geçmişin geçememişleri biriktiren
yokuşunda
-sancılar eteğinin uçlarında sallanırken ve
darağacında başın-
cellat ile sığınağı bir edip
ölünen yerden dirilmek
suretinin aynalara yansımayan
yokluğunda
-yük omzuna ağır gelirken ve
asfalta bedenin-
epirojenik hareketlerle sarsılıp
zelzeleden evvel yıkılmak
sesinin evvelden duyulmayan
soğukluğunda
-kelimeler ağzında kurumuşken ve
namluda mermin-
dört bir yandan göğü kuşatıp
kuşlardan evvel vurulmak
günün bir akşam ezanına sığan
çabucaklığında
-iş işten geçmişken ve
tazeliğinden yüzün-
dayanılan tüm cümleleri devirip
güneşten evvel batmak
Gönül Sığırcı
1 Yorum