Türkiye’de büyük değişiklikler oluyor. Taşlar yerinden oynuyor. Bu duruma kimileri sevinirken, kimileri de bu durumdan rahatsız oluyor. Zaman geçerken her halükarda üzerimizde iz bırakıyor. Biz bu düşünceler içindeyken acaba insanlar neler düşünüyor dedik ve sorduk: Türkiye’de gerçekleşmesini istediğiniz üç şey nedir? Meğer herkesin derdi farklı gibi gözükse de aynı imiş. Menfaat… Herkes huzur, mutluluk ve para derken aslında kendi için bunları istiyormuş. Yaşasın kardeşlik görüntülü bencillik! “Oh my dear, katliamlar ne kötü be birader!”
Vardığımız sonuç şudur: Kıyamet geldi… Hatta bazılarının kıyameti kopmuş!
***
Mehmet Raşit Küçükkürtül: Türkiye’deki kadınların helal lokmadan başka bir şey talep etmediğini görmek. Farkındalık ve bilinçle kuşanmış daha güçlü bir erkek kimliğinin teşekkül ettiğini görmek. Cami tuvaletlerindeki turnikelerin ve pisuarların kaldırıldığını görmek.
Mustafa Cemaleddin: Türkiye’de bir şeylerin gerçekleşmesini istemiyorum. Şuan gayet güzel benim için.
Abdurrahman Mıhçıoğlu: Cemiyetin bir protipi olarak fert planında bu suale cevap vermek gerekirse; nefsimle hukukumda adalet, kullarla hukukumda adalet ve Allah ile hukukumda adalet istiyorum. Fert planında bu adaletin temini halinde, sınırlar söz konusu olmaksızın arzuladığımız mutlak adalet tecelli edecek muhakkak…
Aydoğan K: Tek bir şey istiyorum: 12 saatten fazla uyuyan insanlara maaş ödenmesi ya da malulen emekliye ayırıp maaş bağlanması. (Gözlerimi açamayacak kadar yorgunum, bu soruya cevap yazmak için uğraşırken altı kez uyuyakaldım.)
Onur Demirbaş: İslami içerikli görsel ve işitsel yayınlarda, dinimizle gündelik yaşamı örtüştüren, İslamiyet’in bu toplumun merkezinde olduğunu gösteren mesaj kodlarına sahip olmasını istiyorum. İnsanın, kendi toplumsal etiketlerinin önüne geçmesini istiyorum. Yeni nesli, analitik düşünen insanların yetiştirmesini istiyorum.
Sulhi Ceylan: Hüzne duran bir duruşun hayata hâkim olmasını, ölümün hayattan daha güzel olduğu bilincinin tüm insanlarda yerleşip bu sebeple ölümü talep etmelerini ve insanların birbirine değil gökyüzüne bakmasını istiyorum.
Ayşe Büşra Erkeç: Yazarlara okumaları, düşünmeleri ve yazmaları için gündelik telaştan uzak tutularak her türlü sosyal zorunluluktan beri tutulup, onlara bolca zaman tahsis edilsin ve rızık endişelerini gidermeleri için de maaş bağlansın.
Her türlü motorlu araçlar yasaklansın, eşekler yetiştirilsin… Ulaşım eşekler vasıtası ile olsun. Her eşeğin heybesinde şiir kitabı, romanlar vb. kitaplar olsun seyahat halindeki vatandaşların okuması sağlansın…
Yazarlara yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde vize, izin pasaport gibi zorunlulukları kaldırılarak özgürleştirilsin. Yazar zaten evrenseldir. Onun vatanı dünyadır. Ülke, şehir, kasaba gibi kavramlara sıkıştırılan yazarların önü açılsın. Seyahatleri esnasındaki her türlü maddi imkânı yine vatandaşı olduğu devlet tarafından karşılansın.
Ayşegül Erdoğan: Mutlu insanlar, huzurlu insanlar, saygılı insanlar…
Hêvi Zeyci: Özgürlükler kısıtlanmasın. Okullar ücretsiz olsun. F tipi cezaevleri kapatılsın.
Hilal Ünal: Daha fazla şair, bilinçsiz insan kalmayıncaya kadar her yönden bilinçlendirme hareketleri ve ana haber bültenlerinin sınırlandırılması.
Küpeli Hâfız: Milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın ve maaşları 3 bin liraya düşürülsün. Kızlar kapalı da olsa üniversiteye gelmesinler. Üniversitede herkes istediği bölümü okusun.
Üsküdar’da ki Derviş: Kadınlara sokağa çıkma yasağı getirilsin. Herkes yamalı kıyafetler giysin. Şair ve öğrencilere çay bedava olsun.
Serkan Güler: Popülizmden uzak siyaset, zombi yetiştirmeyen eğitim sistemi ve tüm sömürü mekanizmasından uzaklaştırılmış din algısı…
Şükran Aslan: Öncelikle terör son bulsun ve ülkede barış ortamı sağlansın. İş istihdamı gerçekleşsin. Sonra da huzur ve mutluluk olsun.
Mükerrem Mete: Zorunlu eğitimin kaldırılması, sağlık hizmetlerinin tamamen ücretsiz hâle gelmesi ve tutuklu yargılanma süresinin kısalmasını istiyorum.
Mehmet Latif Şay: İETT otobüsleri nefes alınacak yerler olsun. Harç paraları kaldırılsın. Herkes öğrencilere burs versin.
Davut Bayraklı: Başörtüsü Türkiye’nin her yerinde ve her kurumunda serbest olsun. Yüksek eğitimde ve KPSS de sınav sistemi kaldırılsın. Kadınlar tesettür adına saçma sapan giyinmesin, erkeklerde papyon takmasın. Hiç yakışmıyor çünkü.
Nihal Öztürk: Türkiye’de hiç bekâr kalmasın, evlenme yaşı 15’e çekilsin ve evlenenlere devlet ev ve araba versin istiyorum.
İsmini vermek istemeyen bir şair: TDK dil üzerinde oynamalar yapıp iş yapıyormuş gibi görünmekten vazgeçsin. Facebook’a günde 1 saatten fazla girilemesin. Posta gazetesi şiir köşesiyle birlikte tarihe karışsın.
Umut Sortaç: Pişmanlık duyduğum şeyleri yapmamış olmayı isterdim. Türkiye kimin umurunda!
Hande Hanım: Adalet, adalet, adalet…
15 Yorum