenen 10. Dönem Toplantısı’nda 10d/1/99 sayılı karar metni (1998), 9-15.
[18] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1116
[19] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1116
[20] Prof. Dr. Ülfet Görgülü, Diyanet İlmî Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2022, Cilt:58, Sayı: 3, s.1118