Edebifikir, okuyucularıyla sahici ve samimi bir ilişki kurma çabasındadır. Bu yüzden sitemizde yayımlanan yazılar okuyucularımızın yorumlarına açık. Yanı sıra “Sizden Gelenler” başlığıyla oldukça etkin bir bölümümüz daha var. Ayda birkaç yazı yayımlayarak Sizden Gelenler’le irtibatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Geri çevirdiğimiz yazılar, yayımladıklarımızdan çok daha fazla. Seçiciyiz. Bazen yollanan yazıları iyi niyetle eleştiriyor, yollayan kişilere bir kısım tavsiyelerde bulunuyoruz. Bu eleştiri ve tavsiyelere hakaretle dönüş yapanlar da oluyor, teşekkür edenler de…
Bunun ötesinde e-posta adresimize musallat olan bir çeşit insan profilinden bahsetmek istiyoruz. Bu kişi, yazdığı metni world dosyası hâlinde gönderme zahmetine katlanmaz. İmla kurallarına uymaz. Metnin altına veya üstüne adını yazmakla yetinir; kendini tanıtma, yazısını takdim etme, daha önce bir yazı tecrübesi olup olmadığından bahsetme gibi yapılması gerekli teamülleri yerine getirmez. Neden? Belki bilmediğindendir, belki de tenezzül etmediğinden. Bilmeyenler mazurdur, onlar için açıklayalım: Yayımlanmak üzere dergilere veya internet sitelerine bir metin gönderdiğinizde kendinizi tanıtmanız gerekir. Yaşınız, işiniz, eğitim durumunuz, nerede yaşadığınız, ilgi alanlarınız, ne zamandır yazma faaliyetiyle uğraştığınız, daha önce nerelerde yazdığınız vs… Eğer editörle yüz yüze görüşme imkânı bulamadıysanız yolladığınız yazıya ilave olarak bunları da eklemelisiniz. Aksi hâlde sadece adınızı yazarak yolladığınız metin bir emrivaki gibi algılanır: Ben yazdım siz de yayımlayın gibi. Bu yazı geleneğine ve edebe uygun düşmez. Bundan sonra bu şekilde gönderilen metinleri dikkate almayacağımızı bildirmek isteriz.
Bir de adını bile yazmadan mail atan okurlarımız var. Bunları Allah’a havale ediyoruz. Ya adını gizleyip mahlas ile yazdıkları yazıları yayınlatmak isteyenlere ne demeli? En iyisi hiçbir şey demeyip, böyle mailleri görmemezlikten gelmek! Konu buralara gelmişken sabırsızlara değinmemek olmaz. Sabırsız dediğimiz kişiler, mail atar atmaz kendisine cevap verilmesini isteyen ve bu sebeple bizi mail tacizine tutan yazar adaylarıdır. Tamam metninize güvendiğinizi biliyoruz ama tek işimiz sizin mailinize cevap yazmak değil. Az sabredin, inanın her maile cevap yazmaya gayret ediyoruz.
Burnundan kıl aldırmayanlardan da bahsetmezsek olmaz değil mi! Bu kişiler, metinlerini eleştirdiğimizde şu tarz cümlelerle bize geri dönüş yapıyorlar: “Kabahat size şiirini gönderende! Şiirden anlamadığınız belli!” Bu arkadaşlara cevap yazmıyoruz ama içimizden şöyle bir cümle geçiveriyor; “Madem şiirden anlamıyoruz, neden gönderdiniz!”
Bir başka konu da şu: Yazdığınız metinlerden dolayı eleştirilmek ya da tavsiye almak istemiyorsanız lütfen bir notla bildirin. Biz de boşa vakit ayırmayalım zira bu işin heveslisi değiliz; yayımlamayacağız deriz, olur biter. Tabiî bu durumda bize hakaret etmek yerine daha makul bir iş yapabilir, başka mecralara yönelebilirsiniz. Nitekim dergilerin, diğer internet sitelerinin e-posta adreslerine ulaşmak çok kolay bir iş. Kendinizi başka yerlerde deneyin, belki de sorun bizdedir!
Sitemizde, bize yazı yollayacak olanlara hitaben biraz ironili ve îmâlı bir dille yazdığımız “Sen de Yaz” başlıklı bir bölüm var. Orada özetle “Yazmak ciddi bir iştir; okumanın hakkını veremeyen yazar olamaz.” diyoruz. “Racon” başlıklı bölümde Türkçeyi sevdiğimizi ve daha başkaca şeyleri vurguluyoruz. Bu bölümler, bizim size gönderdiklerimizdir, alınız. Çünkü biz “Sizden Gelenler”i ciddiye alıyoruz!
Edebifikir