Tavan Arasında Unutulmuş Hayatlar

Hayatın ortasında bir figürdük sadece, pek de kendini belli etmeyen. Tüm insanlığın fert fert çektiği yalnızlığın tamamını çektik her gün. Sanki insanların yalnızlığı toplanmıştı sırtımızda. İki büklüm günler geçirdik ama hiç anlamadık, hiç tanımadığımız kişilere en gizli halleri anlatmamızın sebebini.

Dünyayı doğurduğu çocuktan daha fazla seven kadınların yanından geçerken, sevginin mülkiyet duygusu doğurduğunu anladık.  Ve bildik sevginin karşındakini köleleştirdiğini.

Köstebek gibi yaşar olduk, yaşamın ortasındaki ölüme karşı. Bilmek istemedik ölüm geldiğinde benimizin olmayacağını. Hâlbuki sadece ölüme doğru varlıktık. Her ne kadar ölüm bildik gibi dursa da kapkaranlık olduğunu hissediyor ama kimseye bir şey diyemiyorduk.

Derken çocuklarının ellerinden tutan annelerin, elinin terlemediğini fark ettik. Hâlbuki bazıları için yaşam kendi kendine ağırlık haline getirdiği şeylerin altında ezilme sürecinden başka bir şey değildi.

Sevgilisini görmemeye dayanamadığı için terk eden âşıklar tanıdık. Yolumuzun üstüne oturmuş, ağladığını herkesin görmesini isteyen âşıklar. Hayatın geciktirmek olduğunu o gözyaşlarını görünce anladık ve sildik saçlarımızdan günlerin kirlerini.

Bir zaman şarkı söylemediğimizin ayırdına vardık. İçimizde akmaya çalışan özlem türkülerini çağırdık ama nafile. Hiç durmayacakmış gibi yağan bir yağmur altında ıslanırken, duyduk hayatın bilinçli bir körlük olduğunu.

Yeryüzüne saplanmış hançerler gibi yabanıl ve yırtıcı kayalıklarla çevriliydi kalbimiz. Kentin kanı üzerimize sıçradığında, arzunun derebeyliğinde acınası tahtına oturmuş, etin hiç sönmeyen yangınını gördük. Gördük ve sustuk sadece.

Üstümüzde iğreti durduğunda hayat, anca anlayabildik rüyalarımızın çalınmış olduğunu.  Uzaktan sevdiğimiz kadınlar, göl nilüferleri ve eskimiş ölümler kaydırırdı ayağımızın altından dünyayı.  Ama yine de isyana durmak gibi, eylem yapmak gibi severdik sevdiğimizi.

Durgun geceyi seyrederken, sadenin ihtişamı olabileceğinin farkına vardık. Sadenin ihtişamı vardı ve sadece sadelik istiyordu.  Devrimci yalnızlığımız sokaklara saldırdığında, dua eder gibi içten yaşayan kadınları gördüğümüzde ve kalbindeki saflığı kimseye göstermeye cesaret edemeyen hayatlara denk geldiğimizde fark ettik,  yoksulun siluetinin bile olmadığını.

Vakit üzerimizden habersiz geçerken uyumaktı tek istediğimiz. An ki yitik bir zaman olurdu sürekli.  Yalnızlığın elinde bükülen hayatımıza eğilen yanlarımız şahitti. Tavan arasında unutulmuş hayatların tozlarını almak, sokakta gölgesiz yürümek, pas tutmuş tırabzanlardan tutarak merdiven çıkmak ve geceyi kucaklayan evsizleri sevmekti kaderimize düşen.  Saatin tik takları devinirken içimizde, uçsuz bucaksız yorgunluğumuzu serdik bulutlara.

Hep asılı kaldı cümleler ağzımızdan çıkar çıkmaz. Duyulmamış sözcükler ürettik kendi dilimizi kurabilmek için. Gemilerin uğramadığı bir sahil kentinde, limanda bekleyenlerin derin hüznü ve tek başına bir evde ağlayan erkeğin sesindeki o ifade edilmez acıya tutunduk. Tutunduk yaşayabilmek ve yaşatabilmek için.

Kimselerin gelmez olduğu mabetler oldu evimiz. Kimselerin etmediği duaları ettik. Kimselerin aklına gelmeyen kimselere dualar ettik. Sıradanlık kurtarıcıdır bazıları için, bazıları ise feda eder kendini huzur için. Her ölümün ardından kendi ölümümüze ağladık.  Ki biliyoruz her aşk, kendi acısını doğurur ister istemez.

Harflerimizi kaybettik. Kaybettik çünkü hükümlüydü. Boynumuza asılırken çağın yükü, ölümü özledik.

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • Epifani Yaşarken... , 15/11/2014

    Sitenin içinde ordan oraya koşturuyorum. Ne güzel anlatımlardır bunlar. Yalnız değilim, yalnız değiliz. Bu bile yaşamak için güzel bir sebep…

  • Damla Pamir Hocaefendi , 14/06/2014

    s.ceylan yazınını ancak j.d.salinger yazınıyla mukayese edebiliriz. m.r.küçükkürtül diliyle yakından uzaktan ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

  • kalemdar , 14/06/2014

    Buraya bir uğrayınız okurlar. 3 Nisan 2012′ de “Harflerimizi kaybettik. Kaybettik çünkü hükümlüydü.” diye bir cümle gelmiş dünyaya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir