Tarih 15.03.2014 cumartesiyi gösterdiğinde Edebifikir ekibi Abdurrahman Mıhçıoğlu’nun vereceği “Fertten Bireye Toplumsallaşma İhtiyacı” konferansını dinlemek üzere Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmek için Marmaray’a binmişti bile. Marmaray’ın soğuk ve hissiz raylarının Edebifikir ekibi ile birlikte Kadıköy’ün hüznünü de taşıdığından haberi yoktu. Tren hareket ettiğinde yolculardan ilk kez Marmaray’a binenler, denizin içinden geçerken balıkları görecekleri umudunu yolculuğun sonuna kadar korudular. Gördükleri sadece karanlık oldu. Ve bu karanlıktan raylar sorumlu değildi.
Saat: 16.30 ve Abdurrahman Mıhçıoğlu kendinden emin bakış ve sözleriyle konuşmasına başladı: “Birey; modern batı toplumunun ortaya koyduğu insan prototipidir. Bu protip insanı merkeze alır ve kâinatı bu insan üzerinden okur. Kimliğini Hak’la irtibatı ölçüsünde ortaya koyan kimse ise ferttir.”
Abdurrahman Mıhçıoğlu anlattı da anlattı. Saatler birbiri peşine sürüklendi. Cümleler derneğin tavanında birikiyor, ortam ağırlaştıkça ağırlaşıyordu. Bir buçuk saat geçtiğinde konu enine boyuna anlatılmış ve dinleyiciler sorularını Abdurrahman Mıhçıoğlu’na yöneltmeye başlamıştı. Her biri soruyu efradını câmi ağyarını mâni bir şekilde cevaplayan Mıhçıoğlu sözlerini bitirdiğinde Süleymani’ye ye akşam ezanı inmek üzereydi.
Konuşma sonrasında Mehmet Erikli, Mehmet Raşit Küçükürtül, İbrahim Aksu, Fedai Başkan, Sulhi Ceylan ve Abdurahman Mıhçıoğlu bir masanın etrafında oturmuş çaylarını içerken Türkiye gündemini masaya yatırmışlardı bile. Raşit’in birbirinden ilginç bağlantılarla açıkladığı fikirleri salonda buz gibi bir etki yaptığında Sayın Mıhçıoğlu kendinden emin ve kepkeskin cümlelerini yine havayla buluşturdu. Bir insanın cümleleri neden bu kadar kendinden emin olur ki?
İbrahim Aksu’nun felsefeyle yoğrulmuş yorumları konuyu iyice girifleştirdiğinde, Kadıköy tüm bunlardan habersiz, sokaklarından günah taşırmaya devam ediyordu. Derken Abdullah Karaca gözüktü. Yüzünde anlamını bilmediğimiz bir gülümsemeyi masaya bıraktı. Bugün dedi, her şey bugün oldu. Ekip bu cümleyi duyduğunda derin bir tartışmanın kendilerini beklediğini anlamıştı. Bu arada Aydoğan K, Merter’den Ümraniye’ye dönmek için tüm gayretini metrobüse bırakıyordu.
Gözler çay ocağına döndüğünde birbirinden demli çaylar servis edilmek üzereydi. Balıklar hiçbir zaman gözükmedi ve Marmaray ise hep karanlıklarda yol aldı.
Edebifikir Haber Ajansı
1 Yorum