“İç gelin” Sorgulama dosyası

Edebifikir yüzyıllardır saman altı edilen bir problemi gün yüzüne çıkarıyor. Çeşitli baskı ve tehditler sebebi ile tartışmaya dahi açılamayan “iç gelin” meselesini artık tartışmaya açıyoruz.

“Erkek, kadının evinde kalınca iç güveysi oluyor da kadın erkeğin evinde kalınca niye “iç gelin” olmuyor?” 
***

Hüseyin Küçükkürtül

Aslına bakarsanız, kadın başlangıçta “iç gelin” idi, onu Hz. Âdem “heva” edindi de dışarı çıkardı. Kadın ondan sonra dışarda kalmak için inat ediyor. Yine aslına bakarsanız kadın nefs denilen olgunun kendisidir; o Âdemin nefsidir. Bütün anlaşılmazlığı ondandır. Saliha kadınlar letaifleri çalışan nefslerdir.

Aykut Ertuğrul

:) Abi, ne deyim ki bilemedim yav! Pek havamda değilim galiba.

Bilal Can

Ataerkil bir toplum olduğumuzdan ötürü, evimize geleni kendi eviymiş gibi rahat ettirmek için elimizden geleni yaparız. Hatta ev onun evi olur. “İç gelin” karmakarışık bir kavram. Bu kavramı kaldırmak için toplum olarak henüz hazır değiliz. Para meselesi işe karışmamalı. Para bölücü bir nesnedir. Erkek çalışacak para kazanacak ve bunu evinin sahipleriyle paylaşacaktır. Durum budur. Erkek gururlu olduğu için kadına hesap ödetmez. Racona terstir.

Davut Bayraklı

Yılın 365 gününü kadını düşünerek geçirdiğinizde, bir takdir edilme duygusuyla bu hareketinizi paylaştığınız zaman, size kalan 6 saatte ne yaptığınızın hesabını soran bir varlığa, “iç gelin” demek bence çok saçma olur. Bizim kültürümüzde de bunun örneğinin bulunmaması, “iç güvey” durumunun daha az görülen bir olay olmasından kaynaklanıyor galiba. Söz konusu kadın olunca sadece söylediklerinizi, ya da söylemeye niyetlendiklerinizi düşünmeniz sizi karşılaşacağınız olası tehlikelerden korumaz. Kuracağınız cümledeki harflerden lego misali “yap-boz” yaparak oluşturulacak yeni cümleleri de düşünmelisiniz. Bu nedenle “iç gelin” olarak eve aldığınızı düşündüğünüz bir kadın çok kısa zamanda size “Allah’ım sana geliyorum!” dedirterek durumdan istifa edip “iç güvey olma gönüllülüğü” gibi bir duruma düşmenize sebep olabilir.

Sonuçta iç güvey vardır, olabilir, ama “iç gelin” yoktur olamaz, fakat kadın var derse vardır, olabilir diyebiliriz. Kadının haksız olduğu durumlarda, her zaman haklı olduğu kuralı geçer.

Mehmet Raşit Küçükkürtül

İçinde yaşadığımız kirli dünyanın bir parçası da bu. Cinsiyet bir savaş alanı oldu. Allah hepimize erkekliğimizi/kadınlığımızı bilmeyi nasip etsin, amin.

Ömer Yalçınova

Sanırım bu tür sorulara doğru düzgün cevap verebilmek için deneyimli olmak gerekiyor. Özellikle iç güveysi konusunda. Hiç olmazsa o deneyimi bizzat yaşamamışsan bile yaşayan birilerine şahit olmak lazım. Doğrusu iç güveysi diye nitelenen bir kişiyle karşılaşmadım. İzlediğim birkaç film dışında. Onlar da komik şeylerdi. “İç gelin”le karşılaştım. Zaten çevremiz, galiba o kastettiğiniz kişilerle dolu. Dolu olması da normal. Erkek bir milletiz. Yani delikanlı, hoş görülü, bonkör. Bizim toplumda erkek kendini kadınından ayrı düşünmez. Normalde kadın da kendini erkeğinden ayrı düşünmez. Fakat kadınlarda bazı istisnalar oluyor. Genelde kadın erkeğin evine geldiği için, yani çokluk onlardan oluştuğu için, kadınların bazılarında arıza çıkması, bizim çağımızda göze batar oldu. Ki böyle bir soru gündeme getirilmiş.

Bizim toplumumuz büyük. Büyük bir kültüre ve anlayışa sahip. O yüzden yerini yadırgayan, kocasına huzur vermeyen, kocasıyla maddi konular nedeniyle çatışan, senin annen, benim annem veya bizimkiler-sizinkiler, benim altınlarım-senin altınların gibi saçma sapan ayrımlara giden kadınları bile hoş görür, kucaklar, onlara bir isim bile takmaz. Erkek milletiz, bu iyi bir şey.

Arıza çıkaran kadınların uyumsuz olduklarını düşünüyorum. Yani kişilik, kimlik ve aldığı terbiyeyle bire bir alâkalı bir konu bu uyumsuzluk. Şöyle söylersem daha iyi anlaşılır: Onlar ne iş yapsalar, hangi ortamda ve kimlerle bulunsalar bu huzursuzluğu, uyumsuzluğu gösterecekler. Buna çare yok gibi. Çünkü diğer taraftan aksi yönde, yani iyi diyebileceğimiz yığınla örnek var. Onları arayıp bulmak zor değil. Bu mahallede yoksa o mahallede vardır. Aslında o iyi örnekler üzerinden konuyu düşünmek, sorgulamak hatta iyi örneklerin niye iyi olduklarını bulmak gerekiyor. O zaman kötülere de bir çözüm kapısı belki açılır.

Ben “iç gelin” gibi bir kelimenin ve anlayışın olmayışını toplumumuzun büyüklüğüne yoruyorum. Yani bu, iyi bir şey. Zaten olmaması da gerekir. Bir de Türk erkeğinin engin hoş görüşüne ve sabrına yoruyorum. Aslında boş verin, bu konuları çok da kafaya takmamak lazım.

Sevil Kuzu

Öncelikle muhalif tavrımın gereği şunu ifade edeceğim: Erkekler, erkek oldukları için zaten iç güveysi ilan edilmeye müsait, oldukça farklı karakterlere sahip, anlaşılamayan -hanımlar için öyle söylerler sayın okuyucular, çok yanlış!- varlıklardır. Hanımların, hanım tarafının ailelerinin davranışlarını sayın erkek insanlar mazur görmek zorundadır! Sebep şu: Çünkü hanımların gerek dinimizde, gerek toplumumuzda çok değerlidir bildiğimiz gibi. Bu sebepten mesela atalarımız “Kızını dövmeyen dizini döver” diyerek, küçük kızlarımızı oldukça iyi yetiştirmemiz gerektiğine, çok uzun zaman önce işaret etmişlerdir. Buradan bir önerme (bkz -Mantık dersleri) oluşturalım hep birlikte, daha doğrusu ben oluşturayım buyurun siz eleştirin. Hanımlar, özene bezene özellikle babalar tarafından sakınarak yetiştirilmişlerdir, hiçbir erkek bir hanıma babasından daha çok kıymet veremez, bir tane babamız olduğuna göre; fâni dünyada bizi en çok kollayan tek erkek babamızdır. O yüzden hanımlar el üstündedir, olmalıdır. O yüzden hanımların evlenirken bir dediği hadi iki edilse bile en azından üç edilmemelidir! Yine o yüzden erkek bu uğurda iç güveysi olur, hanımlar “iç gelin” olmazlar! Son bir şey: Gelenek ötürü -dinimizde nasıl yer ettiğine bakmalı- hanımlar misal bir çaycı gibidir, erkek vatandaşlar bu işi paralı yaparken, ailenin küçük kızları daha 7 yaşından itibaren hizmete alıştırılır, 5 saniyede biten çayları hızlıca, misafir geldiğinde özenle sunmak zorundadır. Eee erkek vatandaşlar, iç güveysi olmasın da ne olsun. Az bile…

Salih Demirhan

Şimdi “Bekâra karı boşamak kolaydır” atasözüne uyarak oldukça afili bir sürü cümle kurabilirim ama bu boyumdan büyük cümlelerin hayatımın her hangi bir zaman diliminde fazlasıyla burnumdan getirilebileceğini bilerek büyük konuşmaktansa büyük lokma yemeyi tercih ediyorum. Zaten karnım da bir hayli aç. Fakat şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Çevremden gözlemleyebildiğim kadarıyla kadınların sebebi nüzullerinden biri de erkeklere kapris -yeni tabirle “atar”- yapmak. Yani eğer hayırlı bir işe girişmeyi düşünen XY kromozomlarına sahip kardeşlerimiz varsa bu gerçeği kabullenip, en iyi ihtimalle “iç güveysinden hallice” bir hayat süreceğini idrak edip, kadere boyun eğmeli. “İç gelin” hayali ile yaşayıp “köprüyü geçene kadar” diye düşünen sevgili kardeşlerimizin büyük bir hüsrana uğramaları mukadderattan. “Yok kardeşim ben öyle dırdır çekemem” diyen aslan yürekli Richard’larımızı tebrik ediyor ve şu şarkıyı armağan ediyorum: http://www.youtube.com/watch?v=T2bvgamk8hY
He unutmadan bir seçenek daha var; dilinden anlamadığı bir memleketten kız alabilirler ama bu konuda da garanti veremiyorum. Onlar da bir şekilde erkeklerin başının etini yeme yolu bulabilirler. Ne de olsa onların uzmanlık alanı.

Behzat Çakır

Tüm yenilmiş ve yıkılmış erkeklere buradan sesleniyorum. Artık silkinmenin ve hakkı ortaya koymanın vakti geldi. Evet; aslında kadınlar “iç gelin”dir ve bu durumdan ötürü hadlerini bilmeleri gerekir. Evet, evlenen tüm kadınlar “iç gelin”dir ve bu sıfat ergeç yaygınlık kazanacak, taşlar yerine oturacaktır. İç güveysi olmak ne kadar kötü bir durum ise “iç gelin” olmak da aynı şartlarda değerlendirilmeye muhtaçtır.

Şimdi durup bir düşünelim. Kadınlar “iç gelin” olma halini nasıl normalleştirdiler de biz bunca zaman durumun farkına varamadık? Bu sinsi ve bir o kadar planlamış durum hiç şüphesiz kadınların zekâsını ve çıkarcılığını gösterir. “İç gelin” fikriyatına ters erkeklere buradan selam ederim.

Yapılacak olan bu kavramın yaygınlaşmasını sağlamak, iç güvey olma halinin “iç gelin” olma hali kadar normal olduğu düşüncesini yaygınlaştırmaktır. Madem iç güvey diye bir tabir var “iç gelin” diye neden olmasın? Ve neden aynı şartlara haiz olmasın?

Serhat Karasu

Eğer konu maddî fedakârlık ise erkeklerden sonuna kadar sabır bekleniyor. Onun para harcaması, ev alması, taksit ödemesi gayet normalken kadınlar, “erkekler bizi tahakküm altına alıyor!” diye çemkirerek cüzdanlarını zahmetten kaçırıyorlar.

Erkek birazcık para harcamaktan geri dursa hemencecik cimri ilan edilir. Az yaklaşsa gelin hanımın ailesine, iktidarı sorgulanıp iç güveysi ilan edilir. Bir ev alsa, eşimle oturayım dese bu kez kadın o evi ona dar etmeye başlıyor ve üstüne de “evime şunu yaptıracağım, evime filan türde insanları almam, benim evim şöyle” gibi ifadelerle hemencecik sahipleniyor. “Hanım, evin taksitinde bu ay zorlanacağız, annenin düğünde taktığı bileziği bozdursak nasıl olur?”u duyunca hemen kıyameti koparıyor üstelik. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Netice olarak “iç gelin” tabiri son derece isabetli olup kullanılması elzemdir.

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • yeyburcu , 09/06/2023

    “Sonuçta iç güvey vardır, olabilir, ama “iç gelin” yoktur olamaz, fakat kadın var derse vardır, olabilir diyebiliriz. Kadının haksız olduğu durumlarda, her zaman haklı olduğu kuralı geçer.”
    bu nedir çok güldüm aro nıhahahahahaahah

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir