Yeni Evli Yazarımız Onur Peyk’ten Edebifikir’e Kapalı Mektup
Yazarlarımızın, yangından mal kaçırırcasına evlendiğini daha önce duyurmuştuk. Son kaybımız Onur Peyk ise geçtiğimiz haftalarda evlendi. Ama hâlâ yazabildiğini ispatlamak
Yazarlarımızın, yangından mal kaçırırcasına evlendiğini daha önce duyurmuştuk. Son kaybımız Onur Peyk ise geçtiğimiz haftalarda evlendi. Ama hâlâ yazabildiğini ispatlamak
Onur Peyk, karşısına bir ayna koymuş ve gördüğü ile konuşmaya başlamış. *** Kısa zaman önce biriyle karşılaştım. Uzun suratlı, yeşil
İnsanların nereye ve nasıl gömüldüğü, yaşam kadar önemli ve anlamlıdır. Hele bir de ölüm inancıyla bezenen koca bir kültürün içinde
Edebifikir, bir yenilgi daha yaşadı. *** Dünyanın en uzak noktasının bir arşınlık mesafe kadar kısa geldiği anlar vardır ya, hani
Onur Peyk, hayatın içinden konuşuyor. *** Üsküdar İskelesi’nde oturuyordum. Şehrin ışıkları Boğaz’ın karanlığına karışmış, hava soğuktu. Şehir adeta kaskatı
Onur Peyk, modern sahiplenmeleri yazdı. Sâhi bedenimiz kime ait? *** Ağustos ayının tam ortasıydı. Nefes alıp verdikçe yorulduğumu hissediyordum. Her
Geçenlerde Eyüp’e gittim. Anadolu Yakası’ndan tarihi İstanbul beldelerine her geçişimde içim burkulur, kendimi yalnız hissederim. Bilindiği üzere Eyüp
Mümtaz abiyi mahalleden tanırdım. Biz meşeyle kuyu oynarken, akranlarıyla bir köşeden izlerdi. Gazoz kapağı için kavga edince de ayırır,
Gece ölüyor her zamanki gibi gündüzün kollarında. Yeryüzünün örtüsü ağır ağır çekilmeye başlıyor. Herkes, dünden kalma hatıralarının katili olarak
Küçüktüm. Sabah ezanının okunuşu içimi hoş ederdi. Hafiflerdim. Birinin beni adeta salladığını hissederdim. Ezanın tınısı gecenin yalnızlığı gibi biraz hüzünlü,
Söz uçar yazı kalır derler. Ya yazı da uçarsa ne olur? İletişime geçen söz müdür, kalp midir? Azizim