Hüzün, kapkara damlarken şehrin alnına
Küçücük ellerimle tutup kuytuya çektim hayatı
Kum ve şarap yüklü bir yenidünya katarında
Kaçak ama kurnaz ama telaşlı çıkıverince karşıma
Heyecandan tüm yaradılış hikâyelerini anlattım
Sadağında, mayıs sabahlarını andıran muzip bir gülümseme
Sesi, çıkmaz sokaklara dair iştiyakımı uyandırır;
Mucizenin kimyasını öğrendim meçhul gecede
Köşe başlarında yakama sarıldığı zaman irikıyım karanlık
Tuz ve yara… Tuz ve yara püskürtür inancım
Güneş öldü mü cesedi nereye gömülür?
Cenaze merasiminde, şahitliği kabul edilir mi bulutların?
İkilemleri olurdu
Henüz kaşağılanmış kısrakların bile
Hedefi ıskalamış ve aşağılanmış okçuların bile
Her adımında yeni bir ayak izi
Çiçeği burnunda, taptaze sulh çağrısı
Sen, mermerlerin kalbinden geliyorsun
Kartopu savaşlarında sevgin incinir
Öyleyse, hiç girme bu tekinsiz savaşa
Sen mermerlerin kalbinden geliyorsun…
Muhammed Yusuf Aktekin
3 Yorum